Her işin bir ahlakı vardır. Ahlaksız iş yapan kim olursa olsun kısa vadede kazançlı çıktığını zannetse de uzun vadede mutlaka kaybeder. Siyaset yapan insanlar toplumun önünde olan insanlardır, yaptıkları her hareket toplum tarafından takip edilir, o nedenle de siyasetçiler topluma örnek olmak zorundadırlar. Diyeceksiniz ki ‘Siyasetçiler hata yapmaz mı?’ Elbette yaparlar, beşer olan herkesin hatası olur ama bunda ısrar etmenin anlamı da yok. Neden bu girişle başladım derseniz; sandığa gitmeye bir iki gün kala adayların etrafında bulunan bazı insanların yaptığı çirkin işler yüzünden adaylar da sıkıntı çekmekteler. Seçime giren insanların elbette hataları vardır ama bu hataları bugün toplumun önüne koymak veya el ilanı broşür dağıtarak karalamaya çalışmak doğu bir davranış biçimi olmadığı gibi bunu hiç bir aday tasvip etmez. Konuyla ilgili enteresan bir hatıramı anlattıktan sonra detaya gireceğim. 1991 yılında Refah Partisi, MHP veya o günkü adıyla MÇP de olabilir, bir de Islahatçı Demokrasi Partisi, Refah Partisi çatısı altında ittifak yaparak seçime girmişlerdi. Ben de Of bölgesinden seçime giren Kemalettin Göktaş’a destek vermek adına Of’a giderek on beş yirmi gün çalışmıştım. Seçim sonucunda Refah Partisi 62 milletvekili çıkarmıştı, Trabzon’dan Kemalettin Göktaş ile Koray Aydın seçilmişti. Seçim esnasında zannedersem Refah Partisi Genel Merkezi’nden koliler içerisinde ilanlar gelmişti. Seçimde Doğru Yol Partisi Trabzon liste başında Eski Trabzonspor Kulübü başkanı Mehmet Ali Yılmaz vardı. Kolilerde Mehmet Ali Yılmaz’ın oturduğu masada dansöz oynatılan el ilanları vardı. Arkadaşlarla bunları ne yapacağımızı konuştuğumuzda bunu bizim yapmamızın doğru olmayacağı, ya kolileri imha etmemizi ya da başka bir çare üretmemiz gerektiğini söylemiştim. Nihayetinde koliler başka bir partinin kapısına bırakıldı. Onlar dağıttı, biz dağıtmamış olduk ama Mehmet Ali Yılmaz milletvekili seçildi, daha sonra DYP-SHP hükümetinde spordan sorumlu devlet bakanı olmuştu.

Neden anlattım bu detayı derseniz; geçtiğimiz günlerde Atakum’da buna benzer bir olay yaşandı. Bunu asla adaylardan birinin yaptıracağını düşünmüyorum. Yapsa yapsa adayların etrafında olan ahlak fukaraları yaparlar, zaten olay karakolluk olmuş durumda. Ancak insanların hatalarını söylemenin zamanı şimdi değil, aday yapılmadan önce veya başka zaman söylenecek ki ahlaklı olsun. Aynı şekilde bir siyasetçinin yeğeni başka bir partiden meclis üyesi adayı olduğu için haberler yapılmış. Gerek beşeri hukukta gerekse İslam hukukunda suç şahsidir, başkalarını asla ilgilendirmez. Yüce Rabbimiz, Kuran-ı Kerim’de, “Ve la teziru vaziretün vizra uhra” yani ‘Bir kişinin suçundan başkası sorumlu tutulamaz, herkesin günahı kendinedir.’ buyurmakta. Adamın kardeşi, yeğeni veya başka bir yakını yanlış yapmış ise bu onu ilgilendirmez. Ayrıca bu ülkede nice kardeşler, eşler farklı partilerden aday olup seçilmişlerdir, bunun yadırganacak bir yönü yoktur. İnsanların hatalarını topluma anlatmanın vakti seçim üzeri yapılan haberler değildir. Şayet öyle olsa bize seçim boyunca haber yaptırıp vadettiği ödemeyi yapmayan, aradaki gazeteci kardeşimizi zora sokan adayla ilgili sayfalarca haber yapmamız gerekirdi ama yapmadık. Seçim bittikten sonra gereğini yapacağız.

Şurada seçime iki gün gibi kısa bir zaman kalmış. Ortamı germeden, insanları üzmeden, kimseyi hedef tahtasına koymadan bu işi bitirmek lazım. Yıllarca belediyeleri söğüşlemiş, bütçelerini boşaltmış vampirlerin manşetlerden yaptıkları haberleri neden yaptıklarını çok iyi biliyoruz. Seçim sonrası onları da sizlerle paylaşacağız. Seçim öncesi son yazı olması hasebiyle çok fazla detaya inmek istemiyorum. Rabbimden şehrimiz ve ülkemiz için hayırlısı neyse onun olması temennisiyle hayırlı oy kullanmak dileğinde bulunarak bugünkü köşeme son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla.