ÜNİVERSİTE’DE SIKINTI HAD SAFHADA

                                   ÜNİVERSİTE’DE  SIKINTI  HAD  SAFHADA

      Uzun zamandır Üniversite’de olup bitenlerle ilgili şikâyetler geliyor. Şikâyetlerin kaynağında yönetim var. Daha önce bu konuda günah keçisi eski Genel Sekreter Selahattin Bey vardı. Allah’ını seven ona yükleniyordu. Bizde olup bitenleri sabırla bekleyip işin nereye varacağını bekliyorduk. Geçtiğimiz yıl Umre’de veya Hac’da olan Rektör Yardımcısı Mahmut Aydın arkadaşımızın henüz Türkiye’ye dönmesini dahi beklemeksizin, görevden alınması bir hayli üzücü bir durum olmasına rağmen, o arkadaşımızın sabırla olayı geçiştirip problem etmemesi onun kişiliğinden kaynaklanan bir durumdu. Zaten biz onun görevden alınacağını yazmıştık. Ardından çok daha farklı bir uygulama yapılarak Genel Sekreter olan arkadaş, kadro üzerinde kalmak kaydıyla, Rektör Başdanışmanı yapılmış, yerine ise bir başka Danışman arkadaş görevlendirilmişti.

            Bu  olaylar olup giderken, Üniversitede Satınalma’dan Dekanlık’lara kadar bir çok konuda Paralel yapılanmanın iş başında olduğu herkesçe bilindiğinden bize gelen şikâyetler bir hayli üzücüydü. Bu konularla ilgili zaman zaman İdareci arkadaşları arayıp, neler olduğunu sorduğumuzda, her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemeleri bizi tatmin etmese de, elimizden geldiği kadar sabırlı davranmaya çalışıyorduk. Tıp Fakültesi’nde ve özellikle Hastane yönetiminde olup bitenler de işin farklı bir boyutuydu. Gelen iddialar o kadar enteresandı ki anlatamam. Bir yöneticinin oğlunun Atakent Bölgesinde bir firma kurduğunu, bu firmanın Üniversitenin tüm birimlerine mal sattığını, bu konuyu herkesin bilmesine rağmen hiçbir şey yapılmadığını söyleyenlere, sabırlı olmalarını tavsiye ediyorduk.

            Ancak  geçenlerde kendi gözümle bir olaya şahit olunca, söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu anladım. İş yerimin karşısındaki Üniversite biriminde çalışan Güvenlikçilerin sürekli değiştiğini görünce, gittim kendim onlarla görüştüm ve sordum ‘Siz buraya ne zaman girdiniz?’ aldığım cevap ‘Henüz bir ay oldu’ şeklindeydi. ‘Peki sizin gibi kaç kişi var’ dedim, ‘Çok kişi var, sürekli personel alımı yapılıyor’ dediler. Olayı biraz daha irdeleyince, son beş altı yıl içerisinde, Ondokuzmayıs Üniversitesi’ne ‘Bin kişi’ civarında şirket işçisi ve geçici işçi alındığını öğrendim.

             Sorarım size; bu şehirde bu Üniversite’ye alınan personelle ilgili bilgisi olan kaç kişi, kaç siyasetçi veya kaç tane insan var.  Adamın biri gelmiş anlatıyor; eski bir televizyoncunun kızının, gelininin Üniversite’de çalıştığını bunu alanların da neden aldıklarını anlatıyor.

            Öte yandan Üniversite Hastanesi’ne yatıp da enfeksiyon kapanların sayısı had safhada. Geçtiğimiz yıl kasaptan et alırken, adamcağız öyle beddua ediyordu ki anlatamam. Adam diyor ki, ‘Hastaneye yattım, iyileşmeyi bir tarafa bırakın enfeksiyon kaptım, az kalsın ölüyordum.’ Üniversite Hastanesi’nde temizlik namına bir şey yok. Başhekim, ‘Gel seni gezdireyim’ diyor ama, bilmiyor ki ben haftanın belli günlerinde Hastaneye, hasta ziyaretine gidip olup bitenleri bizzat takip ederim. Ben daha önce bu konuyu ele alınca, Hastane aşağıdan yukarıya iyi bir temizlendi. Ama aradan geçen zaman diliminde, durum eskisinden daha beter. Bu olaylar olup biterken Yönetim ne yapar derseniz onlar ‘Hangimiz daha iyi makamlar alacağız. Hangimiz daha iyi ekonomik imkân elde ederiz’in’ derdindeler. Eski Dekan Haydar Şahinoğlu iki dönem Dekanlık yaptı hiçbir icraat yapmadı. Yeniden atanması için YÖK’e yazı yazılmadı diye çok üzülüyor. Beyefendi Fakülteyi uçurdu ya, şimdi neden yeniden atanma yazım yazılmadı diye, bir hayli üzgünmüş!

            Peki  diğer Fakültelerde durum farklı mı derseniz, bir çok Fakültede Yönetim Paralelcilerin elinde. Kimse sesini çıkaramıyor, alınan Asistanlar, Yüksek Lisans ö-Öğrencileri, büyük oranda  onların kontrolünde alınıyor. Bunu Siyasetçisinden vatandaşına varıncaya dek, herkes bilmesine rağmen kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Bir de Kantin meselesi var ki o konu başlı başına bir olay. Onu farklı bir yazıda ele alacağım. Sizin anlayacağınız, şehrimizin göz bebeği eğitim yuvasında, yaşanan gelişmeler hiç de iç açıcı değil! Umarım bir an evvel bu olaylar düzelir de biz de bu konuyu burada kapatırız. Ama yaklaşık altı yıldan fazla bir zamandır aynı düşüncede olan kişilerin yönettiği iddia edilen Üniversite’nin geldiği nokta, gerek ilim açısından, gerek idari açıdan, gerekse siyasi açıdan istenilenin çok uzağında olduğu açıkça ortada.  Rektör Bey’in istifa etmemesi size ne düşündürüyor, sanırım benim düşündüklerimi düşündürüyor, gerisi sonraki yazılarımızda olacak. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
29 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR