Samsun’a gerçekten aşığım

AK Parti Samsun Milletvekili Fatih Öztürk, erken seçim kulislerini, Demokratik Açılım sürecini, asker-polis-yargı karmaşasını, Samsun'daki işsizlik sorununu, çözüm önerilerini ve Samsunspor'u gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk'e değerlendirdi

Miraç ÖZTÜRK : Fatih Bey, öncelikle Türkiye gündeminin ana maddelerinden birisi olan bir soruyla başlamak istiyorum. Siz, iktidarın bir temsilcisi olarak önümüzdeki dönemde bir erken seçim olacağı ihtimali üzerinde duruyormusunuz?

Fatih ÖZTÜRK: Erken seçim bazı çevrelerde dile getiriliyor ama erken seçim olması için bazı koşulların oluşması gerek. Şu an erken seçimin olması ile ilgili oluşum ve koşullar yok. Erken seçim için siyasi yada ekonomik kriz olması lazım.
Ekonomide dünya krizi var,

ERKEN SEÇİM YOK
Türkiye olarak bu krizden etkilendik fakat siyasi bir krizden hiç kimse bahsedemez. Türkiye bu kriz dönemlerini atlattı. Erken seçimle alakalı hiçbir ortam, oluşum ve çalışma yoktur. Siyasi olarak küresel bir sıkıntının olması lazım, bütçe görüşmelerinde sıkıntı yaşaması lazım, Türkiye o günleri geride bıraktı.

ÖZTÜRK: Erken seçimin dile getirilmesinin sebebi asker-polis-yargı üçlemesinde gelişen olaylar ve bir dizi karmaşıklık. Siz bu seci nasıl değerlendiriyorsunuz?


ÖZTÜRK: Saydığınız bu kurumlar Türkiye'de çok önemli... Askeri, adli ve emniyet kurumları... Bu kurumlar Türkiye'nin elit kurumları. Bu kurumları birbirlerine karşı cepheleştirmemek lazım. Bir takım kişiler bu kurumları karşı karşıya getirmek istiyorlar. Türkiye hukuk devletidir ve hukuk devletinin bir takım kuralları var. Hepsinin anayasal bazda görevleri vardır.

2009 DEMOKRASİNİN MİRASI
Türk demokrasisi bir süreçten, bir sınavdan geçiyor. Bu süreçte artçılar yaşanacaktır. Yaşanan bu artçılar Türk demokrasisinin oturduğu anlamına gelir. Sevabıyla, günahıyla geçtiğimiz 2009 Türk demokrasisinin miladı olacaktır. 2009'u kimse unutmayacak ve çocuklarımız 2009'u Türk demokrasisinin miladı olarak kabul edecek.

ÖZTÜRK: Peki, erken seçim olsa sizce sonuç ne olur? Geçtiğimiz günlerde CHP Milletvekili Suat Binici, CHP'nin 1., AK Parti'nin ise 2. olacağı yönünde bir sıralama açıkladı. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

ÖZTÜRK: Önemli olan sokağın dilidir. Ben bu milletin vekili olarak sokaklardayım. Bir günde 5 ilçe gezdim ve insanlarda sohbet ettim, oturduk, konuştuk, esnaflar ile konuştuk, derneklere uğradık ve insanlarla göz temasına girdik. Bu millet iktidarın sokağa çıkamadığı günleri geçirmiştir. Fakat biz rahatça geziyoruz, kapı kapı geziyoruz. Bir kişiden bile en ufak olumsuz bir tepki almadım. İlçe teşkilatında toplantı esnasında bir şehit eşi bana 'açılım değerimiydi' dedi. Açılımı anlattım, bana 'eğer böyleyse ben ağladım başkaları ağlamasın devam edin' dedi.

OTURDUĞUN
YERDEN KONUŞMAK KOLAY

Şu anda yayınlanan anketlerde yüzde 41'iz. Anketleri yapanlar da ciddi anket şirketleri. Her ay anketler açıklanıyor; inişler, çıkışlar tabiki olur ama şu an sokağın ve vatandaşın nabzını tutarak söyleyebilirim ki, en birinciyiz. Çünkü vatandaşın bizi istememeleri için alternatifleri yok. Bunu da ben sokağın nabzını tutarak söylüyorum. Diğer partililerin aldıkları anket bilgileri siyasi söylemdir. Ciddiye pek alınmıyor. Çünkü oturduğun yerden "AKP ikinci, biz birinciyiz" demek kolay. Önemli olan, ciddi anket şirketleri ve sokağın dilidir. Biz hala Türkiye"nin güvendiği inandığı siyasi partiyiz. Ban arazide olmaya devam edeceğim. Siz söyler misiniz arkadaşım; kaç milletvekili sokağa iniyor, araziye iniyor, esnafın sıkıntısını dinliyor. O yüzden oturduğu yerden iddialarda bulunanlar ciddi alınmamalı.

ÖZTÜRK: Demokratik Açılım politikası oyları etkiledi mi? DTP'nin kapatılmasının Doğu'da size bir katkısı yada kaybı oldu mu?

ÖZTÜRK: Ben demokrasilerde parti kapatılmalarına karşıyım. Bu milletin inisiyatifiyle sandığa yansıyan düşüncesini hapsetmektir. Ben bu hapisleri istemiyorum. Bireysel hataları bireyler çekmeli, siyasi partiler çekmemeli. Başbakan'ımızın önemli çalışmalarından Demokratik Açılım, bu milletin tümünü kucaklayan, bu milletin tümünü geliştirecek bir projedir.

TERÖRE 500 MİLYAR DOLAR
HARCADIK


Demokratik açılıma ihtiyaç var mıydı? Var. Çünkü 1983 yılından bu yana 5 bin kişi, erden generale kadar evladını kaybetmişsin. Yıl 1983, 27 yıl geçmiş 35 bin insanını kaybetmişsin. Bunların kimini terörist, kimini senin vatandaşın, kimini fahili meçhul olarak kaybetmişsin. 1983'den bu yana 500 milyar dolar teröre harcamışız. 5 milyar dolar için AB'ye gidip yalvarmışsın. 2 milyar dolar için İngiltere'ye yalvarmış ve 2 milyar doların olmadığı için memura maaş dağıtamamışsın. Şimdi çıkın bakın hiçbir ülkenin kasasında 50 milyar dolar bulamazsınız. Şuan 500 milyar dolarımız olmuş olsaydı, terör olmamış olsaydı, o para teröre harcanmazdı. Dünyada 1 numara olurduk. Şimdi biri çıksın, 'açılıma gereksinim mi vardı?' diye sorsun.

ERGENEKON MESELESİ ÇÖZÜLECEK

Sen bunları bildikten sonra, 'açılıma gereksinim mi var?' diye sorarsan düşünmen lazım. Bu açılım büyük bir cesaret ve büyük bir risktir. Biz tam kararlılıkla Türkiye'yi demokratikleştireceğiz. Biz gördükki bu ülkede ülkesini seven o kadar aydınlar varmışki, hepsi ortaya çıktı. Şuan bir süreç daha var. Bunun adı Ergenekon. Ergenekon'da bu ülkenin demokratikleşmesinde kilit isimdir. Mahkeme süreci olduğu için konuşmak istemiyorum fakat Ergenekon süreci tamamlandığında Türk demokrasisi, hukuk sistemi de çok farklı bir noktaya gelecektir. Olanları insanlar 1,5 yıldır canlı canlı izliyorlar, görüyorlar 'ak ile karayı' seçiyorlar ve biz bu milletin iktidar partisinin vekilleri olarak sokakta rahatça insanımızın yanında geziyoruz.

ÖZTÜRK: Karadeniz insanı milliyetçidir. Bir de çabuk sinirlenir... Siz, bir Karadenizli olarak, Açılım'ı Samsun'da ve diğer bölgelerde anlatırken, nasıl tepkiler aldınız? Hiç zor durumlarla karşılaştınız mı?

KARADENİZ İNSANI BİZİ ANLIYOR

ÖZTÜRK: İlk başta tepkisel davranışlar oldu. Zaman geçtikçe insanlar açılımın ne olduğunu öğrendiler. Vatandaşımızla toplantılar yaptığımızda ben kendim soruyorum 'Açılım' hakkında sorusu olan var mı diye. Fakat vatandaş açılım ile kaygısı olmadığı için bana verdikleri cevap, 'Vekilim bırak açılımı bizim halimiz ne olacak' diyor. Artık vatandaş açılımı ciddiye almıyor kaygı duymuyor. Kaygı duyanlar ise olayı siyasallaştırma çabasında olanlar. Karadeniz insanı da artık anlıyor.

ÖZTÜRK: Bir dönem Açılım bahane edilerek istifalar yaşandı, buna ne diyorsunuz?

ÖZTÜRK: Biz 340 kişilik büyük bir grubuz. Altını çiziyorum, Türkiye'de bu rakamda gruplar pek görülmez. Bu milletin yüzde 47'lik oyunu almışız. Bütün milleti, herkesi kucaklamışız. 340 kişilik dev bir grubun yani 340 tane insanın aynı düşüncede, aynı çizgide yürümesi mümkün değil. Herkesin düşüncesi, fikri aynı olacak değil. Örneğin bir ailede bile yaşamsal yada dinsel bazda düşünce ayrılığı yaşayan fertler oluyor. Bu durumda 340 kişilik dev ailede ufak tefek düşünce ayrıcalıkları çıkabilir.


ÖZTÜRK: Bazı illerde görevden alınanlar oldu. Samsun için düşünülen bir görev değişikliği var mı ?


ÖZTÜRK: Samsunla alakalı böyle bir çalışma yok. Zaten gereksinim de yok. Siyasi partilerin görevden alma işleri çok rutindir. Bu görevini yapmayan yada eksik yapanlar olur görevden alırsınız. Samsun için böyle bir şey söz konusu değil.

ÖZTÜRK: Muhalefet Samsun için "İşsizliğin başkenti" diyor. Bu söylemleri nasıl değerlendirirsiniz?

SAMSUN GÖÇ ALIYOR

ÖZTÜRK: Samsun için issizliğin merkezi denildiği zaman büyük bir haksızlık ortaya çıkar. Türkiye'de işsizlik haritaları 2 ayda bir açıklanır. Açıklamalarda işsizlikte birinci sırada hangi şehrin olduğu belli. Samsun Karadeniz"in göz bebeğidir. Bunu siyasal olarak söylemiyorum. Bölgesel olarak düşünürsek bu bölgede Samsun göç alıyor. Samsun'un nüfusu artıyor, inşaat sektörü gelişiyor, ticari yatırımlar geliyor, büyüyor ve buna bağlı olarak da işsizlik artıyor. Ama kimse çıkıp da 'Samsun küçülüyor, Samsun geriliyor' demesin. Bunu diyenler de siyasi söylem içerisinde olanlardır.

ÖZTÜRK: Sizce, Samsun'un en büyük sorunu nedir?

ÖZTÜRK: Türkiye"nin problemi olan işsizlik bana göre Samsun'un da en önemli sorunu. Fakat ben şöyle baktığımda Samsun'da işsizliğin artması beni çok farklı şekilde üzüyor. Türkiye'de işsizlik sorunsa benim şehrimde sorun olsun istemiyorum. Çok duygusal yaklaştığım için işsizliği sorun görüyorum.

ÖZTÜRK: Samsun'a önümüzdeki dönemlerde büyük bir yatırım söz konusu mu? Lukoil ile ilgili bir takım söylemler vardı...

ÖZTÜRK: Lukoil Samsun'u merkez haline getiriyor. Arazilerini aldı, tapu detayına inemiyoruz. Fakat Lukoil imzalarını attı. Samsun'u Karadeniz"de merkez olarak görüyor. Samsun teşvik kapsamı içine alındı, yatırımcılar proje getirmeye çalışıyor. 2010 ile ilgili projeler var. Tekel binaları ile ilgili yatırımlar olduğu gibi gıda sektörü ile alakalı yatırımlar var, yeni yeni projeler geliyor. Samsun'dan bir kaç yılda dev fabrikalar beklenmesin. Devlet bölge bölge projeler yapmıyor, bu yüzden artık özel sektöre Samsun'umuzu pazarlamamız lazım.

ÖZTÜRK: Peki muhalefet partilerinden size hiç Samun ile ilgili ortak projeler geliyor mu?

ÖZTÜRK: Bu güne kadar hiç olmadı. Muhalefet temsilcilerine gittim, projeler istedik, destek olma sözü verdim, fakat en ufak bir proje gelmedi. 3 milletvekili var, hiç yanıma gelip, bir proje sunup, destek yada fikir alışverişinde bulunan olmadı. Ben kendi adıma konuşuyorum böyle bir olayı hiç duymadım da, yaşamadım da… Ama onlar unutmuş olsa da, burası benim şehrim, bizim şehrimiz. Bizim şehrimizi sevmemiz, geliştirmemiz lazım. Yeni yeni fikirlere ihtiyacı var. Bu ihtiyaçların giderilmesi için çırpınıyoruz. Ama ben şahsım adıma hiçbir muhalefet partisi vekili, bize proje getirmedi.

ÖZTÜRK: Peki Samsun'u 2010'da ne bekliyor ?

ÖZTÜRK: Kardeşliğin en üst düzeye çıktığı, siyasi yarışların ve beklentilerin olmadığı, el ele çalışarak Samsun'umuza fayda sağlamak için bir araya gelinen bir şehir olunmasını diliyorum. Bütün mekanizmaların biraraya gelip Samsun'daki yatırımcıların önünü açabilen ortamın oluşabilmesini diliyorum. Turizmin Samsun'a yakışır şekilde gelişmesini, buna bağlı olarak 5 yıldızlı otel istiyorum. Özellikle 2 ovadan çıkan ürünlerle bağdaşan sanayi ortamını istiyorum.

ÖZTÜRK: Bu dedikleriniz santral girişimleri ile çelişmiyor mu ?

ÖZTÜRK: Bizim bölgemizde bir tane santral kuruluyor. Bu da doğalgaz yatırımı olduğu için kirlilik ihtimali yok. Bizim evremizi kapsayan, zarar verici etkeni yok. Bu şehrin aşığı olarak, bu şehre zarar verici en ufak bir olaya girişmem, girişene de mani olurum. Bu şehrin esnafı, simitçisi, kadını, erkeği, çocuğu ne kadar Samsun'u seviyorsa ben de o kadar Samsun'u seviyorum.

ÖZTÜRK: Türkiye Partisi lideri Abdüllatif Şener sizi etkiler mi?

ÖZTÜRK: Ölü doğmuş bir hareket. Bu hareketin Samsun'da etkisi olmadığı gibi Türkiye'de de yok. Olmayan bir hareket nasıl etkileyecek. Küçümsemiyorum ama olmayan bir siyaset, taban, hangi sistemle etkileyecek. AK Parti'nin alternatifi yok. Eğer varsa bende varım. Ama öyle değil, sahada tek biz varız. Ben sahada bizden başkasını göremiyorum. Biz iktidarız, biz varız, sokakta biz varız ve bizden başka kimse yok.

ÖZTÜRK: Ve belki de Samsunluların en çok merak ettiği soru... Ne olacak bu Samsunspor'un hali?

ÖZTÜRK: Samsunspor'suz bir Samsun düşünemiyorum.

Bugün sen bir gazetenin temsilcisisin, biliyorsun, Samsunspor Süper Lig'de olsaydı, gazeteler 3 misli daha fazla satardı. Ben kendimi de Samsunspor'suz Samsunlu kabul edemiyorum. Ben takımda yöneticilik yaptım, bu takımda benim terim var, hakkım var.

SAMSUNSPOR'U
GÜZEL GÜNLER BEKLİYOR

Samsunspor'u güzel günler bekliyor. Ara transfer bittikten sonra yeni transferlerin gelecek olması beni daha da heyecanlandırıyor. Görüşmelerimiz var. Kaynak, finans bulmaya çalışıyoruz. Yönetimdeki bir avuç arkadaşlarımızı kutluyorum. Büyük mücadeleler veriyorlar. Bu dönem için bir şey demiyorum ama önümüzdeki yıl güzel şeyler yaşanacak.

ÖZTÜRK: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

ÖZTÜRK: Bu şehre sahip çıkalım. Vatandaşlarımız duyarlı olsun. İlla milletvekili olmak gerekmiyor Samsun'u sevmek için. Ben bu şehirde mutlu oluyorum, inşallah yarınlarda daha mutlu olacağım. Bu şehrin sahibi siyasiler değil bu şehrin sahibi bu şehrin insanları. Herkes görevlerini, ödevlerini yerine getirsin. Türkiye'in en güzide şehri olan Samsun"a gerçekten aşığım. Ben bu şehirde mutlu oluyorum, bu şehir için çalışıyorum ama bu şehrin sahibi ben değilim. Tüm Samsunlular bu şehrin sahibi. Bu yüzden çalışmamız, cesaretlenmemiz lazım. Samsunlulara yalvarıyorum bu şehri sahipsiz bırakmayalım.

Fotoğraflar: Anıl OLFAZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR