Kumsal Cafe!.. Hoop dedik!..

Ben mi yazmışım "Samsun tatil cenneti olsun" diye!.. Ben mi yazmışım "denizse deniz, kumsa kum, güneşse güneş" diye!..

İyi laf etmişim!..

Çok özür diliyorum tüm okuyuculardan. Bu konuyla ilgili sözlerimi geri alıyorum. Gevezelik etmiş sayın lütfen...

Samsun kim, tatil cenneti olmak kim? Cazibe merkezi bile olamadı işte! Deniz var, kum var, güneş var da sahil ve tatil kültürü yok n'aparsınız. Yetmiyor işte çekici bir şehir olmaya...

İşyerinizden izin alıp evde dinlenmek istediğiniz bir sabah, fışır fışır kumla dertleşen köpüklü denizin büyüsüne kapılabilirsiniz benim gibi...

Kendinizi dalgaların kucağına atıp serinleyebilirsiniz. Yorulduğunuz yerde bedeninizin yorgunluğunu güneş alsın diye uzanabilirsiniz kumlara...

Sonra da bir acayiplik(!) yapar, "sahil boyu yürüyeyim" dersiniz. Deyin tabi... Türkiye'nin kullanılabilir en uzun sahil şeritlerinden birine sahip bir kentin sakini olarak bunu söylemek en doğal hakkınız... Elinizde terlikleriniz suyla oynaşa dertleşe gidersiniz bir tatili kıyı boyu...

Sonra da der misiniz "Aa, çok susamışım, şu kıyıdaki kafede bir çay bi su içeyim" diye?..

Aman sakın!..
Sakııın!..
Yapmayın!..

Adı "Kumsal Cafe". Denizin dalgasının en son değdiği yere uzaklığı yaklaşık 50 adım... Yani tapusu kimseye verilemeyen, devletin sahil şeridi üzerini bilmem hangi hakla ya da maddeyle kiralayan özel işletmenin getirip sandalye-masa koymasıyla oluşturulmuş yapay bir bahçe...

Eliniz birazcık dinlenmek için plastik sandalyelere değdiğinde tepenizde beliren bir 'yayla gülü' garson!..
"Mayoyla oturamazsınız, yasak!.." demez mi!

Ne yasağı ya!..
Kim koyuyor bu yasağı?.. Sen kimsin? Milletin malı sahili para kazanacam diye kirala, sonra da orada özerk(!) bir cumhuriyet oluştur ve kendi kafana göre yasak belirle...
"Burası benim mekanım, benim kurallarım işler" diyebilme dayılığını kullanarak, mayoyla gezilebilme özgürlüğü olan kıyı şeridinde -teşbihte hata olmaz- "şehir mafyalığı" yap!..

Bir de yetinme, "Burası aile yeri" diyebilme saygısızlığını göster!.. Aile olan biziz zaten... Mayoyla halka ait kumların üzerindeki plastik sandalyede azıcık dinlenip geldiği yere yüzerek gitmek isteyen ilk defa gördüğün birine ne hakla "aile olmamak, kötü niyetli görünmek, aile terbiyesine uygun davranmamak, genel ahlakı bozmak...vs" yüklemesi yapabilirsin böyle bir savunu cümlesiyle...

"Git işini yap hadi... İki çay bir su getir..."

Herkes haddini bilmeli!..

Halka açık bir plajda, tapusu sana asla ait olamayacak bir bölgeyi hangi yürürlük maddesi ve kiracı hakkı ile çevirmiş olursan ol, yasak koyamazsınız... Eğer oraya işletme açıyorsanız, kumsalın ve sahilin kurallarına siz uymak zorundasınız... Müşterinin mayoyla dükkanına gelmesini istemiyorsan denizin 40 adım ötesine sandalye koyma, git şehirde kahvehane aç...

Denizin hafif melteminde uçabilecek bir plaj havlusunun, oraya koyduğun masaya değebilme ihtimali olan bir uzaklıkta kimse kimseye "Burada mayoyla oturamazsınız, yasak!" diyemez!..

Samsun'da bu 'yayla dağının gülleri', Kumsal Cafe gibi yerlerin işletmecisi, garsonu oldukça da Samsun tatil cenneti olamaz.

"Samsun tatil cenneti olsun"  yazımdaki sözlerimi geri alıyorum.

Deniz var, kum var, güneş var ama bunları sindirebilmiş adamlar yok!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Neval Sultan Arşivi
SON YAZILAR