Kadının toplumdaki yeri

            Şu sıralar Jared Diamond' un Tüfek , Çelik  ve Mikrop adlı kitabını okuyorum.Çok çarpıcı bir sahne 16 Kasım 1532 de İspanyol komutan Pizarro Büyük İnka  İmparatoru Atahualpa' yı esir etti. İnkaların 80.000 kişilik ordusu vardı ; buna karşılık İspanyollar 106 sı piyade 62 si süvari olmak üzere  toplam 168 kişiydi. Jared Diamond soruyor; neden Atahualpa gidip İspanyol kralı 1. Carlos' u esir edemedi de 168 kişilik İspanyol kuvveti 80.000 kişilik İnka ordusunu yendi.
          Yine bir anekdot, Efesi  geziyorum bir tarihte. Girişte solda anfi tiyatro sağda liman caddesi ilerde Celsius kitaplığı sağ çaprazda yamaç evleri yani zenginlerin villaları, her şey o kadar güzel ki gıpta ediyorum; keşke o zamanlar yaşasaydım diye. Sonra birden kafama dank ediyor birşey.Bu evleri kim yaptı . Girişin solundaki  o geniş düzlükte , ovada zamanında o görkemli Efes' i yapan kölelerin kulübeleri varmış. Ama şimdi birşey kalmamış geriye. Yani bir yerde görkemli bir medeniyet varsa mutlaka kölelerde var. Köleler ve kölelerin kulübeleri nerede.Ama biz şimdi gıptayla kölelerin inşa ettiği muhteşem eserlere bakıyoruz. Oysa  zamanında ne acılar çekildi , o köleler canları pahasına yaptı o güzelim yürüyüş yollarını, stoaları yurttaşlar altında dolaşsın felsefe konuşsunlar diye.
         11.000 yıl önce ne tapınaklar ne saraylar ne de krallar vardı.Kucağında bebeği ana ve baba vardı  dolaşan toplayan ve avlayan.Avcı toplayıcı topluluklar vardı.Sınıflar yoktu. Rahipler yoktu, bürokrat yoktu. Analar saygındı. O kadar saygındı ki Ananın klanı belirleyiciydi. Yani Anaerkildi. Kadınlar üstündü.Ta ki sınıflı topluma geçene kadar. Sınıflı topluma geçişle birlikte yeryüzünde  kalıntıları bugüne kadar gelen görkemli piramitler, saraylar, tapınaklar yapıldı. Tabi yüzbinlerce insanın öldüğü büyük savaşlar. İnsanlığın büyüsü kayboldu.Antropologlar  gidip bugünün' ilkellerini '!!! inceliyorlar. Belki daha kısa yaşıyorlar hastalıklarla başları dertte ama günümüz modern insanından çok mutlular.İlgilisine tavsiye Vahşi Savaşçının  Mutsuzluğu Pierre Clastren ve Levi Strauss Yaban Düşünce . Sınıflı toplumun ortaya çıkışı sadece insnlığın mutsuzluğunun sonu olmadı , kadının da köleliğinin başlangıcı oldu.
        Beğenmediğimiz ilkel toplumlarda kadın kutsaldı anlaşılmazdı karnından canlı çıkarıyordu.Oysa katolik kilisesi ne yaptı; binlerce kadını cadı diye yaktı  onlar sadece biraz farklı düşünen ve davranan kadınlardı.İslamiyette farklı mı sanki kadın eve hapsedilmiştive toplumsal hayatta hiç yoktu.Oysa islamiyet öncesi  Türk toplumlarında kadın erkeğin yanındaydı. Hatta İslamiyet sonrası Ortaasya geleneğini sürdüren Anadolu Türklerin' de örneğin Alevilerde kadın hiç bir zaman toplumsal yaşamdan dışlanmamıştı.
        Tabi Osmanlılarda egemen İslam anlayışı Emevi İslamiyetiydi ve onda kadının toplumsal yaşamda yeri yoktu ; yeri kafes arkasıydı.Bu anlayış Osmanlının Batılışma çabalarına kadar sürdü. Ama artık Osmanlıda da birşeyler değişiyordu. Örneğin 18. yy ın sonlarında  3. Selim' in kızkardeşi Hatice Sultan  Fransız mimar ve ressam Melling' le hem büyük bir aşk yaşadı hemde latince harflerle mektuplaştı. Yine 1862 doğumlu Fatma Aliye Hanım ilk Türk ve İslam coğrafyasının  kadın romancısı ve felsefecisi olarak tarihte yerini aldı.
         2. Meşrutiyet kadın hareketleri açısından önemli bir dönüm noktası  olmuştur pek çok kadın dergisi hayata geçirilmiştir .Kadınlar aktif olarak haklarını savunmuştur. Hatta 1895- 1908   arası 604 sayı  yayınlanan  Hanımlara Mahsus  Gazete kadın sorunlarına değinen uzun soluklu bir yayın olmuştur.

 Cumhuriyete gelince, herkes Latife Hanımı bir süre Atatürk' ün eşi olarak kalmış bir kadın olarak değerlendirir. Oysa Latife Hanım bir kaç yabancı dil bilen  kadının toplumsal ve siyasal yaşamdaki yeri konusunda kafa yormuş hatta  bu konuda bazı kişilerle çatışmış bir entellektüeldir . İlgilenen İpek Çalışların  Latife Hanım kitabını okuyabilir.Her ne kadar Avrupa ' da kadına seçme seçilme hakkı veren ilk ülkelerden biri olarak övünsek de tüm toplumsal mücadelelerde  olduğu gibi halkar verilmez alınır gerçeği burada da geçerlidir.Bugün Türk kadınının toplumsal ve siyasal yaşamdaki  yeri bırakın Avrupayı  bazı Afrika ülkelerinden bile geridir.
           Dünyanın çoğu ülkesi okuma yazma sorununu çözmüşken bizde hala kadınların % 20 si okuma yazma bilmemektedir. B u korkunç bir rakamdır.Parlamentodaki kadın milletvekili  sayısı pek çok Afrika ülkesinin bile altındadır.

Samsuna gelirsek M.Ö. 1200 lü yıllarda termede yaşadıkları rivayet olunan  Amozanların şehri. Cumhuriyet tarihi boyunca iki kadın milletvekili çıkarmıştır.1935 Meliha Ulaş ve günümüzde Birnur Şahinoğlu koskoca 87 yılda 2 kadın milletvekili.
        Burada tabi ki koskoca bir Samsun tarihi çalışması yapmak gerekiyor.Ama bu konu bu yazının dışında.Sadece şunu söyleyebilirim 1900 lerin başında  Osmanlının en  ileri şehirlerinden biri olan Samsun  artık her anlamda  ve her alanda sıradan ve geri bir şehir olmuştur.Tabi her alanda dev gibi sorunları olan Samsun  belki de şu an kadının toplumsal ve siyasal alandaki yeri konusuna hiç mi hiç ilgi duymamaktadır.
         Samsun çağdaş, ileri, demokrat, kalkınmış bir şehir oldukça biz kadınların toplumsal ve siyasal hayattaki yeri artacaktır.
          Ve herkese hatırlatalım kadınını toplumsal ve siyasal yaşamın dışına iten bir ülke  yada şehir asla kalkınamaz ilerleyemez geri kalmaya mahkumdur.Bu böyle biline.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR