Mal ve hal beyanımdır yada...

Mal ve hal beyanımdır yada Şefik Avni iyi adamdır...

 

Bundan böyle sadece merhaba.

Efendim zatı alim ben yani kendim "Avropalı" gibi başlayıp Türk gibi iş bitiren, denediği hiçbir işte matematik bilenlere göre haklı olarak; muzaffer ve de tevfik (başarı anlamına gelir ve entelektüel düzeyim görülsün diye yazılmıştır. Bundan böyle bu tür kelime ve de kavramlar yazılarımda çokça yer alacaktır)  sahibi olmayan ben,  ayrıca antikacılıkla da ilgilenmekteyim. Kendimin şu ana kadar alıp sattığı en antika şey kendim olduğumun bilinciyle, bu işle de gönül eylemedeyim. Ben dahi bilirim dünya üç günlüktür. Ötesi vardır. Lakin kefen cepsizdir. Geriye hüzün, geriye sevap, geriye günahtır kalan.  Gönlümden başka hiçbir şeyim olmadığını bizzat ben ve dostlarım bilmededir, siz de bilin. Şimdi bunu buraya niye yazıyorum? Bir tür mal beyanı sayılsın.

Antikacılık işiyle ilgili öğrendiğim ne varsa hepsini Fevzi"ye borçluyumdur. Bilenler bilir. O tam bir "amak_ı hayal"dir. Fevzi her konu da en iyimizdir. Bu konuda bilahare yazarım.

 Efendim; "şu plaklardan kurtulmak istiyorum. Atmaya da kıyamıyorum.  Evliyim çocuklarım var. Gençlik aşkım aklımdan çıkmıyor, eski sevgilim geliyor aklıma bunları gördükçe" deyip getirenler mi istersiniz, "şu eskilerden bizi kurtar hocam, ben aslında seviyorum ancak bizim hanım pek sevmez eski eşyayı"  diyenler mi. "Hocam şu pek değerli tabloyu paraya çevirsek, elimiz daraldı oğlanın kredi kartını ödeyeceğim" diyenler mi , "bıktım şu gümüşleri parlatmaktan hocam al kurtar beni"  diyenleri mi istersiniz, bize antika eşyalarını getirenler. "Eskici!" diye bağırırken son hecedeki "c" yi şeddeli, "i" yi ise "ı" gibi okuma mahareti gösterenler;   "Abe kızanım bak şu antikalara bulalım yolumuzu" diyenler mi.  "Aslında satmak istemiyorum, dede yadigârı ama naçarsın hocam, oğlan içerde sigarası bitmiştir"  diyenlere kadar. Bir de Ceza evi tarafında kümelenmiş hurdacı esnafı vardır ki bunlar pireye deve muamelesi içinde, bir ümit, ellerine geçen her eskinin  çok değerli olduğuna vehmeden telefona sarılıp "hocam elimde çok değerli antikalar var gel bi bak" diyen esnaftır. İşimiz zordur el hâsıl.

Şimdi efendim geçen gün Cezaevi hurdacı esnafının birinin yanındayken hurda yüklü Anadol kamyonetten, tartılmak üzere kantara hurda demirler istif edilirken bir levha ilişti gözüme. "Durun" dedim. Levhayı aldım ne göreyim efendim; üzerinde Şefik Avni Özüdoğru Sokak yazılı tabela. Devamında "1924 1925 yıllarında Samsun Belediye Başkanlığı yaptı" yazılı levhanın. 2 YTL hurda fiyatı vererek bu sokak tabelasını satın aldım ey okur. Bu sokağın sahibi benim bundan böyle. Dolayısıyla yerini bilmesem de bu sokağın raconunu kesmek zannımca tarafıma düşer.Tesadüf bu ya (peki tevafuk diyorum)  Şefik Avni Özüdoğru"nun bir çok özel evrakı(bir kısmını Kent Kültürü dergisinde neşrettim ) bendedir.  Bir bu eksikti dedim kendi kendime. Sonra bu kentin en ilginç adamlarından Aksi Sada Matbaası ve Gazetesi sahibi, Milli Mücadele de etkin görevler almış 1919 da Ankara Hükümeti emrinde Karadeniz Mıntıkası Örfi İdare Kumandanlığı yapmış, bu görevde iken Pontus"çu çetelere karşı kurduğu "milis teşkilatı" ile ismini bir kez daha duyurmuş, Ankara"ya olan bağlılığı sebebiyle İstanbul tarafından gıyaben idama mahkûm ettirilmiş, 22 de Ankara hükümetiyle ters düşmüş, 1924-1925 arası Samsun Belediye Başkanlığı yapmış bu kente başta içme suyu projesi, elektrik temini, itfaiye teşkilatının ıslahı, gibi önemli işler yapmış, 1930 da Serbest Fırkanın Şubesi"ni kurup, parti 13 günlük iken girdiği belediye seçimlerini %90 ekseriyetle kazanmış. Bu sebeple Serbest Fırka"nın kazandığı iki üç şehirden biri olan Samsun o zamanki idarenin dikkatini ve öfkesini üzerine çekmiş, Serbest Fırka kapandıktan kelli 46"da Demokrat Parti" nin Türkiye"de ilk ocak teşkilatını Samsun"da kurmuş ve "Yeter Söz Milletin" demiş, 1949"da partinin Samsun"daki ileri gelenleriyle anlaşmazlığa düşen Avni Bey partisinden istifa etmiştir. Bu tarihte Demokrat Parti Başkanı Celal Bayar"ın Avni Bey"e tekrar partideki faal görevine geri dönmesi hususunda yazdığı bizzat imzalı "reca" mektubu ve başka önemli evrakları dahi bizzat bendedir. 40"lı yıllarda Samsun Lisesi"nde (bugünkü 19 Mayıs Lisesi) Almanca derslerine giren Şefik Avni Bey"in bir cümleyle "istifa ediyorum efendim"  diyerek görevinden ayrılması bana da mülhem (size söylemiştim) olmuş olup muallimlikten istifam tıpkısıyla aynıdır. İyi de bunu niçin yazıyorum; bir tür hal beyanı sayılsın.

 Bu yazıyı nasıl bitirebileceğim ve hayırlı bir mevzuda bağlama konusunda maharet gösterip gösteremeyeceğim hususunda iddiaya girdiğim bir dostumu hayal kırıklığına uğratacak bir bitiş istiyorum.

Ey okur!  Parayı dahi cımbızla tutan bu gönül adamını ki çöpe, hurdaya düşüren hayat, umarım hiçbir belediye başkanını çöpte keramet gören  "amak- ı hayallersiz bırakmaz.(Sanırım oldu. Başardım gibi).

"Bütün bunların üstüne hepsinin üstüne / sevda sözleri söylemeliyim / vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim / sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli/ adın kurtuluştur ama söylememeliyim/ umudum can kuşum canım sevgilim…"  diyen Erdem Bayazıt"ı ellerinden öpüyorum. Siz de öpün.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            Nevzat ONMUŞ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR