Bir Kültür Kaç Kültür

 Söze aniden başlamak her zaman doğru olmasada şu cümleyi içimden kovarcasına atmak istiyorum: "Millet kafayı milletle, yani kendileriyle bozmuş".
Kız arkadaşımla buaralar film izleme modundayız. Sinema, tiyatro kadar önemli bir aktivite kültürüdür çünkü. Bizler de bu kültürü öğrenmeye ve algılamaya seve seve açığız.
Başta söylemiş olduğum cümleyle ne alakası var diyecekseniz izah edeyim. Yaşamadığınız bir kültüre bir film sayesinde yaklaşarak öğrenebiliyorsunuz. Son günlerde tesadüf müdür nedir bilemiyorum, ama özellikle ABD yapılı filmlerde ilişkilerin yanlışları doğru ve masum bir istekmiş gibi anlatılıyor.
"Ama bu onların kültürü" diyebiliriz fakat bunun yanlış olduğunu çoğumuz bilir. Bir arkadaşımın kız arkadaşına ileri boyutlarda sarılıp herkezin ortasında cinselliği konuşamam. Bu hem geyik, hem de dedikodu olur. Kimin kimle ne yaptığını, ilişkileri oldukları halde başka insanlarla da beraber olunabileceği anlatılıyor.
Bu tür filmlerde kültürlere saygısızlık var. Tek bir kültür üstünden insanların beynini yıkamaya çalışıyor gibiler. Yani, senin benim kültürüme bakmadan, "ya bu adamın da kültürüne ters gelebilir, şöyle anlatalım" demeden, kendilerini ön plana atmakla meşgul ediyorlar. O konular insanlarımızın aklını çelebilir, genç kardeşlerimizi kandırabilir.
İzlediğimiz her şey doğru olmak zorunda değil anlayacağınız. Dünya eşitlik dünyası ama bulunduğunuz yere göre o eşitlik farkedilmez oluyor. İyi bir şey anlatacağım diye kötü olmamak lazım.

Hani, padişah'ın eline iki suçluyu vermişlerdi kızlarımıza sarkıntılık ediyorlardı diye. Padişah bu iki suçluyu meydanda halkın karşısına çıkarıp şöyle buyurmuş:
- iki elmamız var. her birinize bir tane. Bu elmaları görmüş olduğunuz kovada yıkayın!
İki kova var. Her birine bir tane. Suçlular şaşırarak Padişah'ın gösterdiği yerde durmuşlar ve ellerini kovanın içine uzatmışlar. Ne de olsa hataları için cezalandırılacaklardı. Padişah devam etmiş:
- uzun uzun yıkayın elmaları. Birazdan bakacağım!
Yarım saat sonra Padişah: "tamam, durabilirsiniz" diyerek iki suçluyu yanına çağırmış ve sormuş.
- Sarkıntılık ettiğiniz kızları çok mu seviyorsunuz?
İki suçlu "evet çok seviyoruz" diyerek yanıt vermişler.
Padişah, "Elmalara bir bakın! Temizlendi mi?" diye sormuş.
Şapşal ve korkak bir ifadeyle "evet çok temizlendi" demiş suçlular.

Padişah gülümsemiş ve şunları söylemiş:
Kızlarımıza gönül koymuş olabilirsiniz. Bunu doğru sürdürebilmek için doğru yollara başvurursunuz. Sevgi size daha çok sevmeyi sağlar. Cani olmaya ve sabırsızlığa götürmez. Belli ki sizler işin içinden çıkamadınız. Çünkü size elmaları temizletmek için yıkatmıştım. Ama sizler 1 saniye de olsa suya bakmayıp titiz davranmadınız. Su kirli suydu! Elmaları kirli suyla yıkayıp temizleyemezsiniz. Ama benim size vermiş olduğum elmalar temizdi. Asıl onlar şimdi kirlendi.

İşte orada herkes anlar olayı. İyi olanı anlatmak için kötü olmamak gerekir. Bir kültür bütün kültürleri içeriyor diyemeyiz. Filmlerde bu yanlışı yapıyorlar. Çoğu bırakıp azı düşünmek! Bu bir yere kadar doğrudur. Her zaman doğru olmak zorunda diye bir şey de yok zaten. Ama insanların dürüstlüklerini ve kültürlerini bu şekilde etkilediklerini doğru bulmuyorum.
Sebebi şu: O filmlerde şık sunmazlar, seçemezsiniz size yakın olanları. "Bizim doğrumuz bu ve sen bizi izliyorsan bunları kabullenmiş oluyorsun. Biz egoist ve çok bilmiş bir toplumuz" der gibiler. Onları izledik diye her şeylerini kabul ettik zannediyorlar. Ama o emir ve zorlamaktan başka bir anlama gelmiyor. Padişahlarımız bile ricalarla yaşadılar. Emretmek kime kalmış bu devirde!

Barış ve Sevgi dileklerimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR