Uyanık olmak lazım

Uyku da bir ihtiyaçtır elbet. Allah uyuyup dinlenelim diye geceleri yarattı. Suyun bile uyuduğu anlarda düşmanın uyumadığını düşünmemiz gerekir. Bunun için bizim de uyanık olmamız lazım. Uyku halindeyken bile uyanık olmamız lazım. Uyku her ne kadar ölümün yarısı sayılsa da bizler yine de uyanık olmak için çırpınmalıyız.

   Gürültü patırtıdan bunalanlar için seherin dinginliklerinde, güneşe merhaba demek üzere beklemek tavsiye edilebilir. Yığınların uyuduğu zamanlarda uyanık ve gözü açık olmak ayrı bir anlam ifade eder.

   Dedikodunun ayyuka çıktığı zamanımızda kulağımızı dedikodulara kapatıp (belki erken yatıp) dinlememizde fayda olan seslere açmamız lazımdır. Mesela hırıltısız bir horoz sesiyle kulaklarımızı şenlendirmek hiç de fena olmaz. Kuş gribizede olmaktan kurtulan kemiyetçe az da olsa sesi temiz ve gür çıkabilen horozların şarkılarına eşlik etmek veya onların ezgilerine güfte uydurmak için uyanık olmak lazım. Uyanık olunması gereken zaman dilimlerinde.

   Belki zamanı bereketlendirmek için erken uyanmak lazım. Güneş 5"te doğduğu halde 9"da, 10"da veya 12"de kalkılırsa, hem de şişmiş gözlerle, çatlak bir sesle ve dermansız bir vücutla sabahın güzelliklerinden mahrum oluruz.

   Yapmacıksız hareketleri görmek için, bu saatlerde bizler uyurken, uyanıklar ve çalışanlar olduğunu görebilmek için erken uyanmak lazım.

   Çöplerden gizlice metal parçalar toplayarak geçim temin etmek isteyen insanları yine erken uyananlar görebilir. Motosikletine binip iki yanına iki sepet alarak ve içlerine pasta, simit dolduran seyyar simitçiyi de görebilirsiniz.

   Boş yollarda korkusuzca gezinen, kırıntı toplayan kuşlara, güvercinlere, üveyiklere tanıklık edersiniz uyanık olanlarla birlikte.

   Kahvaltı yapmadan sigarasını acı acı çeken bir adamın hırıltılı öksürükleri dikkatinizden kaçmaz.

   Nerelerdeydin, seni hiç göremiyoruz dediğimiz insanların bir kısmının da bizim yatay halde olduğumuz, belki horladığımız vakitlerde işlerine gittiklerini görürsünüz. Tabii uyanık kalabilirseniz. Ve gözlerinizden perdeleri kaldırabilirseniz çok şeyler daha görebilir gözleriniz.

   Güneş doğudan kızıllığıyla belirdiği zaman, Karadenizin üzerinde bin bir renk oluşturduğu zaman sizi balkonda görmeye başlarlar. Büyü bozulur. Yazıyorsanız bırakırsınız. Okuyorsanız okumazsınız. Bu saatte balkonda ne işin var, der gibi bakarlar adama. Ben işime gidiyorum, aş temin etmeye de sen ne yapıyorsun? Ben senin yerinde olsam yatarım, uyurum. O fırsatı bulunca yatamazsın ki! Yine erken kalkarsın. Güneşi doğdurmazsın üzerine. Alışkanlık haline getirmişsin erken kalkmayı bir kere. Güzel bir alışkanlık. Çocukların yaptığı gibi. Çocuklar erken kalkarlar. Büyükler onlara kızarlar. Onları kendilerine benzetirler önce, sonra da kızarlar onlara. Bir kere de erken kalksan olmaz mı?

   Erken kalkarsanız ağustosun 6"sında, muhtemelen gündüzünde sıcaktan buram buram terleyeceğiniz günün sabahında üşürsünüz bile. Oh be! Dersiniz. Rahatlarsınız, ferahlarsınız. Tabii erken kalkabilirseniz.

   Bereketten bir parça da biz istiyorsak uyanık olmamız lazım. Aş için, iş için, huzur için uyanık olmak lazım. Düşmanlardan halas olmak için uyanık olmak lazım.

   Her sabah bir ceylan uyanır Afrika"da. Kafasında bir tek düşünce vardır: En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek, yoksa aslana yem olur. Her sabah bir aslan uyanır Afrika"da. Kafasında bir tek düşünce vardır: En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek.

   Bu hayatta ya ceylanız ya aslan. Bazen ceylanız bazen aslan. Ceylanın düşüncesinin masumiyeti kadar aslanın düşüncesi de masumdur. Yaşamak için beslenmeye ihtiyaç duyulur. İhtiyacı kadarını alan, gerisine karışmayan hayvan dediğimiz canlıları, insan denen canlılar örnek almalıdır.

   Hızlı bir kovalamacanın olduğu hayatımızda aslanlara yem olmamak için uyanık olmak lazım. Uyanık kalmak lazım…     

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR