ÇEKİN ELİNİZİ ARTIK CEBİMİZDEN!

 Bir ailedeki fertlerin cebindeki paralar birinin cebinden diğerine geçerse, aralarında dolaşırsa, hatta birinde, ikisinde toplanırsa o aile zenginleşebilir mi? O aileye dışarıdan para girmezse ekonomik gücü yükselir mı? Bu basit bir ekonomi kuralıdır. Eğer hükümetler gözünü vatandaşın cebine dikmişse, sıkıştıkça zam yoluna giderse, devletin zenginleşmesinden söz edilebilir mi? Terazinin bir kefesinden alır öbür kefesine koyarsanız bir şey değişmez, sadece denge bozulur. Hazineyi güçlendirmek, bütçeyi dengelemek ve kamu harcamalarına kaynak oluşturmak amacıyla temel tüketim ve ihtiyaç mallarına sürekli zam yapmak kolaycılığı seçmektir ve çözüm değildir. Başta dolaylı vergilerin adil olduğunu kimse söyleyemez. Asgari ücretli de, fabrikatör de aynı kdv yi ödüyor. Araç vergileri adil değil. Değeri diğerinin üç katı olan araç aynı vergiye tabi. Araç fiyatları Avrupa'daki aynı markanın iki katı.Vergiye vergi ekleniyor. Emlak vergisinin yanına bir de kültür varlıklarını koruma vergisi eklendi. Hala devam ediyor. Belediyeler musluktan akan sudan ücret aldıktan sonra, akıp giden atık sudan da ücret alıyor. Ürettiğimiz çöpler çöp arıtma istasyonlarında değerlendirilerek elde edilen ürünler satıldığı ve bundan milyonlarca gelir elde edildiği halde, biz hala çöp vergisi ödüyoruz. Çalışan elektrik saatlerimiz bir emrivaki ile değiştirilerek bize zorla yeni saat satıldı. Sadece takma ücreti olarak 25,25Tl alındı. Elektrik faturalarına sokularak “kaçak/kayıp, dağıtım bedeli, okuma bedeli,TRT payı v.b.”gibi sekiz çeşit ek ücret alındı ve halen de alınmaya devam ediliyor; zamlar ayrı. Akaryakıttan % 70 vergi alınıyor. Dünyada en pahalı akaryakıt bizde. Doğalgaza istendiği zaman zam yapılıyor. (Elektrik ,akaryakıt, doğalgaz şirketleri Enerji Piyasası Denetleme Kurumu-EPDK- nın yetki ve sorumluluğu ile hareket ediyorlar; EPDK' da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlıdır.) Ne kadar çok zam o kadar çok vergi. Hem devlet kazanıyor, hem de bu dev şirketler. Yine hazineye gelir sağlamak ve devletin masraflarına katkıda bulunmak amacıyla, her konut tapusu için deprem sigortasını zorunlu tutmak, aynı amaçla DASK diye bir şey çıkararak su ve elektrik abonesi alacaklara veya devredeceklere de bu deprem sigortasını zorunlu tutmak vatandaşı sıkıştırarak, mecbur tutarak devlete ve sigorta şirketlerine para kazandırmaktan başka bir amaç taşımıyor. Çünkü bu sigorta poliçeleri işinizi hal edebilmeniz için bir yıllık süre ile tanzim edilmiştir. İkinci yıl bu sigorta bitiyor. Yani deprem olması halinde size hiçbir hak vermiyor. Amaç belli ve inandırıcı değil. Vatandaşın sahipsiz bir şekilde ezdirildiği ve sermayeleri gün geçtikçe katlanarak artan bankalar, telefon şirketleri, internet gibi kurumlarla alakalı serüvenlerimizi anlatmama gerek yok. Yılbaşında değerli kağıt ve harçlara yapılacak zamlara da hazır olalım. Denilebilir ki efendim, almadan vermek(!) Allah'a mahsustur. Bu kadar giderleri ne ile karşılayacağız? Yukarıda anlattım; devletler kendi halkından vergi toplayarak zenginleşemezler. O zaman halkı fakirleştirirler. Peki devlet ne yapacak? Dışarıdan para alacak. Borç almayı kastetmiyorum. Üretim, pazarlama, ve ihracat planlamanızı doğru yapar, dışarıya mal satar, lüzumsuz ithalatı, ve kamu harcamalarındaki israfı önlerseniz para kazanırsınız. Ülkeler böyle zenginleşiyor. İhracatla. Birinci amaçları vergi değil. Tüketimden vergi alınmaz, vergi üretimden, kazançtan alınır. Kazanç, yani doğrudan verginin adil bir şekilde toplandığını da asla söyleyemeyiz. Sıyıran sıyırıyor. Önemli olan yükü güçlü olana yüklemektir. Ayrıca devletin gizli ya da aşikar soyulmasına da bir dur deme zamanı gelmiştir. Demokrasi düşmanları nasıl cezalandırıldıysa, hukuk, kamu malını zimmetine geçiren, vurgun vuran, çalanın da da yakasına yapışmalıdır. Bütün kamu idarecilerinin, asker, sivil, siyasetçi, , bakan, vekil, müdür, belediyelerden başlayarak en alt kademesine kadar, göreve geldikten sonraki mal varlıkları araştırılmalıdır. İhale vurgunları, lüks kamu harcamaları, lüks makam araçları, sayısız korumalar, lüks lojmanlar, resmi servisler, yemekhaneler, yüksek harcırah ve yolluklar v.s,v.s ya hepten kaldırılmalı veya en asgariye indirilmelidir. Saltanat kaldırılmalı ve bütün harcamalar da inceleme altına alınmalıdır. Avrupa ülkelerinde bunların çoğu yok. Ama onlar fakir, biz zenginiz(!) Elbette zenginiz. Evelallah biz halk olarak ne yükler taşıdık ,yine taşırız. Ama adalet! adalet! adalet! Saygılar.

Hasan ÖZDUMAN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hasan Özduman Arşivi
SON YAZILAR