KENDİMİZİ FORMATLAMAK ZORUNDAYIZ

  Yaşamımızın temel nedenlerinden biri olan evlatlarımız aynı zamanda da ülke geleceğinin teminatı oldukları bir gerçek, onların büyütülmesinden, eğitimine, evlendirilip iş güç sahibi olmasına kadar her şeyleri ile ilgilenmek zorundayız. Bu gerçeğin gereği olarak bizden sonraki nesilleri ülkeye, Millete ve Dinimize hizmet edecek bireyler olarak yetiştirmek hepimizin olmazsa olmazıdır. Zaman zaman köşe yazılarımda buna değindiğimi beni okuyan herkes bilir. Özellikle gençlerimizin düğün derneklerindeki giyim kuşamlarıyla ilgili üzüntülerimi bu satırlardan defalarca yazıp çizmemin nedeni insanları kınamak değil, geleceğimize sahip çıkmak için olduğu muhakkaktır. Evlatlarımıza, Torunlarımıza ve sorumluluğumuzda bulunan gençlere sahip çıkmak, onları iyi yetiştirmek hepimizin  görevi olduğuna göre bu konuda birkaç kelam etme gereği duydum. İnsanların karakterine, kişiliğine, manevi yapısına şekil veren en önemli kurum aile kurumudur. Aile yapısı sağlam olan bir çocuk etraf ne kadar bozuk olursa olsun kendini bir şekilde kurtarır. Aile yapısı bozuk olan çocuk ise okuldan ve çevreden ne alırsa alsın kendisini kurtarması  çok zordur.
   Devletin bu konudaki çalışmaları takdire şayandır. Özellikle 4-6 yaş grubu çocuklarla ilgili verilen mücadelenin ne anlama geldiğini gayet iyi anlamaktayım ancak burada yapıcı ve özellikle de eksikleri sahada tespit anlamında bazı uyarılarım olacak. Diyanet İşleri Başkanlığının son zamanlarda büyük bir uğraşla açmış olduğu çok sayıdaki 4-6 yaş grubu kurslarda en önemli sorun çocukları eğiten hocaların yetersizliğidir. Bunu biraz açıklamam gerekirse çocuklara eğitim veren bu hocaların mutlak surette pedagojik eğitim almaları ve merhametli bir yaşıya sahip olmaları gerekmektedir.. İmam Hatip Lisesi mezunlarına kurslar vererek sertifikalar verildikten sonra bu  çocuklara eğitim verdirmek fevkalade yanlış bir uygulamadır.. Örnek vermek gerekirse torunumu bu yıl bir kursa kaydettik, kursa gayet güzel bir kurs ancak zannedersem hocalarından ikisi lise mezunu ve bahsettiğim sertifika alarak hoca olmuşlar. Bir tanesi ise İlahiyat fakültesi mezunu. Çocuk İlahiyat mezunu olan hoca hanımı çok sevdi ama diğer iki hocadan korktu ve kursu bıraktı. Neden o hocaları sevmedi derseniz çocuk her eve geldiğinde annesine “Anne Allah beni seviyor mu, ben cehennemde yanacak mıyım?” sorularını sorması verilen eğitimde sıkıntı olduğunu ortaya koymaktadır. Çocuğu o kurstan alıp başka bir kursa verdik orada sorun yaşamadan eğitimine devam ediyor.
   Her meslek dalı mensubu kendisini sürekli geliştirmek zorundadır. Nasıl ki bir doktor sürekli yeni gelişmeleri takip edip hastalarına daha iyi çare olma derdine düşüyorsa hocalar da sürekli çağın şartlarına göre iletişim araçlarının çocuklarımıza verdiği tahribatı ortadan kaldırmak için kendilerini yetiştirmek zorundadırlar. Çocuklara Allah’ın azabını değil merhametini, affediciliğini öğretmekten eğitime başlamaları gerekmektedir. Yurt dışında olan oğlum yazın tatile geldiğinde kendisine ve gelinime çocukların dini eğitimini nasıl vereceksiniz diye sorduğumda aldığım cevap maalesef yukarıda anlattıklarımla aynı. Oğlum dediki baba oturduğumuz yere yakın iki Camii var, birisinde Diyanetin İmamı var diğerinde de milli görüşün imamı var. İkisi de çocuklara eğitim verecek düzeyde değil çok yetersizler dedi. Diyanetin bir önceki imamı iyiydi ama o gidince yerine gelen imam cemaati camiden soğuttu cumaya bir arkadaşımı götürdüğüm adam hocanın vaazını dinledikten sonra bir daha cumayada gelmedi dedi. Hoca ne anlattı camide dedim sürekli cehennem ayetlerini okudu herkes İslam buysa biz daha Camiye gelmeyiz dedi. 
  Bunu duyunca aldım elime Kuranı Kerimi Cennet ve Cehennemle ilgili ayetleri bir inceleyeyim dedim. Tespit ettiğim kadarı ile 231 tane Cehennemden bahseden ayet var aynı şekilde 231 tane de Cennetten bahseden ayet var ama 730’un üzerinde Allah’ın affedici olduğu, merhametlilerin en merhametlisi olduğu, hatta kullarının günah işleyip tövbe ettiğinde ne kadar çok sevindiğini anlatan ayetler var. Bu hocalar Efendimizin “Beşşiruu vela tüneffiru…..” Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz, kolaylaştırın, zorlaştırmayın Hadis şerifini bilmezler mi acaba? Hepimiz kendimizi formatlamak zorunda olduğumuzu hatırlatarak sözlerime son veriyorum, Allaha emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR