Kardeşlik üzerine...

   Canımın daraldığı bir gündü.
Çiftçilerin ve anaların başbakana dargın olduğunu anlatan bir haber yayınlanıyordu televizyonda. Düşündüm...
Ülkemizi anne-baba sıfatıyla koruyacak ve sağlıklı bir şekilde güçlendirecek olan memleket yöneticileri şımarık çocuk
oluveriyorlar bazen. Hani "her şeyi yaparım" deyip neye nasıl başlayacağını bilmeyen hiperaktif çocuk gibiler bazen.

Azim ve kurulacak olan düzen karanlıktayken "hala" halkın kardeşçe yaşaması şartı koşuluyor. Bunu da anlamaya çalışıyorum!
Yani "yap" ve "ol" diye konuşanlar ne kadar oldular da Osmanlı padişahı gibi emredenler haline geliyorlar hayret doğrusu!

Çünkü kardeşlik ne basit ne de zordur! Halkın anlayacağı dilde anlatılmıyor bu kardeşlik... Halkın dilinde
konuşuyoruz diyenler pahalı kelime kullanarak ekranlarda bilgiliyi ve akıllıyı oynama hevesinden vazgeçmiyor.
Bunu bir hakaret olarak sayabiliriz. "Halkın seviyesine indik ve biz daha çok bilgi sahibiyiz aslında" anlamı da var bir yerde.

Yani o sözde kardeşlik senaryolarında bir göz boyama, bir tiyatroculuk var ki şaşırtıyor insanı.
Kendilerine bu oyunla siyasi ve politik taraftlarlar edinmek ve kalelerini, pozisyonlarını sağlama almak asıl amaçları.
Kısacası, sahneden düşmemek! Komşun aç yatmış, suyun kesilmiş umurlarında mı?

"Kardeşlik" diyorlar da yanlış ve palavra anlatıyorlar! Hani yeşilçam filmlerinde vardır.
Adam sazını kaptığı gibi ünlü bir türkücü olabilme hayaliyle büyük şehirin yolunu tutar. Şehirde yıllarca yaşar sonra.
Fakat kılavuzu olmadığından uyum sağlayamaz ve yine de "ben de sizlerden biriyim" der çevresine. Bizdendir ama uyumsuzdur.
Öğrenmemiş, öğretmemişlerdir çünkü!

Anne ve baba öğretir bebeğe sevgiyi. Kardeşi varsa kardeşliği de öğretirler.
Kılavuzu ve modeli olmadan nasıl eğitecek halk kendisini? Gündem her gün yeni bir tecavüz haberiyle, öğretmenin öğrenciye
dayak atmasıyla, zamların artmasıyla ve insanın insana kıymasıyla dolup taşıyor. Eğer kardeşlik bunları görmezden gelip
beni özlerimle birbirine düşürecekse ben yokum bu işte! Tedirginlik ve gözyaşı üzerine mutluluk kurulmaz çünkü!
Kardeşlik hiç olmaz bu böyle giderse!

İlkokulda çocuklara birlik-beraberlik ve kardeşlik yerine "adam asmaca" oynaması öğretiliyor kelime hazinelerinin gelişimi için!
Gelişse de bir çocuk "nasıl" adam asacağını öğrenmiş oluyor. Sistem ve düzen yanlış yani!

Kardeşliğin benim gözümde bir tarifi vardır. Anlatayım...
Çocukların ellerinden düşmeyen misketlerdir kardeşlik.
Çünkü misket bir torbada diğer misketlerle beraber olduğu için gıcır gıcır ses yapar. Yani bu ses bütün misketlerin sesidir.
Yani ses yapmayan ve tek bir misket misket midir? Öyledir ama anlamsızdır! Tek bir misket ses yapmaz çünkü.
Çok olmalı ki renkler içerisinde görülmeli.

Bu durumda memleketimizi torba, insanlarımızı misketler ve çıkan ses de huzuru, yani kardeşliği temsil ediyor.
Onlar hiç ayrılmamalı, hiç savaşmamalı, hiç çarpışmamalı ve hiç küsmemeli!

İşte kardeşlik!

Barış Ve Sevgi Dileklerimle 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR