Sansürsüz Gerçekler

 

Bu hafta Pazar sohbetimizin konukları Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin    parkomatlarını işleten PARK TEK OTOPARK LTD.ŞTİ'nden geçtiğimiz günlerde  işten çıkartılan işçileri. İşten çıktıktan sonra neler yaşadılar, yaşamlarında neler değişti, neler hissediyorlar anlatmalarını istedik. Anlattılar. İnsan öyküleri çıktı içinden vicdanı olanların vicdanını sızlatacak...İşte bazılarının öyküleri sizlere sunuyoruz. Yorumsuz, sansürsüz..

Samsun Büyükşehir Belediyesi kendi yetki alanına girencadde ve sokakların kenarlarını otopark haline getirmiş, parkomat yerleştirmiş ve paralı olarak park edilmesi uygulamasını başlatmıştı. Bu uygulama kapsamında da parkomat ihalesi yapılmış ve bu park yerlerinin ihalesi özel şirkete verilmişti. Ve bu şirketin tek görevi çalıştırdığı elemanlar vasıtasıyla arabalara fiş kesmek ve para ödenmesini sağlamaktı.


Şirket kendi elemanlarını istihdam ederek parkomat uygulamasına başladı. Ama bir garip başladı. Özel şirket olmasına, kamudan ayrı tüzel kimliği bulunmasına rağmen Büyükşehir Belediyesi'nin iş kıyafetleri, logoları ve Büyükşehir Belediyesi'nin resmi amblemi bulunan tutanak, uyarı belgeleri ile Büyükşehir Belediyesi adına bu uygulamayı sürdürüyor. Türkiye'de başlatılan her ilde tartışma yaratan ve bir çok ilde ve ,ilçede yargı kararı ile iptal edilen parkomat uygulaması Samsun'da da kavgalara yol açan , hatta cinayetle sonuçlanan olaylarla devam etti ve ediyor.

Parkomat uygulaması geçtiğimiz ay kamuoyuna farklı bir boyutla yansıdı.. İşletmeci, Büyükşehir Belediyesi'nin ihale alan taşeron şirketi  PARK TEK OTOPARK LTD.ŞTİ 27 işçiyi birden işten çıkardı. Hem de tartışmalı bir şekilde. İşçiler olayı basına yansıtınca biz de yakından ilgilendik ve Pandora'nın kutusu açıldı.


İşçiler ve işten atılan 2 yöneticinin anlattıkları pes dedirtirken, Türkiye'de işçi haklarının hele de Kamu Kurumu olan ve halka hizmetle görevli bulunan bir Büyükşehir Belediyesi'nin duyarsızlığı da ortaya çıktı. Kendi denetiminde , onun adına iş yapan bir özel firma 27 işçiyi kış ortasında işten çıkarıyor. İşçilere ve o dönemdeki yöneticilere göre  neden 11 ayı dolduranların çıkışının verilmesi talebine karş çıkmaları.

Ardından  istifa ettiklerini açıklıyor şirket. Ancak ortada istifa dilekçesi olmadığı gibi işçiler işe gitmeye devam ediyor. Ama Genel Müdür istifa etti saymış kendilerini ve işe gittikleri halde iş vermeyerek "Göreve gelmediler" tutanağı tutturmuş.

İşveren  işi belediyeden uzun yıllar için kiralamasına rağmen, çalıştırdığı işçilerle ilgili böyle bir niyeti yok. Kanuna yakalanmamaya çalışıyor. Hiçbir işçinin 12 ayını doldurmasına izin vermeme çabasında , bu gerçekleşirse, yasaların işçilere tanıdığı hakları da kullanılamamış olacak işçilerin ifadelerine göre.

 İşverenin müdürleri de çalışma arkadaşlarına ihanet etmemek için karşı çıkıyor. İşten çıkarılıyorlar. Çıkışlarının verilmesi istenen diğer 25 işçi de Genel Müdür ile görüşmek istiyorlar. Görüşüyorlar da . Ama bu hak arama görüşmesi son görüşmeleri oluyor. Sayın Genel Müdür  işçilerin işine sözlü olarak son veriyor ve fiilen işten çıkarma kararı uygulanmaya başlıyor. Büyükşehir bu şirketin kendi adına yaptığı uygulamalarını desteklerken, 27 işçinin birden kış ortasında işten çıkarılmalarına ses çıkartmıyor nedense..

İşçiler yargı yolunda. En son kararı yargı verecek elbette.  Bu işten çıkarmalar Türkiye'de yüzbinlerce kişinin başına geliyor. Yasal haklar ve ilgili yasalar uygulanmadan insanlar kapı önüne bırakılıveriyor. Sonra?

Sonra neler yaşıyor, neler oluyor, hayatlarında neler zorlaşıyor, aileleri, aile düzenleri ne hale geliyor?

Kış ortasında işsiz kalan bir kaç işçinin yaşadıklarını aktaracağız kısaca kesitler halinde. Onların sadece işçi değil, yaşamlari, aileleri, eşleri, çocukları ve sorumlulukları umutları olan...  En önemlisi de bu umutların, yaşama geçirilen hayallerin, yetkili birinin  ağzınan  çıkan keyfi bir cümle ile sona ermesi, yıkılması, yok olması..

"GECE SAAT 02.00 DE ORDUDAN GELEN BAYAN PERSONELİ ORDU'YA EVİNE BIRAKTIM"
Bu hikayelerden biri Gökhan Arslan'a ait. 24 yaşında Gökhan. Genel Müdürün makam Şoförü. Gece yarılarına kadar onun hizmetinde. Her dilenen saatte kent dışında , genel Müdürü taşıyor, arkadaşlarını... özel yaşamını en ince ayrıntısına kadar biliyor. Sır ortağı...Ve bir anda kapı önünde.. Birden değil tabiii. İşe başlarken söz verilen görev dışında işlere veriyorlar yılsın , ayrılsın diye..Maaşını da azaltıyorlar..

DENGE: Sizin Öykünüz nedir?

Gökhan Aslan: 11 ay fiilen çalıştım ben PARKTEK'te. Genel Müdür Ömer Gürcan'ın makam şoförü idim. 9 Ay şoförlüğünü yaptım farklı farklı görevlere gönderildim.gece yarıları aradı. Ankara'ya git, ordu'ya git diye. Çok ahlaki buşlmadığım davranışları vardı. özel yaşamıdır, patrondur dedim. Sır ortağı da oldum. Hatta bir gün Ordu'da çalışan ve Genel Müdürün özel misafiri olan  bayan bir personeli, gece yarısı saat 02.00'de Ordu'ya götürdüm  evine bıraktım. gece gündüz demedim çalıştım.

Gece yarıları Ankaralara gittik birlikte, anlatmak istemediğim bir çok özel durumlarda beni kullanmasına müsade edemeyeceğimi söylemek istediğimde ise işine yaramadığımı söleyip beni  farklı işlere yollayıp 1.500TL olan maaşımı 900TL ye indirdi, beni işten çıkmaya zorlayacak herşeyi yaptı. Dayanmak zorundaydım. İşe ihtiyacım var diye çıkmadım ama çıkartıldım. Şimdi beni sürekli arıyorlar," Gel Genel Müdür seni çok seviyor, tekrar çalış" diyorlar. Ben neden aratıldığımı  çok iyi biliyorum. Yargıya başvurdum. Yasal haklarımı yargı yolu ile alacağım. Bu Mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim."


İŞE GÜVENDİM KREDİ İLE ARABA ALDIM, ŞİMDİ İCRALIK OLDUM

23 yaşında işsiz kalan Burak Kaplan ise şimdi icralık. Araba alma hayalini gerçekleştirmiş işe girince. Kredi çekmiş, almış arabasınıu . Öyle ya arkasında Büyükşehir ! var şlirketin iş güvencesi var.

Burak Kaplan 23: "Yanıldığımı işten çıkartılınca anladım. Ne hayallerle girmiştim işe. Hayalimi gerçekleştirdim. Kredi çekerek bir araba aldım. Sonra, bir anda işten çıkarıldığımız söylendi. Taksit ödeyemedim. İcra kapıda. Satışa çıkardım arabamı. Bu kadar kolay ve ucuz olmamalı insanların hayalleri ve yaşamları ile oynamak."

İŞE GÜVENDİM KREDİ İLE EV ALDIM, EŞİMİ HAMİLE DİYE ÇIKARDILAR, BENİ DE 11 AYIM DOLDU DİYE

Mustafa Barutçu da hayalleri yıkılanlardan. Eşi ile birlikte girmiş işe... Ev hayallerini gerçekleştirmek olmuş ilk işleri. Bankaya başvurmuşlar ev kredisi için. Kabul edilmiş. Almışlar evlerini. Sonra çocuk. Ve sonun başlangıcı olmuş çocuk halaeeri. Ev hayalini de yıkmış işveren. işten çıkartmış Mustafa Barutçu'nun eşini.

Mustafa BARUTÇU: Eşimle birlikte başladık işe. Çok sevinçliydik. Büyükşehir Belediyesi olunda işin içinde iş güvencesi var sandık. Onun adına kesiyorduk makbuzları. Kredi aldık. Sonra ev. Mutluyduk. En büyük hayalimiz gerçekleşmişti. Sonra çocukla şenlensin evimiz dedik. Ve eşim hamile kalınca işten çıkarıldı. Sarsıldık.sağlık olsun dedik. Ama 11 aylık olunca çıkış verileceği söylendi. karşı çıktık. Patronla konuşltuk. Ve işten çıkarmış bizi. İşe gittiğimiz halde  gelmedi diye tutanak tutturmuş Ve çıkış vermişler kış ortasında. Dava açtık. Yargıya güveniyoruz. Ama hayalleri yıkmak bu kadar ucuz olmamalı.

İŞTEN ÇIKARILANLARLA KONUŞTUĞUM İÇİN ATILDIM

Zeynep BAYAT 1 çocuk annesi 9 ay önce başlamış işe. Çalışmaya devam ederken,işten çıkarmalar başlamış. Onun atılma hikayesi de per dedirtiyor. İşten çıkarılan arkadaşları ile konuşltuğu için atıulmıuş işten

Zeynep BAYAT: Ben 9 ay çalıştım. İşe devam ederken bazı arkadaşlarımızın iştençıkarıldığını söylediler. Doğal olarak ben de konuşuyorum iş arkadaşlarımla herkes gibi. Düşman değiliz ki işten atıldılar diye.. Bana da Personel Müdürüm  işyerine geldiklerinde kapıyı aç beklesinler, zimmetli iolan malzemeleri alacağız kendilerinden dedi.
Arkadaşlarım gelince kapıyı açtım. Ve çok normal olarak da sohbet ettim. bunu görünce çılgına döndüler. Sen onlarla nasıl konuşursun, neden kapıyı açtın diye? Benim de çıkışımı verdiler. Biz sana açma dedik demiştik diye. Güç ellerinde yapacak bir şey yok. Kış ortasında işsiz kaldım. Bu olaylar cereyan etmeden öncesin de ise; işten çıkan arkadaşlarımla iş çıkışları görüşüp evine gidip olup bitenleri öğrenip şirkete gelip anlatmamı istedi, ben bu istihbaratı yapamam demiştim. İşten çıkış sebebime yetersiz yazıp soranlara ise kan uyuşmazlığı demiş Genel Müdür Ömer Gürcan. ."

ANNEME VE KARDEŞİME BAKIYORDUM, ORTADA KALDIK

Nagehan Kuru da mağdurlardan . Ne olduğunu anlamadan işsiz bulmuş kendisini.

Nagehan KURU 25: "Ne olduğunu anlamadık. 8 aydır çalışıyorum. 11 ayını dolduranlara işten çıkış verilmesi talimatı verilmiş. Yönetici arkadaşlarımız da karşı çıkınca işten atılmışlar. Ne olduğunu anlamak için Genel Müdür ile görüşmeye gittik. Büyükşehir Belediyesi'nin kuruluşu nasıl 11 ayda işten atar öğrenmek istedim. Ben de her 11 ayda işten çıkarılmak istemem. Anneme ve 2 kardeşime bakıyordum. Ne olduğunu öğrenmek için gittiğimde işten atıldım. Adalet mi bu? Kış ortasında açlık ve yokluğa mahkum ediyorlar. Hakkımı sonuna kadar arayacağım."

ŞİMDİ ÇOCUĞUMU NASIL TEDAVİ ETTİRECEĞİM?

 Recai Arslan (30) evli ve 1 çocuk babası. Çok sevdiği çocuğu kulaklarından rahatsız ve sürekli tedavi gerekiyor. O da birden ortada kalmış.

Recai ASLAN (30). Büyükşehir güvencesinde diye girmiştik işe. iş güvencemiz sağlam diye umuyorduk. Ama en çürük güvence Büyükşehjir Parkomatta imiş. 11 ayını dolduranmların çıkışının verileceğini duyunca öğrenmeye gittik. Nasıl olur diye. Sonra bize işten çıkarıldınız dediler. ihbar yok, tazminat yok, birden anında. Böyle şey olur mu. benim kulağından rahatsız çocuğumvar. Sürekli tedavi gerekiyor. İşsiz kaldım, tedavi yarım kaldı kime nereye gideyim?"

YAŞLI BABAMLA AÇ MI KALACAĞIZ?

 Nuh Kül (36) yaşlı babası ile birlikte oturuyor Evin tek geliri onun Parkomat şirketinden aldığı maaş idi. şimdi o da yok.

Nuh Kül: "Büyükşehir diye girdik bu işe. Ne umutlarla başladık. 11 ayı dolanlara çıkış verileceğini duyduk, ne oluyor diye konuşmaya gittik. Sonra Genel Müdür beni kapı dışarı bıraktı. Bu nasıl adalet. Evin tek geliri bu idi. Yaşlı babama bakıyorum.Şimdi ne yapacağım ben. Herşey bu kadar ucuz mu bu memlekette? "


İSTİFA ETTİYSEK NEDEN TUTANAK TUTTULAR?

Ceren Turan şahin de Parkomat şirketinde Genel Müdürzedelerden. Evli bir çocuk annesi. kızına bakmak, okutmak zorunda.
 
 Ceren Turan Şahin (28): Ben evliyim. Bakmakla ve yükümlü olduğum bir çocuğum var. Kış günü birden işsiz kaldık. Tek sebep, iş güvencemiz olup olmadığını meraketmek, bunu artaştırmak. Ne yapacaktık. 11 ay sonunda çıkışımız vereceklerimiş. Neden diye sormayalım mı? Sürekli güvenebileceğimiz bir işimiz var mı sormayacak mıyız? Hakkını arayan , ne olduğunu soran, ne olacağını merak edenlerin sonu bu mu olacak? Bu mudur kanun, hukuk? Büyükşehir'e güvendik arkasında diye. 11 ay emek verdik her türlü zorluğa katlanarak Şimdi bir kalemde sokaktayız. Neden? Genel Müdür kızmış, istemiyormuş
Yasaları uygulasın o zaman. İşten çıkarılacağımızı önceden bildirsin. Biz de iş arayalım, hakkımız arayalım. Suçumuz varsa bilelim. İstifa ettiğimizi söylüyormuş İstifa etmedik , hergün işe giittik. İş vermeyip gelmedi diye tutanak tutmuşlar. İstifa ettiysek tutanak neden tutulmuş?İşten çıkarıldıysak suçumuz ne? Savunmamız bile istenmedi. Zorlu şartlar altında işimizi gerektiği gibi yaptık, zor şartlara dayandık ama işsiz kalmaya  dayanamıyoruz "

  EŞİM 2. ÇOCUĞUMUZA HAMİLE, BİLE BİLE ÇIKARDILAR
  
  Necmettin Şimşek (33) Evli bir çocuk babası.. Bir diğer mağdur,  eşi 2. çocuğuna hamile.  1 ay sonra yeni bebek dünyaya gelecek. Umuda değil umutsuzluğa doğacak . baba şimdi işsiz. Zorluklar daha doğmadan başladı doğmamış bebek için.

  Necmettin Şimşek (33): "Ben de bu şirkete ve dolayısıyla belediyeye aylarca kış, soğuk demeden her türlü zorluğa karşı koyarak hizmet verdim. Umutlarla başladık işimize.Büyükşehir Beldiyesiarkasında dediler. Onun adına işlemler yaptık. Güvendik. Şimdi işsizim. Eşim 2. çocuğuımuza hamile.
1 Ay sonra doğum yapacak. bunu bile bile habersizce beni işten çıkarttılar, mağdur edildik bu bir haksızlık."

VATANDAŞ SİLAH ÇEKTİ , ÖLÜMDEN DÖNDÜK

Muammer Türkdönmez.. Genel Müdürzede  o da 44 yaşında . Evli 2 çocuk babası. O da ilk işe girenlerden .

Muammer Türkdönmez: "Çok zorluklar yaşadık. Dayak yedik , silah çektiler. her türlü zorluğu biz çektik. Kimse bize sahip çıkmadı. Bir gün engellilere ait bir araba park yerine park etti.Fiş alması gerektiğinisöyledim, almadı. makbuz koyacaktık. Araç sahibi bize bağpırdı çağırdı. Sonra silah çekti. mehmet Bey ile ErcanBey gelmese bizi vuracaktı neredeyse. Bir başka gün bir teyze ile oğlu geldi. Araçlarını parkettiler. Fiş almasını söyledim. Yaşlı kadın bana saldırdı . Tekme tokat vurmaya başladı. Oğlu gitti fiş aldı. Ama kadın ağza alınmayacak küfürlerle vurmayadevam etti.vurmaya devam etti. İyi dayak yedim o teyzeden. Aylarca çalıştım zor şartlarda. Geldiğimiz noktaya bakın. Böyle mi olmalı. Büyükşehir neden sahip çıkmıyor işçilere. işçi haklarını yesinler diye mi anlaşma yaptı?

Bizden 11 ayı dolduran çalışanların çıkışını vermemizi istediler

Mehmet KIRAN 47 yaşında evli 2 çocuk babası. PARKTEK'te yönetici olarak çalışmış başladığı günden itibaren. Alanda olmuş sürekli çalışanların yanında.  Ve iş arkadaşlarının zorluklarını yakından görünce daha da anlamaya çalışmış, destek olmuş. Doğal olarak da aralarında arkadaşlık ve dayanışma ilişkileri gelişmiş. Bu sasyal yaşamlarına da yansımış. Hep birlikte ailelerle de iletişim başlamış. Sonra PARKTEK Genel Müdürü bir gün, 11 ayını dolduran çalışanların çıkış işlemlerinin yapılmasını istemiş.

Şaşırmış Mehmet Kıran. Tekrar sormuş ve kararın kesin olduğunu anlamış. İtiraz etmiş. Arkadaşlarının hakkını savunmak istemiş diğer yönetici Ercan Erdöl ile. Arkadaşlarına anlatmış konuyu. Bir telaş ve korku sarmış herkesi. Genel Müdür'ün kararını uygulayamayacaklarını söyleyince de kapı önünde bulmuşlar kendilerini Mehmet Kıran ve Ercan Erdöl.

Mehmet KIRAN: "Genel Müdür Ömer Gürcan'a bunu yapamayacağımızı söyledik. Tepkisi sert oldu .Çıkışımızı verdi. Birşey diyemedik. Arkadaşlarla vedalaştık. Kardeş gibi olmuştuk çalışanlarımızla. Doğal olarak şaşırdılar. Hem 11 ay meselesini hem de konuyu öğrenmek için Genel Müdür ile görüşmek istediler. Genel Müdür de konuyu öğrenince mesaj attırmış arkadaşlara. Toplantıya çağırmış. Gitmişler. Genel Müdür 1 saat sonra gelmiş belirlenen saatten. Bizim işten ayrıldığımızı söylemişler hepsine. Ama onlar toplantıdayken, sahayı terkettiler diye tutanak tutturmuş. Genel Müdür , "Bu şartlarda çalışmak isteyen çalışsın, istemeyen çıksın" demiş. Kalanlardan imza almış. İmza atmayanlara çıkış verilmiş.

Gerek bizim çıkışımızda, gerekse diğer arkadaşların işten çıkarılmasında yasal prosedür uygulanmadı. Suç varsa tutanak tutulur, savunma istenir. İşten çıkartmadan önce tebligat yapılır ve iş bulması için zaman tanınır, fırsat verilir. Oysa bunların hiç biri yapılmadı. Biz hakkımız aramak için yargıya başvurduk . Olay basına da yansıyınca çıkarttıkları bazı arkadaşlarımızı tekrar telefonla arayıp işe çağırmışlar. Sanıyorumbize karşı ifade verdirmek ya da işten birden atılan çalışan sayısına olan tepkiyi azlatmak düşüncesindeler. Ama ne olursa olsun bu yapılanlar hukuksuzluk.
Kış ortasında aylarca emek veren insanlar bir kalemde sokağa atıldı. Aralarında hastası olan, eşi doğum yapacak olan, ailesine bakmakla yükümlü olan, borçlanarak, ev, araba alanlar vardı. Hepsinin hayalleri yıkıldı, planları suya düştü, hayatları olumsuz yönde değişti.


Şimdi şirket işten çıkartılan bazı arkadaşlara telefon edip tekrar işe almışlar. Hani istifa etmişlerdi? Hani işe gelmemiş ve suç işlemişlerdi? Bu çifte standart değil mi? 25 işçi de aynı durumdaydı. Bazılarına farklı davbranış, bazılarına ise daha farklı.  Samsun'un en büyükkamu kuruluşu adına iş yapan bir şirket yasalara karşı geliyor ve keyfi davranıyor. Kimin adına ? Büyükşehir adına... Ben onların neden çağırıldığını da tahmin edebiliyorum. Bence kesinlikle iyi niyet değil. Hem kamuoyu tepkisini azaltacaklar, hem de hukukdışı uygulamalarına lehte tanık yaratacaklar.

1 işçi bile yasal yollardan işten çıkartıldıysa burada hak yenmiştir ve hukuksuzluk vardır.


Yargıya güveniyoruz. Burada bir diğer sitemim de Büyükşehir Belediyesi'ne. Biz  aylarca Büyükşehir Belediyesi'nin logoları ile onların adına belge düzenledik, tutanak tuttuk. Yani aslında Büyükşehir'e çalıştık. Ama işten çıkaran PARKTEK oldu. Büyükşehir Belediyesi bir kamu kuruluşu olarak işçi haklarını savunmak ve yenmemesini sağlamak durumunda değil mi? Böyle bir haksızlığı kendi kontrolünde olan bir şirket yapıyor ve kimse sesini çıkartmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR