Bayan müftü yardımcısı aranıyor!

Bu yazıyı yazmayı aklıma getirdiğimde, ilk defa kara kara düşündüm desem yeridir. Başımı ellerimin arasına aldım "şimdi ben nasıl yazsam" diye kendi kendime sordum.

Yazacağım konu tam da benim alanım. Ama şimdiye kadar bu konuya bir kaç kez değinen yazılar yazdığım oldu. Ve aldığım iletiler beni hemencik itham ediverdiler. Bunları da sizlerle paylaştım. Takip edenler biliyordur.
Feminist dediler, hıristiyan dediler, asparagasçı dediler... Dediler de dediler... Hal böyle iken şimdi ben düşünmeyeyim de kim düşünsün.

Kalemim kaşınıyor, yazmak istiyorum. Söyleyecek şeylerim var, daha bitmeyen sözlerim var... Ama ithamlar ağır... Anlamayanlar çok!..

Ne yapsam ne etsem Allah'ım!..

Şöyle suya sabuna dokunmadan üfleyip geçsem mi? Ama olmaz ki!.. "Diyanet'in bayan müftü yardımcısı aradığı" haberi öyle üfleyip geçilemez ki...
"Aferin be Diyanet'e... Kedi olalı bir fare tuttu" şeklinde söz dizimi olan ilk tepki ifadesini yazmadan nasıl başlanır yazıya değil mi ama!..

"İslam dininin kadını erkekle eşit şartlarda müslüman görmesinin aksine İslam kültürü kadını yüzyıllardır ikinci planda hatta plansız ilan etmiştir. Onu hayata ancak evin içinde dahil etmiştir. Sosyal yaşamdan, İslam adı kullanılarak dışlanan kadın, psikolojik olarak sorunlu olmuştur ve yetiştirdiği nesil de sabit fikirli insanlar üretmeye meyilli bir yapı sergilemiştir. 

Yıllar içinde, yokluğunu farkeden müslüman kadınlar, yitikliklerinin acısını çıkarmak istercesine varlıklarını ortaya koymak için eyleme geçmeye başlamışlardır. Bu eylemler, çıkış noktalarında 'uç', 'feminist' gibi tanımlamalarla ataerkil düzen tarafından bastırılmaya çalışılsa da kadınların ortaya koyduğu direnç karşısında yavaş yavaş çözülme sürecine girmiştir.

Bir çok resmi yetkisi elinden alınmış şeyhülislamlık gibi görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı ise İslam dininin değil belki ama diğer kültür ve fikirlerle karışmış İslam Kültürünün sözcülüğünü yapagelmektedir. Ne var ki çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin bilgili ve aydın kadın beyni karşısında yeniden Asr-ı Saadet anlayışına dönme çalışmaları bugünlerde Diyanet'in içinde bir akım olmaktadır.

Bu akımın bir yansıması ise 1400 yıldır yapılması gereken ama yapılmayan bir eylemi uygulamaya geçirmektir: Üst düzey bayan din görevlisi...

Süreç elbette tedrici olarak işlemek zorundadır. Çünkü kültürü ve alışkanlıkları değiştirmek zaman ister. Bu yüzden Bayan Kur'an Kursu hocası, kadınlara fetva veren imam karısı, bayan din dersi öğretmeni, bayan vaize, bayan ilahiyatçı, bayan ilahiyatçı profesör vs.'den sonra sıra bayan müftü yardımcısına gelmiştir."

demeden nasıl yazı yazılabilir bu konuda...

Bu yüzden kara kara düşündüm işte bu yazıyı yazmadan önce... Bu arada, Diyanet ilanı yayınladığı gün, telefonlarıma ve msn iletilerime "Neval hemen yap başvurunu... Seni Samsun'un müftü yardımcısı olarak görmek istiyoruz" diyerek her zaman yanımda olduklarını gösteren, bilgime ve bana güvenen tüm güzel insanlara;

"Çok sağolun, ama ben Diyanet İşleri Başkanı olmak için bekliyorum. Elbet bu çabalarımız bir gün bizleri oralara getirecektir." diyerek destekleri için teşekkür ediyorum.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Neval Sultan Arşivi
SON YAZILAR