Tanrı mı Allah mı?

Pazar günü "Tanrı kavramı" kullanımı ile ilgili yazacağımı söyleyerek bitirmiştim geçen yazımı. Verdiğim sözü tutmak adına, günlük hayatımda da bana sıkça yöneltilen bir eleştiri olduğu için, şu Tanrı kavramı kullanımına değinmek istiyorum...
 
Ancak itiraf etmek gerekir ki, bu konunun ilmi makalesini yazmak çok kolay olsa da günlük bir gazetede Pazar günü, kısacık bir alanda açıklamak çok zor. Konu uzun ve detaylı, yer kısa, zaman tatile denk geliyor...

Yine de şansımı deneyeceğim müsadenizle...

İnsanlık varoldu geleli evreni ve özel olarak kendisini Yaradan üstün bir güce inanmıştır. Bu üstün güç toplumlara ve kültürlerine, medeniyet ve birikimlerine göre sıfat, tanım ve özellik değiştirmiş veya kazanmıştır. Üstün gücün ismi ise ona inanan toplumun diline göre belirlenmiştir. Her toplum -belki de her insan- kendi dilinde bir isim vermiştir 'O'na...

Bilinen ve inanılan odur ki, Yaradan'ın "tek" olduğununu peygamberler aracılığı ile dillendiren Sami ırkın ilk dini Yahudilik'tir. Kullandıkları dil olan İbranice de ise "Elohim" "elow"dan gelir ve 'yüksekte olan' demektir. Elohim'in tekili "eloh=ilah"tır. Aramca'ya ise Aloh olarak geçmiştir ve Aloh "el-ilah/al-ilah"tır.

Buradaki el/al, "eliflam takısı" denilen bir ön takıdır. Tıpkı İngilizce'deki "the" ön takısı gibi. Yani bu ön takı genel ismi özelleştirir. İlah olarak genel olan bir kelime, Arap dili yapısı içerisinde kendi kurallarına uygun biçimde "el/al" takısı alır ve belirli-özel hale gelir.

Yani; "Elohim>Elow>A/Eloh>İlah>el/al-ilah= Allah"...

Tanrı ise tamamen öz Türkçe bir kelimedir. İnanılan kutsal, üstün yüce güce verilen isimdir. Dilbilimciler "gökyüzü" ve "şafak" anlamına gelen "Tan"dan türediğini belirtirler. Orhun Abidelerinde "Tengri" olarak geçen kelime değişik Türk şive ve lehçelerinde Tangora, Tanara, Teneri, Tingir, Çalap(ki Yunus Emre bunu kullanmıştır), Teri, Tengriken şeklinde kullanılmıştır.

Bugün çoğunluğu İngilizce konuşan Hıristiyan dünyasında ise, siz herhangi birine "Tanrı" derseniz, yüzünüze mel mel bakacaktır, çünkü onlar "Tanrı" değil "God(Gad okunur)" kelimesini kullanır.

Onlarca yıldır süregelen bu "Tanrı mı Allah mı?" tartışması ve insanların haksız yere ithamlara maruz kalma meselesi ise aslında basit bir çeviri sorunudur: Cumhuriyet dönemi Kur'an mütercimi Basri Çantay "La ilahe illallah" lafzını "Allah'tan başka Tanrı yoktur" diye tercüme etmiştir. Eğer "Allah'tan başka inanılacak üstün güç/ilah yoktur" demiş olsaydı bu Tanrı-Allah tartışması da olmazdı.

Tanrı ve Allah kavramlarını kullanmak bir din değil, bir dil meselesidir!..

Müslüman olan ama Türk olduğunun da bilincinde olan ve Türkçe konuşan bir halkın "Tanrı" demesi, Sami ırkın Arap olan ve Arapça konuşan halkının "Allah" demesinden farklı değildir. Bizim dilimizde özel genel ayrımı yapan bir ön ek olmadığı için Türkler geneli özelden ayırmak için Tanrı'ya özel isim vermişlerdir ki o da "Ulu gen" yani bugünkü kullanımla "Ülgen"dir.
 
Zaten sorunumuz da, hangi kelime ile iletişim kuruduğumuz değil, iletişim kurup kuramadığımız ne kadar farklı isimle zikrediyor olursak olalım, aynı şeye inanıp inanmamamız ile ilgilidir. Eğer Yüce Yaradan tek bir isim ile zikredilmek isteseydi 99 ismi tesbihlerimize parmak izlerimizle yazıyor olmazdık değil mi?

"Demek almayacak 'Tanrı' selamını bile" diyerek mısra dizen İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un sitem ettiklerinden olmamak adına;

"Tanrı'nın selamı (yani barışı, esenliği, sevgisi, islamı, huzuru, kardeşliği, teslimiyeti) sizin de üzerinize olsun

Allah selamet versin"...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Neval Sultan Arşivi
SON YAZILAR