Uzun bir aradan sonra Samsunspor’un maçı için güzel bir Pazar günü idi. Hava sıcaklığı kısa kolla maça gidecek kadar rahattı. Beklediğimden fazla seyircimiz maça güzel de havanın etkisi ve uzun süredir de maç seyretmemenin verdiği özlemle stada gelinmişti. Başakşehir'in de deplasman trübününde üç adet seyircisi ile temsil ediliyordu.

Alman teknik direktör Markus Gisdol’un Samsunspor seyircisi önünde ilk sınavı idi. Milli takım arasını kampta Alman teknik direktörün dokunuşları biraz tesir etmiş gözüküyordu. Teknik direktör Alman olunca herkesin aklına Alman disiplini geliyor.

Evet bunu sahaya çıkan ilk on birde de gördük. Takım disiplinine hitap eden oyuncuları sahaya sürmüştü. Takımı kurarken Fofana ve Dimata ile başlayacağı düşüncesinde olanlardandım. Ancak yanıldım. En iyi oyuncuyu değil takım sistemine en iyi uyum sağlayacağını düşündüğü oyuncularla sahaya çıktı.

Maça baskı ile başladık. Oyuncularda tabi ki bir gerginlik kazanamamaktan dolayı vardı. Soner’in müthiş bir füzesi kaleci ile buluştu. Aslında gol olmayı daha çok hak eden bir vuruştu. 37. Dakikada Başakşehir’den Figueiredo'nun sert şutu kaleci Okan Kocuk'u geçerek direğe çarparak oyun alanına geri döndü. Ve tüm stadyum adeta oh çekti.

İkinci yarı ilk yarıya göre daha iyi bir oyun ortaya koyduk. Özellikle 55. Dakikadan itibaren çok daha iyiydik. Maçın hakemi Murat Erdoğan çok kötü bir maç yönetti. Tüm takdir hakları, pozisyon avantajları rakipten yana kullandı. Maç esnasında da maç sonunda da en çok tepkiyi hakeme gösterdi. Ve bence ince ince hakem hataları bizim aleyhimizeydi.

Teknik direktörümüzün oyuncu değişikliklerinde sıralama ve değişiklikleri çok beğenmedim ve etkili de olamadı. Fofana ikinci yarının ortasında oyuna alınmalıydı. Samsunsporumuz ligde 2 puan ve en kötü averaja sahip olarak ligin dibinde bugün bir kıvılcım görür gibi olsak da, kadro mühendisliği çok iç açıcı olmadığından işimiz daha da zor olsa da eğer CAS’dan ceza gelmeden ara transferde oynayabilecek 3-4 oyuncu ile ligde kalabiliriz.

Sağlıcakla kalın…