Sunayı da Deli Gönül Sunayı........

Sunayı da Deli Gönül Sunayı, Ya da Suna Büyük Şehir Olsun, Fuat Abi iyi adamdır!...

Ey okur!
Ben aslında yazılarıma kafadan başlık atan bir muharrir değilim. Çünkü yazıyı ben yazmam. Yazı beni yazar bir tür. Normal şartlar altında; kimyacılar kısaca "nşa" derler bu duruma", önce yazıyı yazar sonra başlığı bir şapka gibi giydiririm yazının başına. Çünkü şapkasız çıkmaz görücüye yazı. Bu sefer tersini yaptım. Niye yaptım, bilinçlimi, evet. Olmadı sanırım. Böyle başlamamalıydım bu yazıya. Düzeltiyorum. Şöyle.
Ah kalbim, ah aymazlığım, deli yanım... Böyle de olmadı sanki. Neyse olsun, bir şekilde başlanmalı bu yazıya. Hadi bismillah.
Şimdi ey okur! Size "her hangi bir ilk yazı"mda söylemiştim siyasetten anlamam ve de tırsarım siyasetçiden demiştim (yazar burada kendini tekrar etmededir ama bunu dert etmeyecek kadar pişkindir ) . Niye mi, çünkü mecburen yüksek mektepte okuduğum Siyaset Felsefesi derslerimde işin terminolojisi ve de etimolojisi soğutmuştu beni "siyaset" işinden. Arapçada "siyaset" kelimesi sase / yesusu kökünden türetilmiş olup öncelikle, hassaten atları olmak üzere hayvanları gütmek, sürmek veya terbi¬ye etmek manasındadır ve Arapçadaki ilk kullanımı at terbiye¬si veya atçılık manasına gelen siyasetu'1-hayl şeklindedir. Bi dur tepinme. Kendime söylüyorum sen rahat ol. Küheylanlar gibi kişneme hemen. Kısrak olup ardından koşturma. Neyse etimoloji bozacak sizi. Çünkü sizi bozan haller beni de bozar bir nevi. Ne diyorduk, (aslında şu ana kadar bir şey söylemediğimi ben de biliyorum) şimdi diyelim bakalım. Varsa gerek. Peki.
Ey okur! Her ne kadar her fırsatta siyasetten anlamam filan desem de röntgenciliğime yani izlenimcilik desek sanırım daha şık durabilir, çok bi güvenirim. Nâmı diğer Empresyonizm oluyor bunun gâvurcası. İş bu akımda sanatçılar, çevresindeki varlıkları değil, bunların kendilerinde bıraktığı izlenimleri aktarır. Bu akımda dış dünya ile ilgili gözlemler, olduğu gibi tüm ayrıntılarıyla anlatılmaz; ancak edinilen izlenimler ölçüsünde aktarılır. Mesela Ak Parti Eski İl Başkanı Fuat Köktaş"ın bendeki izlenimi iyidir. Fuat ağabeyimi sever bi de sayarım. Ayrıca yanımda kimseye laf ettirmem. Bilen bilir. Fuat abim eskilerin deyimiyle cemiyet adamıdır. Buradan kendisine selamlarımı gönderiyorum. Bütün bu etimoloji ve felsefi sanatsal terminoloji okumalarını niye yaptığımı biliyorsunuz. Eski bir felsefe muallimiyim, tabi sizi her bi şekilde determine (mecburi) olarak aydınlatmak entelektüalizmin sefaleti yani görevi gereği işim oluyor. Evet, izlenimlerime göre bir süredir Samsun siyaseti çığırından çıkmış hoş bir tuhaf vaziyet almıştır. Görüyorum ki Büyükşehir"de işler karışmış, çamura sarmış, Yusuf beyin işi sakata durmuştur. Alt kademe belediyelerle arası açılmış, bağlı olduğu partinin il başkanlığıyla sıkıntıya düşmüş, neredeyse tüm iktidar mebus vekilleriyle ters düşmüş olmuştur. Son olarak eski tekelin önündeki mevzu ile ilgili Ankara"nın da hilafına bastırarak meclisten geçiren başkan, genel merkezle de nahoş vaziyete düşecek gibi olmuştur. Zihnimin izleği böyle diyor. Az yanaşın, kurt dumanlı havayı sever derler. Gözüm tutmadı tutmaz bu durumu. Durumdan vazife çıkarmak düşer mi bana bilmem ama ben düşüncemi söyleyeyim; siz itiraz edin.
Ey okur!
Şu Suna kızımıza yeniden dikkat kesilmenin vakti gelmiş geçmektedir. Arşivdeki Suna türkülerini yeniden plağa, teybe, "empeüç" çalara koymanın vakti gelmiştir. Bu büyük yoksul şehrimizin Suna Vidinli"yi hak ettiğini hepimiz biliyoruz. Vakit niye gelmiştir, bu kent bu kültürlü kızı niçin hak etmektedir. Bir sor. Benimkisi bir fantezi gibi görünebilir bunu bir yana bırakıp işin diğer yanıyla ilgilenmek gerektir. En son Zaman gazetesine verdiği röportajını okudum. O gülümseyen resmi gördüm. Gözlerindeki pırıltıyı gördüm. Siyasete olan ilgisini "bundan sonra siyaseti iki kez düşünürüm" derken verdiği ince mesajı aldım. Röportajda verdiği isimlerden Thomas Kuhn"un paradigmasından, inancı bilgiye dönüştüren agnostik yorumlarına kadar bir kez daha hayran kaldım. Başörtüsü ile ilgili yorumlarındaki özgürlükçü tavrı izlemledim. "Türkiye"de eğitimli olmak dezavantaja dönüşebiliyor" diyor onu anlıyorum. Eğitim şart ama. Şimdilerde Başbakana yakın Çalık Grubuyla olan transfer temasları beni ümitlendiriyor. Daha ne diyeyim. Yakında Acem Tekkesi"nde ve de bu büyük şehirde Suna Geceleri düzenlenirse şaşmam. Suna hanıma tekrar merhaba diyorum. Şimdiden evlerde suna türkülerinin yüksek sesle dinlendiğini görür hayırlı işlerinizde başarılar dilerim. Hala anlaşılmadıysa mesele izlenimcilikten vazgeçeceğim sanılmasın. Realizmin dibini bulan; yorumcu, büyük, şişman, traşlı muharrirler yakında bu konuyu elbet yazacaktır. Onlar sana daha iyi anlatacaktır meseleyi. Benden bu kadar. Ey okur! Buna rağmen anlamazsan empresyonist bir tavırla bir bulmaca sorusu sorayım sana. Üç harfli deniz aracı?
Hamiş: Şu siyaseti anlamaya çalışma çabalarım bir kez daha güme gitti ey okur. Çok gülüyorum. Geçen hafta yaptığı bir oylamayı "olmadı bi daha oylayalım" diyen bir meclis kim kime dum duma bir vaziyet almıştır. Aslında kendini oylamıştır. Bu işlerin bana bize ne kadar uzak olduğunu bir kez daha göstermiştir. Evet, "siyaset" kelimesi sase / yesusu kökünden türetilmiş olup öncelikle, hassaten atları olmak üzere hayvanları gütmek, sürmek veya terbi¬ye etmek manasındadır ve Arapçadaki ilk kullanımı at terbiye¬si veya atçılık manasına gelen siyasetu'1-hayl şeklindedir.
Şiirsiz olmaz Enderunlu Vâsıf""tan bir beyit girelim giderayak:
""O gül endâm bir al şâle bürünsün, yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün"" Enderunlu Vâsıf

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR