Putlara tapmayın!

Kaç gündür telefonum susmadı…

Denge Gazetesi"ne geçtiğim için kutlayan da var, eleştiren de…

İlkokul mezunu olduğu için eleştirilen İbrahim Tatlıses"in bildik bir sözü var:

“Urfa"da Okusfort vardı da biz mi gitmedik”

Bizimki de o hesap…

Yani, Samsun"da yazacak, adam gibi gazete vardı da biz mi yazmadık!..

Eli ayağı düzgün, sahibinin sesi olmayan, iş takipçiliği yapmayan, patronun ihalelerini kovalamayan kaç gazete, kaç gazeteci var?

Siz bakmayın bu kentte 12 tane günlük gazete çıktığına…

Pek çoğunda okunacak tek satır bulamazsınız…

Çünkü onlar, bir şey yazmamak için gazete çıkarırlar…

Sürekli bir şey söyler gibi yaparlar… Ama dedikleri bir şey yoktur…

Aslında zor olanı da bu tabi…

Ben buna “Karnından konuşmak” diyorum…

Süleyman Demirel"in de tarzıdır.

Derler ki, Demirel, işine gelmediği zaman "Çok konuşur ama hiçbir şey söylemezmiş…"

Aynen bizim Samsun"daki matbuat da öyle…

O kadar çok şey yazıyorlar ki, gören de “Breh, breh! Ne kadar dolu bir gazete” diye düşünür…

Ama içinde işinize yarayan, hayatın gerçeğiyle, dönen dolaplarla, nasıl soyulduğunuzla ilgili bir bilgi kırıntısı dahi bulamazsınız…

Bugüne kadar elle tutulur gözle görülür ne yazdılar Allah aşkına…

Hangi yolsuzluğu, hangi hırsızlığı, hangi usulsüzlüğü bulup ortaya çıkardılar…

Hangi haksızlığın üzerine gittiler…

Ne yani, onlar yazmıyor diye Samsun"da hırsızlık, yolsuzluk olmuyor mu? Oluyor tabi..

Hem de atı nallarıyla, deveyi hamutuyla götürüyorlar…

Ama onlar yazmadığı için siz Samsun"u güllük gülistanlık zannediyorsunuz, öyle mi?

Her ortamda söylenir, “Samsun basını Türkiye"de ilk üç arasındadır” diye… Ama hangi konuda?

Evet! Tesis ve matbuat sayısı bakımından ilk üçe giriyoruz… Yoksa gazetecilik konusunda Samsun sınıfta kalmıştır…

Bu kentte, yurt genelinde adından söz ettiren, literatüre girmiş, ödül almış kaç tane gazeteci var?..

(Denge Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, genç kardeşim Miraç Öztürk"ü ayrı tutuyorum. Ne de olsa Miraç"ta benim de emeğim var)

Öyle bağırsaktan atmakla, patrona ya da "gen-yay-yön"e yalakalık yapmakla olmuyor bu işler…

Samsun basınının özellikle son 20 yılına damgasını vuran nesil, tarihe karşı da vebal altındadır… Üstelik, bu son 20 yıl, Samsun basınının en çok ivme kazandığı, yerel gazetelerin hızla çoğaldığı bir dönemdir… Fakat maalesef, gazetecilik mesleğinin de yerle yeksan edildiği kara bir dönemdir…

İslamiyet"ten önceki döneme nasıl “Cahiliye Dönemi” deniliyorsa, Samsun basın tarihinin cahiliye dönemi de bu son 20 yıldır…

Hatta biraz daha ileriye gidip bu döneme “Zır-Cahiliye Dönemi” de diyebilirsiniz…

Vatandaş uyanıp doğru yolu bulana kadar da bu cehalet sürüp gidecek…

Belli ki, bir süre daha putlara tapmaya devam edeceksiniz!...  

Ta ki, doğru yolu bulana kadar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR