Samsun kötü örnek !

Özçelik: Samsun 50'li yıllarda mimarlık fakültelerinde 'örnek şehir' diye okutuluyordu, şimdi ise tam tersi...

Mimarlar Odası Samsun Şube Başkanı Selami Özçelik, Samsun'un gündemini uzun süredir meşgul eden Raylı Sistem Projesi, Yabancılar Pazarı davalarını, kıyı kenar çizgisini ve Samsun'un mimarisini gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk'e anlattı.

Miraç ÖZTÜRK : Mimarlar Odası önemli bir seçim dönemi geçirdi. Daha sonra yönetim kurulu ile bir açıklama yaparak sonrası için tavrınızı açıkladınız. Seçim dönemini değerlendirip sonrası için bir bilgilendirme yapar mısınız ?

Selami ÖZÇELİK : 2 senede bir yaptığımız seçimleri bu sene de gerçekleştirdik. Seçim sürecinde iki liste çıktı. Diğer listede olan arkadaşlarla da geçen sene çalışmıştık. Herkes çalışmasını yaptı ve bizim listemizin başarısıyla seçim sonuçlandı. Bizim görüşlerimiz sadece başkanın görüşleri değildir. Her görüşü komisyonlarımızda tartışıyoruz.

ÖZTÜRK : Mimarlar Odası'nın geçen iki yıllık sürede bir tavrı vardı. Bu tavra karşılık birileri o dönemde seçimi de gözlemiş olabilir mi ?

ÖZÇELİK : Biz olaya tüm arkadaşların doğası gereği seçime katıldığı şeklinde bakıyoruz. Diğer arkadaşlarımız da odaya hizmet için aday oldular. Seçimin doğası gereği bir takım şeyler söylenebiliyor. Ancak o dönem bitti. Dışarıdan nasıl bakıldığını düşünmüyoruz. Biz olaya öyle bir yorum getirmedik ve getirmekte istemiyoruz. Herkesin yorumu kendine… Bizim seçim öncesi bir duruşumuz vardı. Bu dönemde bize yönelik eleştirenler de oldu. Biz bunların bir kısmına cevap verdik ancak tamamına cevap vermeyi düşünmedik. Çünkü herkes görüşünü rahatlıkla söyleyebilmelidir.

ÖZTÜRK : Mimarlar Odası bir dönem kentin ana gündemini oluşturmuştu. Odaya kadar yürüyüşler ve ekmek bırakma eylemleri yapıldı. Sürekli sizi hedef gösterenler olmuştu. Şu an için neden raylı sisteme karşısınız, neden Rus Pazarı"nda yapılan işlere karşısınız ? Öncelikle bunların cevabını daha sonra tepkilerin boyutunu değerlendirmenizi istiyorum.

ÖZÇELİK : Sahildeki düzenleme ve Yabancılar Pazarı"ndaki çalışmalardan başlayalım. Bizden önceki dönemde Yabancılar Pazarı için genel merkezimiz dava açmıştı. Samsun'da ilk defa 1980 yıllarında bir imar planı yapıldı. Mimarlar Odası'nın o dönemdeki yöneticileri belediyeye yazılı olarak bir öneri sunmuşlardı. O dönemde şunlar söylenmişti. Samsun'un sahilini hep beraber ele alalım. Planını yasalara uygun olarak yapalım. Ve bu planı kademe kademe uygulayalım. Fakat 1980'den sonraki belediyeler bu planlamayı yapmadılar. Bizim dediğimiz doğrultuda tam planlı olmasa da bir gelişme oldu. Sahil temizlenmesi, deniz ve kentin buluşması çok planlı olmasa da gerçekleşti. Bunların gerçekleşme sürecide 1980 sonrası askeri dönemde kurulan belediye zamanında başladı. Şimdiki Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmeden bu olaylar sonuçlanma aşamasındaydı. Bir şekilde sonuçlandı ve bunun uygulanması da mevcut belediye başkanına düştü.

BİZ KENTİN FOTOĞRAFINI ÇEKERİZ

Bizim mimarlar olarak şöyle bir özelliğimiz var. Yapılacak işleri daha önceden görebiliyoruz. Şehrin geleceğinin fotoğrafını çekeriz. Daha sonra Yabancılar Pazarı"nın yeri biraz daha kaydırılarak bir imar değişikliği yapıldı. Bu alan imar plan değişikliğinde belediye hizmet alanı olarak gözüküyor. Tüm bu gerekçelerle Mimarlar Odası merkez yönetim kurulu dava açtı. Davada önce yürütmeyi durdurma kararı alındı. Sonra bir takım baskılar geldi bize. Biz emeğin yanındayız ancak uzun çıkarlı işlerde. Oraya yasal olarak bina yapılamayacağını anlattık. Şu anda yasal olma şansı hiç kalmadı. Kıyı kenar çizgisi belirlendi. Atatürk Bulvarı'nın yanından deniz tarafından geçiyor. Zaten oraya bina yapılması mümkün değil.

ÖZTÜRK : Fuar içindeki birçok alan tasfiye ediliyor. Hatta birkaç gün önce bu alandaki kafeleri, işyerlerini sahipleri dükkanda yokken tasfiye etmişler. Tam bahsettiğiniz alanın arkasında kalıyor. Belediye bu alanı yeşil alan yapacak. Bahane olarak da kıyı kenar çizgisinin dışında kalmasını gösteriyorlar. O zaman pazarın da yıkılması gerekmiyor mu ?

“DEVLET NEREDE?” SORUSU

ÖZÇELİK : Maalesef bu alanda yasalar ihlal ediliyor. Bu uygulama Maliye Bakanlığı ve Defterdarlığı bağlamaktadır. Buradaki uygulamalar önce Defterdarlığın daha sonra belediyenin tasarrufu altında uygulamalar yapılıyor. Zaten devletin tasarrufu altındaki yerlere böyle bir bina yapılırken insanın aklına, "Devlet nerede?" sorusu geliyor.

ÖZTÜRK : Peki gelinen süreç içerisinde hiç kendinizi duvara karşı konuşuyormuş gibi hissettiniz mi ? Çünkü iddialarınızı belgelerle sunuyorsunuz ama bununla ilgili bir adım atılmıyor….

ÖZÇELİK : Bununla ilgili tüm yetkililer bir araya gelerek konuşup yasal çerçevede yerlerin yapılmasını istiyoruz. Samsun'da yasal olmayan işlemlerin yapılmasını istemiyoruz. Burada insanların ödediği bir para harcandı. Yapılan yerler sürekli yıkılıyor. Bunlara bir önlem alınması gerekiyor ancak bizde böyle bir uygulama yok.

İNSANLAR DÜKKANLARA
GİRMEK İSTEMİYOR

Bizim toplumumuzun sosyolojik olarak bir pazar geleneği var. Açık alanda insanlar işlerini halletmek istiyor. Dükkanlara girmek istemiyor. Biz bunu kimseye anlatamadık. Gerçekler ve bilim bunu söylüyor. Büyük Otel'in civarında yüksek bir bina yapılması istendi. Biz buna da dava açtık ve mahkeme bizi haklı buldu. Bu haklılıktan sonra bu binanın yapımı durduruldu. Şimdi en son kıyı kenar çizgisi belirlenirken şimdiki Adnan Kahveci Parkı'nda raylı sistemin rampasının başladığı yerden Atatürk Bulvarı kıyı kenar çizgisini değiştirdiler. Dolgu alanları kıyı kenar çizgisinin dışarısına çıkarıldı. Oluşan arada da yaklaşık 250 dönümlük yer kıyı kenar çizgisinin dışına çıkarıldığı için yapılaşmaya açıldı. Eski balık halinin bulunduğu alana yeni bir bina yapma şartları oluşturuldu. Biz buna da karşı çıktık. Büyük Otel'in yapılmasını engellerken diğer tarafa razı olmak anlamsızdı. Biz bu olaya da dava açtık ve süreç devam ediyor.

ÖZTÜRK : Şimdi de raylı sisteme gelmek istiyorum, Samsun"da bu sistem ihtiyaç mı ?

RAYLI SİSTEM SELE NEDEN OLUR

ÖZÇELİK : Raylı sistem bir milyon nüfusun altındaki yerlerde ihtiyaç değildir. Samsun halkının parası harcanarak ihtiyaç olmayan bir işin yapılması oldukça yanlıştır. Biliyorsunuz Samsun'un eğilimi denizden yukarıya doğru yükselmektedir. Atakum'da zaten zaman zaman sel olaylarını yaşıyoruz. Bu raylı sistemde suların önüne bir barikat oluşturuyor. Raylı sistemle birlikte suların aşağıya geçmesi engellendi. Raylı sistemle birlikte bir su sorunu yaşanacağını düşünüyoruz.  Raylı sistemle birlikte belirli yerleri tel örgülerle ayırdılar. Buna çok gerek yoktu. Zannediyorum dairelerin fiyatları da değişecek. Raylı sistemin altındaki daireler pahalı üstündeki daireler ise daha ucuz olacaktır.

ÖZTÜRK : Raylı sistemi yapan mevcut firmanın iflasın eşiğinde olduğu söyleniyor. Bu işi alarak ekonomik olarak bir rahatlama sağlandığı ise ayrı bir konu… Bizce, ihtiyaç olmadığı halde raylı sisten kente ne katabilir?

RAYLI SİSTEME İHTİYAÇ YOK !

ÖZÇELİK : Samsun'da bu sisteme gerek yoktu. İstanbul'daki gibi metrobüs olabilirdi. Tercihli yok seçenekleriyle birlikte. Yollarda da çok rahat bir şekilde gidebiliyorlar. Samsun'un nüfusu bir milyonu bulana kadar bu sistem uygulanabilirdi. Samsun'da Kireçtepe civarından insanların raylı sisteme gelmeleri çok mümkün değil. Bu şekilde şehir içi trafiği sıkışacak. Oralarda imkanı olan kendi aracıyla yola çıkacak ve trafik daha kalabalık bir görüntü verecek. Raylı sistemin amacı özel araçların trafiğe çıkmasını engellemektir. Ancak Samsun'da bu mümkün görünmüyor. Aksine bireysel araç kullanmayı teşvik ediyor. Raylı sistemi kullanmak isteyenler ise birkaç araç değiştirecek. Zaman olarak da israf olacak. Eğer raylı sistem Atatürk Bulvarı'nın kenarından geçmemiş olsaydı raylı sistem ve o boş alanda çarşılar, oteller yapılması için bir çalışma söz konusu.

ÖZTÜRK : Bundan yaklaşık 3 hafta önce Samsun-Atakum yolu üzerinde raylı sistem çalışmaları yüzünden bir kilitlenme olmuştu. Bizde bu olaya gazetemizde "Pazar Kabusu" olarak yer vermiştik. Atakum'a gitmek isteyen insanlar yaklaşık 5 saat yolda beklediler. Bu sıkıntıyı çeken insanlar seçimlerde yine bu işin sorumlularına oy veriyorlar. Sizce bunun nedeni nedir ?

ANAYOLDAKİ
BİR ÇALIŞMA 5 SENE SÜRMEZ

ÖZÇELİK : Toplumu bilinçlendirmek için biz odalara ve basına büyük iş düşüyor. Bizim çok şehirli bir kültürümüz yok. Biz daha çok tarımla uğraşan bir toplumuz. Böyle bir kültürümüz yok. Size dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan bir örnek vermek istiyorum. Anayollarda bir geçit yaparken bu çalışma 1 hafta, 15 gün sürer. Üç ayı kesinlikle geçmez. Büyük Cami"nin oradaki geçit yapılırken yol 5 sene kapalı kaldı. İnsanlar cenaze namazını kılamadı ve bir tepkide gelmedi. Bunu anlamak mümkün değil. Ancak toplumumuzun yapısı böyle. İnsanlar tepki göstermeyince bu çalışmalar sürüyor. Samsun'da tarihi bir Mecidiye Caddesi var. Orası bugün bohçacı pazarına döndü. Gazi Caddesi ile bağlantısı bir setle kesildi. Biz değerlerimize sahip çıkmıyoruz. Böylece eski değerlerimizi kaybetmiş bulunuyoruz.

ÖZTÜRK : Belediyeler, binaların altının otopark olarak kullanılması için bir para alıyor. Ama buralar denetimsizlikten kaynaklı başka amaçlarla kullanılıyor. Trafik sorununun en büyük nedenlerinden birisi bu olabilir mi ?

BELEDİYELER
OTOPARK PARALARINI HARCIYOR

ÖZÇELİK : Samsun'da belediyeler otopark yapılmayan yerlerden otopark ücreti alıyorlar. Bu otopark ücretleri başka amaçlarla kullanılamaz. Belediyeler aldıkları bu paraları otopark yapmakta kullanabilir. Maalesef bu yasaya uyulmuyor. Böyle bir belediye çalışmasını Samsun'da görmedik. Bu paralar belediyenin kendi harcamalarına gidiyor. Kaldırımlara falan harcanıyor. Sayıştay raporlarını incelersek belediyeler en çok kaldırımlara para harcar. Planlı kentleşme olmadığı için kaldırımlar sökülüp yeniden yapılıyor. Bizde maalesef her seçim dönemi yollar yapılıyor.

ÖZTÜRK : Sizce Samsun'daki bu trafik sorunu nasıl çözülür ?

ÖZÇELİK : Bunun bilimsel verisi Samsun'un komple planlanması 10 bin dönüme normal yerleşimde 300 kişi falan düşüyor. Samsun'un şehir içinde ise bu sayı 800-bin hatta bin 500'ü buluyor. Bu yoğunlukta bunları çözmek hayal olur. Öncelikle Samsun'da kentsel seyrekleştirme yapılması gerekiyor. Bu bilimsel verilerin uygulamaya sokulması gerekiyor. Uygulanması belki çok zor bir durum ama bunu yapmak gerekiyor. Sağlıklı bir şekilde yaşamamız gerekiyor. Bizde bu yoğunlukta yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.

ÖZTÜRK : Çay mahallesi ve 200 evlerde bir yapılanma söz konusu. TOKİ'nin maddi boyutunu bir kenara bırakırsak, sosyolojik açıdan tavrını nasıl buluyorsunuz ?

TOKİ HEYELAN
BÖLGESİNE BİNA YAPIYOR

ÖZÇELİK : Önce mimari açıdan bakmak gerekiyor. Türkiye'de imar planı yapan ve onaylayan 42 tane kuruluş olduğu açıklandı. Böyle bir şey olamaz. TOKİ imar planını kendisi yapıyor ancak bu planlar hiç sağlıklı değil. TOKİ'nin Samsun'da yaptığı konutlara ensel olarak baktığımızda Hastanebaşı"nda 4"e yakın yoğunluk var. Bu yoğunluk yasalara ve bilimsel verilere kesinlikle uymuyor. Hastanebaşı"nın arkasındaki insanlar önceden denizi görebiliyordu. Şimdi bu alandaki insanların denizi görüş açısı da kapandı. Şimdi de Odun Pazarı"nın o tarafta konutlar yaptılar. Oraların önceden heyelan bölgesi olduğunu söylüyorlardı. Orada bir sürü proje değişikliği yapmak zorunda kaldılar.

TOKİ"NİN SAMSUN"A HİÇBİR KATKISI YOK

TOKİ'nin esas sorunu sosyolojiktir. TOKİ'nin kullandığı malzemelerden işçisine kadar her şey şehir dışından geliyor. Bu durumun Samsun'a hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Devletin görevi lüks konut yapmak değildir. İhtiyacı olanlara barınabilecekleri konutlar vermektir. TOKİ'nin yaptığı konutlara bakacak olursak oldukça lüks ve büyüktür. TOKİ'nin kar etme amacı olamaz. Devlet ihtiyacı olanlara konut vermek zorundadır. Bizde mahalle kavramı vardı ve TOKİ ile birlikte bu kültürde kayboldu. İnsanların kültürünü yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ancak kültürlerimiz yavaş yavaş yok ediliyor.

ÖZTÜRK: Sizce Samsun mimarlar açısından nasıl bir kent. İyi ve önü açık diyebilirmiyiz?


ÖZÇELİK: Samsun"un 50"li yılları mimarlık açısından örnek olarak gösteriliyordu. Samsun"un ızgara sistemi ve bahçeli evleri mimarlık fakültelerinde ders olarak okutuluyordu. Ama şimdi mimarlık fakültesi hocaları, Samsun"u iyi değil, kötü örnek olarak gösteriyor. Zaten Samsun"a geldiklerinde, Çarşamba"dan girişte karalarını veriyorlar…


ÖZTÜRK : Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı ?

ÖZÇELİK : Biz kendi üyelerimizin yanı sıra toplumunda çıkarlarını dile getirmek zorundayız. Mimarlar Odası'nın geçmişinde şunu gördüm. Konuları ne kadar değişik kişilerle tartışırsanız o kadar fazla bilgiye sahip oluyorsunuz. Gelecek dönemde de herkesin sesini çıkarıp eleştiriler yapması gerekiyor. Bizlerin de bu eleştirilere açık bir şekilde toplum adına çeşitli girişimlerde bulunmamız gerekiyor.


ÖZTÜRK : Sizce Samsun'daki bu trafik sorunu nasıl çözülür ?

ÖZÇELİK : Bunun bilimsel verisi Samsun'un komple planlanması 10 bin dönüme normal yerleşimde 300 kişi falan düşüyor. Samsun'un şehir içinde ise bu sayı 800-1000 hatta 1500'ü buluyor. Bu yoğunlukta bunları çözmek hayal olur. Öncelikle Samsun'da kentsel seyrekleştirme yapılması gerekiyor. Bu bilimsel verilerin uygulamaya sokulması gerekiyor. Uygulanması belki çok zor bir durum ama bunu yapmak gerekiyor. Sağlıklı bir şekilde yaşamamız gerekiyor. Bizde bu yoğunlukta yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.

ÖZTÜRK : Çay mahallesi ve 200 evlerde bir yapılanma söz konusu. TOKİ'nin maddi boyutunu bir kenara bırakırsak tavrını nasıl buluyorsunuz ?

ÖZÇELİK : Önce mimarı açıdan bakmak gerekiyor. Türkiye'de imar planı yapan ve onaylayan 42 tane kuruluş olduğu açıklandı. Böyle bir şey olamaz. TOKİ İmar planını kendisi yapıyor ancak bu planlar hiç sağlıklı değil. TOKİ'nin Samsun'da yaptığı konutlara ensel olarak baktığımızda Hastane başında dörde yakın yoğunluk var. Bu yoğunluk yasalara ve bilimsel verilere kesinlikle uymuyor. Hastane başının arkasındaki insanlar önceden denizi görebiliyordu. Şimdi bu alandaki insanların denizi görüş açısıda kapandı. Şimdi de odun pazarının o tarafta konutlar yaptılar. Oraların önceden heyelan bölgesi olduğunu söylüyorlardı. Orada bir sürü proje değişikliği yapmak zorunda kaldılar. TOKİ'nin esas sorunu sosyolojiktir. TOKİ'nin kullandığı malzemelerden işçisine kadar her şey şehir dışından geliyor. Bu durumun Samsun'a hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Devletin görevi lüks konut yapmak değildir. İhtiyacı olanlara barınabilecekleri konutlar vermektir. TOKİ'nin yaptığı konutlara bakacak olursak oldukça lüks ve büyüktür. TOKİ'nin kar etme amacı olamaz. Devlet ihtiyacı olanlara konut vermek zorundadır. Bizde mahalle kavramı vardı ve TOKİ ile birlikte bu kültürde kayboldu. İnsanların kültürünü yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ancak kültürlerimiz yavaş yavaş yok ediliyor.

ÖZTÜRK : Bizim atladığımız veya sizin eklemek istediğiniz bir şey varmı ?

ÖZÇELİK : Biz kendi üyelerimizin yanında toplumunda çıkarlarını dile getirmek zorundayız. Mimarlar Odası'nın geçmişinde şunu gördüm. Konuları ne kadar değişik kişilerle tartışırsanız o kadar fazla bilgiye sahip oluyorsunuz. Gelecek dönemde de herkesin sesini çıkarıp eleştiriler yapması gerekiyor. Bizlerinde bu eleştirilere açık bir şekilde toplum adına çeşitli girişimlerde bulunmamız gerekiyor. Son olarakta böyle bir sohbet hazırladığı için Denge Gazetesi'nde teşekkür ediyorum.

Mimarlar Odası Başkanı Selami Özçelik, yeni kıyı kenar çizgisini, gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk'e kroki üzerinden anlatarak, imara açılması planlanan yerler hakkında detaylı bilgi verdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR