Son Ramazan

   Ramazan'ın sonu geldi çattı. Bu Ramazan ile ilgili de pek çok anımız olmuştur. Hicri ayla miladi ayın at başı yan yana seyretmesi kaç yılda bir gelir? 1 Ağustos, 1 Ramazan… 29 Ağustos, 29 Ramazan. 30 Ağustos, Ramazan Bayramı'nın 1. günü. İki bayram bir arada. Kadir Gecesi ile cumanın birleşmesi de ayrıca bir güzellik bu Ramazan için.

   Kimileri için son Ramazan olacak bu. Kimileri için ilk Ramazan oldu. Yıllarca anlatacakları bir Ramazan. 2002 doğumlu bir çocuğun böyle uzun ve sıcak bir günde oruç tutması yıllarca anlatacağı bir olay olmaz mı?

   Bayram öncesinde Ramazan'a dair son sözlerimizi sıralayalım. Bihakkın oruç tutanlardan olmayı ve Reyyan kapısından girebilmeyi Allah nasip eylesin. Allah insanlara taşıyamayacağı hiçbir işi yüklemez. 1 Ağustosta oruca başladığımızda nasıl bitecek bu oruç, dedik. Başarabilecek miyiz? Çok acıkıp susayacak mıyız? Güneş bunaltacak mı altında çalışanları, gezenleri, alış veriş yapanları? Allah, Ramazan'la birlikte asumanına bulutlarını yaydı öncelikle. Ağustosta serin ve rahat bir oruç tuttuk böylece. Bugün çok mesuduz. Çok heyecanlıyız. Görevlerimizi yapmanın heyecanını yaşıyoruz.

   Vücutlarımızın yıllık bakımını başarıyla tamamladık. Ramazan'ı tamamladık. Oruçla açları anladık biraz olsun. Acıma hissimiz tekrar aktif hâle geldi. Az yemeyi öğrendik bu ayda. Az yemek ustalık, çok yemek hastalıktır, unutkanlıktır. Göbekler biraz olsun düzlendi. Peygamberimiz (SAS) göbekli birine, “Bu fazlalık başka yerde olsaydı, daha iyi olurdu.” buyurdu. Kur'an-ı Kerim bu ayda inmeye başladı. Bin aydan hayırlı gece bu ayda saklanmıştır.  

   “Ey gönül; oruçlu iken Allah'a misafirsin! Sana gökyüzü sofrası yakışır!

   Sen, bu mübarek ayda cehennemin kapısını kapadın! Böylece sen, cennetten binlerce kapı açarsın!

   Topraktan, ateşten, sudan, rüzgârdan dikilmiş olan beden hırkasını çıkar, at!

   Can, aşkın kapısına geldi de; “Beni affet; sen, özürlerin canısın!” diye yalvardı!

   “Ey aşk!” diye sızlandı. “Bu ayda özrümüzü kabul et; hata ettik!”

   Aşk da gülerek cana dedi ki: “Senin elini tuttum! Biliyorum ki sen, elsizsin, ayaksızsın!

   Hekimim; ben, sana perhize girmeni emrettim! Çünkü sen, bu korkunun ve ümidin hastasısın!

   Perhize gir de sana bir şerbet yapıp sunayım; onu içince sen, hiç kendine gelmeyesin!”

   Sustum, artık bunu aşk anlatsın! Çünkü onun gözü, canlara can katar!”*

   Ramazan Bayramı'nız mübarek olsun.

*Divan-ı Kebir, 3. Cilt.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR