Nisan’da Aşka Dikkat Etmek Lazım.....

Nisan"da Aşka Dikkat Etmek Lazım, Akıllı Olun, Aşık Olun..!
Sıddık Akbayır"a

Nisan en zalimi ayların. Kapatma davası kabul edildi, edilsin. Kınalar yakılsın.  İşte "nisan" geldi, "yargısız" sualsiz bir nisan apansız dayandı bir bıçak gibi gırtlağımıza. "Ben bazı baharları hep yarım bıraktım" keşke demeyeydin Sıddık hocam. Baharımı azdırmayaydın. Ülser azdıran mevsimim geldiğini hatırlatmasaydın. Şu el kadar kafa kâğıdına kaç nisan sığdırabilirki insan hocam. Kaç nisan daha kaldırır bu yürek. Bu iflah olmaz tiryakilik. "Aşk ölümün gülen yüzüdür" der şair, gülümsüyorum hocam. Yaşamıyor gibi, yaşamıyor gibi yaşamaktır aşk.

"Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı /Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın /Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum" (1)

Ya aşktan ya trafik kazasından ölmemi uygun gören yırtlaz kalabalık, bana tercih şansı bırakmalıydı evet.  Sevgilim; Yakup"un son dileği gibi görünüp son bir, Azrail"e davetiye gönderebilirdi adı aşk. "Bir kâğıtla bir kalemin hevesine kandım/ Yatılıydım uykusuzdum çocuktum / Mecburdum(2) Çok sevdim. "Üç kadın sevdim üç kez ağrıdı gözüm"(3) dediydim, ben ne çok "ben her bahar ölürüm" dinlediydim Haluk Levent"ten, ne çok "Bahar Gözlüm" Yavuz Bingöl"den.
Üç cemre gibi düşüverdi gönlüme üç aşk. İlki havaya düşer gibi düştü kalbime, ikincisi suya düşer gibi düştü. Sudan çıkmış balık oldu yüreğim. Üçüncüsü toprağa düşer gibi düştü kalbime. Toprak ne çok nemliydi gözlerimde, bir nisan yirmiüçünde çocukça bir masumiyetle doğmuştu oysa, zalimliği biraz bundandı. Olsun yine de iyiki doğdun Dilek. Bu şiiri artık her nisan yapayalnız okuyorum.
"Çiğ düştü göklerden/ Ve bir bahar günü doğdun sen/ Güvercinler geçti menekşelerden// Ve bir bahar günü doğdun sen/ Kendi kendine ayna olan nergislerden/ Leylakların gün doğuşu ürperişinden/ Zambakların kıyı kıyı bakışından geldin sen/ Ve rüzgarlar karları süpürdüğünde /Ve insanı çıldırtan kuş sesleri işitildiğinde/ Birdenbire aydınlandı annenin yüzü/ Ve bir bahar günü doğdun sen/ İlkin horozların gözüne göründün/ Dünyaya haber verdiler ötelerden/ Baban yeni dönmüştü eve ıraklardan/ Birden aydınlandı annenin yüzü/  Ve bir bahar günü doğdun sen/ Marta bakan biliyordu geleceğini/ Nisana bakan görüyordu alaca renklerini/ Kızıl ve yeşil seherini/ Mayısa bakan buldu seni./ Ve bir bahar günü doğdun sen/ Sana Leyla dedim Suna dedim şiirlerde şarkılarda/ Gerçek adın bir fısıltı gibi kaldı ağızlarda dudaklarda/ Çatlar yüreğim bir nar gibi o sırrı anar da/ Avunurum doğumundan gelen muştulu armağanlarla/ Melekler gökten geldi armağanlarla/ Ve bir bahar günü doğdun sen/ Bir bahar günü doğdun sen/Baharın ta kendisi oldun sen/ Şimdi her baharda doğan çocuklarla/ Sen en aşılmaz boya tenlerinde saçlarında/ Sen görünür görünmez ufuklarda/ Karlar erir erir kaçar kaçar da / Gökler yağmur biçiminde güler ağlar ağlar da/ Güneş öğünerek yansır yansır da sularda/ Gelirsin her baharda/ Bir diriliş gibi ölü dünyaya/ Ölüler gölgenden ateş ala ala Ekilip biçilip yankı yapa yapa/ Yaz sıcaklığından arta arta/ Birer birer çıktılar gönlümüzün aynasına tarlasına/ Ki bir bahar günü doğdun sen/ Güller dönüştüler yatak çarşaflarına
Leylaklar yaklaştılar korka korka/ Nergisler benliğimizin ortasından baka/ Gelip fon oldular insanın/ Bir kere daha/ Sende yeniden yaratılışına/ Bir bahar hali yaratışına/ Bir bahar günü doğdun sen/ Baharın ta kendisi oldun sen…" (Sezai Karakoç)
Şimdi bana çok uzaksın. Kalbim hangi mezar tahtasına yakın bunu bildim. Ben ne çok Toprak oldum. Ne çok Orhan Gencebay dinledim geceleri. Ne çok  /Bir bahar akşamı rastladım size / Kederli bir sevinç içindeydiniz /  dedirtecek haller üzereydim yeni tanıştıklarıma. Ne çok Orhan Veli ıslığım: "Beni bu havalar mahvetti". Ne çok Ruşen Hakkı: "Ben bahara sözlüydüm / Sen yağmura nişanlı /. Nihat Behram: "gelme bahar gelme / Seni duyamam / Islığım kırıldı / dal ucunda ıslığım / kırılmasa iyiydi ıslığım hocam. Nazım bu dizeyi yazmasa "Bahar isyancıdır" demese, "nevroz piroz be" ekşi sözlükte "nevruz ateşi hep yansın" anlamına gelmese, aşka isyan, aşka inkâr ve ateş lazım olmasa kendi ateşinden başka güzel olmaz mıydı hocam? Evet, "iyi bir yazıya yol var" fakat bu yazı böyle olmamalıydı hocam. Hatırlar mısın Ömer Çelik Başvekilin danışmanı ne güzel nisan yazıları yazardı bir vakit? Tayip Bey söyler gibi yazardı Ömer. İhsan Deniz, Ali Çolak "nisan" yazıları yazmadan girmezdik bahara. Gelmezdi bahar, cemrelerden biri hep beklerdi onları. Ne güzel baharlar, ne güzel tatlı nisanlar acısı üzereydik bir zamanlar hocam. Onat Kutlar"ın "nisan ayları öldürücüdür" öyküsünü okumasak da olur gibi hocam. Selim İleri, Mustafa Kutlu okumalıyız gibi geliyor bu bahar. Daha bir umut onlarda çünkü nisan. "Neyi yitirmişse en güzel onun türküsünü söylermiş insan "Şaban Abak bunu bana mı söylemişti hocam. "Şimdi eklendiğimiz divanda dibace eksik, ölüm solgun-artık o çürümüş seherde, gülü gülle açıklayamayız şeyhim" (4) dediydin, "acıydı vefanın peşinatı, taksiti kırgınlık, ödedik bitti" (5) dediydin öylemi sahi. Artık; zaman; dengeli, aklı başında, dikkati işinde insan istiyor şeyhim! Dalgınlığı, gönül garipliğini, seziş şaşkınlığını, rahatsızlığı affetmiyor! Edebiyatı-sanatı  kavrayışın sonsuzunda kesişip çaprazlaşan soyut çizgileri dikkate bile almıyor. Hem bunlar ne demek ki? Bu edebi saçmalar (!) olmadan da yaşıyor herkes. Sen açmazlarında çırpın dur, dert mi sanki? Dediydin.
"Meğer denizi buluncaya kadarmış nehrin telaşı -hâsılı bir bardakta iki suymuş kıymet ve kıyam"[6]
Bildim Hocam. "Neyi yitirmişse en güzel onun türküsünü söylermiş insan" [7]
Aldırmıyorum artık evet "her hasrette vardır elbet yarım kalmış bir yaz fırtınası"[8] Sonra, kim bulmuş ki kendinin ormanında kendi izini?
(1)Sezai Karakoç (2)Haydar Ergülen (3)Nevzat Onmuş (4)Cahit Zarifoğlu (5-6)Murathan Mungan (7)Şaban Abak (8)Haydar Ergülen

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR