TOPLUM HER ŞEYİ BİLMELİ

Yazdığımız   yazılardan herkesin memnun olmasını beklemek abesle iştigaldir.Yetmiş milyonluk bir ülkede her düşünceden insan  olduğu gibi , hiç düşüncesi  olmayan ve  hayatını ot gibi idame ettiren  insanların  mevcut olduğu hepimizin malumu.

 Bu kadar farklı desenlerin olduğu bir ülkede şehrimizde de bu mozayiğin bileşkesi  pozisyonunda olduğunu  söylemek mümkündür. Bunu söyleme nedenim  şehrimizde her kültürden, her  bölgeden insan yaşamaktadır.  Bu nedenle biz insanları memnun etmek veya onların düşünce yapılarına göre gazetecilik yapmak gibi bir lüksümüz  olamaz.

Doğru olan her şeyin yanında, yanlış olanların karşısında olmak zorundayız. Yaptığımız haberleri ve yazdığımız köşe yazılarını da bu ölçüye uyarak yazmak durumundayız. Yazılarımızdan memnun olanlar olacağı gibi memnun olmayanlar da olacaktır. Biz gelen yorumları aleyhimizde olsa da yayınlarız.

Bazıları zaman zaman çok gülünç duruma düşüyorlar. “Okunmak için bu tür yazıları yazıyorsun” şeklinde yorum yazıyorlar. Oysaki  bu şehirde yaşayan herkes bilir ki bölgede en çok okunan köşe yazarı bu fakirdir. Bu tür işlere ihtiyacımız olmadığı gibi, basit  işlerle uğraşmak bizim işimiz asla olamaz.

                 Peki bu tür yazıları neden biz yazıyoruz derseniz,  Allah Kuran'da “Sizden bir topluluk iyiliği emredip kötülükten sakındırsın” buyurmaktadır, yani  Emri bilmaruf Nehyi anilmünker (İyiliği emredip kötülükten sakındırmak)  görevi  farzı kifayedir.

 Biliyorsunuz ki  farzı kifaye,  Allah'ın bir emrini  toplumun bir kısmı  yerine getirdiğinde diğerlerinin üzerinden düşmesidir. Bu nedenle toplumdaki ahlaksızları,  hayasızları, şerefsizleri topluma tanıtma işini Cenabı Hak bize vermiştir. Toplumun bir kısmı bu işi yapacak, bir kısmından da sakıt olacak.

Sorarım size  toplumda  “adamım” diye gezip adamlıkla ilgisi olmayan insanları biz topluma tanıtmaz isek kim tanıtacak. Örneğin milletten topladıkları paralarla hastane kurup milletin  paralarını iç edenler daha sonra da  hastanelerinde bir doktorun yapmadığı ameliyatları yapmış gibi gösterip devleti  milyonlarca lira nasıl söğüşlediğini  yazmayacak isek niye buradayız. Üstelik olay  fark edilince aldıkları cezayı bu toplum bilmeli mi? bilmemeli mi? Buna siz karar verin.

Devletin milyonlarca liralık binalarını ucuza kapatmaya çalışıp, ihaleye başkalarının girmesini engellemek suretiyle kamu malını talan etmek isteyenleri bu toplum bilmeli mi? Bilmemeli mi? “Sosyal demokratız bizim kadar dürüst insan bu toplumda bulunmaz” numaralarıyla özel okullar açıp, vergi vermemek için sahte faturalar düzenledikleri için yargılananları bu toplum tanımalı mı? Tanımamalı mı? Yine siz karar verin.

Şayet boş ver,” kim ne yaparsa yapsın” diyorsanız sorun yok. Ama  toplum bunları tanımalı ki ona göre o insanlarla diyaloğa girmeli diyor iseniz,  belgeleri  yayınladığımızda sizler de görürsünüz.

                Peki, Sonay hanımla düşüp kalktığını yazdığımız siyasetçinin olaydan kurtulmak için  Sonay hanıma emanet eş bulduğunu ve işine kaldığı yerden devam ettiğini  ancak yazılarımızı okuyan siyasetçinin eşinin Sonay hanımın evini bastığını ve saç saça, baş  başa kavga ettiklerini, hatta emanet kocanın da duruma sadece seyirci gözüyle şahitlik ettiğini biliyor musunuz?

Tutuklu bulunan milli emlak müdürüne telefon edip hazinenin arsasını bir holdinge vermesi için baskı yapan siyasetçinin telefonlarının ilgili GSM firmasından dükümanlarının istenmesi  halinde Medresei Yusufiyyeyden ebediyen çıkamayacağını biliyor musunuz? 

Adnan Bahadır'ın telefonlarını dinletenlerin  bu siyasetçilerin de telefonlarını dinlettiklerini,  bu dinlemeleri  kayıt altına alıp bazı cemaatlere verdiklerini ve o cemaatlerin o siyasetçileri bu kayıtlar nedeniyle istedikleri gibi kullandıklarını biliyor muydunuz?

Adnan  Bahadır  helal  kazancını temin etmek ve toplumun yararına olan işlerini takip etmek için verdiği uğraşı farklı mecralara çekmeye çalışanlar acaba bu siyasetçiler mi? Yoksa onların kullandıkları bürokratlar mı? Bu  gerçekleri zamanı geldiğinde tüm detayları ile öğreneceksiniz. Bu soruları çoğaltmak mümkün ancak ben şimdilik bu kadar soru ile yetinmek istiyorum.

                Her zaman söylediğim bir sözü tekrarlayarak sözlerime son vermek istiyorum, olayların görüldüğü tarafları  değil,  görülmeyen tarafları gerçek  yüzlerini ortaya koyar. sözümün ne kadar doğru ve haklı olduğunu bilmem anlıyor musunuz.

 Ülkede ve şehrimizde onca işler oluyor ama kimse bu konularda sesini çıkaramıyor veya işine geldiği için çıkarmak istemiyor.Zalimler zulümlerine devam ediyorlar ama her şeyin bir sonu olduğunu kimse unutmasın. Nice zalimler helak olmuş ise müslüman kimliği ile zulmedenler helak olmayacaklarını zannediyor iseler onlara acırım.

Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR