SORUN KENDİMİZDE

  Yazıma başlamadan önce geçtiğimiz hafta vefat eden Fahrettin Ulusoy’a Allah’tan rahmet, geride kalan ailesine baş sağlığı diliyorum. Rahmetli zaman, zaman arar, yazılarımla ilgili görüşlerini söyler, sen bu şehrin Ertuğrul Özköküsün derdi, hayat bu işte ne kadar yaşarsan yaşa sonu ölüm, yapacak bir şey yok. Konumuza gelecek olursak bugün biraz özeleştiri yapmak istiyorum, nedenine gelince her oturduğum ortamda altılı masayla Cumhurbaşkanı kıyaslanarak sohbetler yapıldığını görünce canım sıkıldı. Neden canın sıkıldı derseniz toplum olarak hiç kimse benim durumum nedir, bu topluma nasıl bir faydam veya zararım var, yetiştirdiğim çocukları nasıl yetiştirdim, millete, memlekete ve Dinimize yararı veya zararı nedir demiyor, varsa da altılı masa, yoksa da Tayyip Erdoğan başka konuşacak bir şey bulamıyor bu toplum. Merhum Erbakan Hoca önce ahlak ve maneviyat dediği zamanlar ve bunu ısrarla tekrarladığında neden bu konunun üzerinde bu kadar durur derdim. Ülkenin bunca sorunu varken, ekonomiden sanayiye, Tarımdan Ticarete halledilmesi gereken onca sorun varken hoca ısrarla önce ahlak ve maneviyat hatta önce insan dediğini duyunca canım sıkılırdı. Ama aradan geçen onca zamandan sonra merhumun ne kadar haklı olduğunu ve ne kadar ileri görüşlü bir Devlet adamı olduğunu bir kez daha anlamış oldum.
  Yaptığımız haberler ve yazdığım köşe yazıları nedeniyle sıkıntı yaşayan insanlar çözüm bulamayınca soluğu yanımızda alırlar, bizde elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışırız. Geçenlerde bir arkadaş arayıp görüşmek istediğini söyledi gel buyur dedim, geldi başladı anlatmaya, kamudan bir ihale aldığını ancak bir siyasetçinin yakınının anında arayıp kârının büyük bir kısmını vermemesi halinde ihalesini iptal ettireceğini söylemiş, bu zavallı da teklifi kabul etmiş, kazancının büyük bir kısmının bu adama gittiğini anlattı. Hatta aynı kişilerin başka bir meslektaşının aldığı işe de ortak olduklarını o adamın geçimini sağlayamadığından gayri yasal işlere başvurduğunu, şimdi yakalandığını bunu haber yapıp yapamayacağımı sordu. Elinde belge var mı? dedim yok dedi, peki haberi neye göre yapacağız dedim sen yaparsın abi dedi. Oysa o dediği şerefsizlerle ilgili onlarca haber yapıp mahkemelik olmuştum, sonuçta Devletin kazançlı çıkması noktasında epeyce yararımız olmuştu ama onlar yine bildikleri yolda devam ettiler, neden ettiler çünkü sistem böyle işliyor da ondan.
   Üzülerek ifade etmek gerekirse A partisi, B partisi, C partisi hiç fark etmiyor kim imkanı eline geçirirse anında malı götürmenin peşine düşüyor, o yüzden de benim partilere bakış açım bu toplumun oluşturduğu partilerin biri birlerinden farkları olmadığı yönündedir, ne zamanki toplum düzelir o zaman partilerin düzeleceğini düşünmekteyim. Belediyelerde dönen dolapların hepsinden haberdarım, geçmişte bunları çarşaf, çarşaf yayınladım, Cumhuriyet savcılıkları davalar açtılar, mahkemeler oldu, ceza alanlar oldu ama sistemde en ufak bir değişiklik olmadı, seçilenlerin yakınları veya göreve getirdikleri arka planda bildiklerinden şaşmıyorlar. Buradaki temel sıkıntı bizatihi bizde yani ailede yetiştirdiğimiz çocuğa helal, haram kavramını öğretmez isek ahlaklı olmanın gereğini anlatıp bizatihi kendimiz yaşamaz isek başkalarına kızmanın veya başkalarını eleştirmenin en ufak bir yararı olmadığı gibi sadece kendimizi kandırmaktan öteye geçemeyiz. Bu neye benzer biliyor musunuz uyuşturucuyla mücadele pankartları asanların veya dernek kuranların pek çoğunun uyuşturucudan tutuklandığını hep beraber görmekteyiz işte bu tutum da aynı buna benzemektedir.
  Toplumun aile yapısı bozuldu, anne baba işte çocuk ya kreşte, okulda veya sokakta kimse kontrol etmeyince sokağın kontrolüne giriyor. Anne babanın tek derdi çalışıp kazanmak ve ekonomik olarak daha üst seviyeye gelmek olunca çocuğun sadece istikbalini düşünüp okuyacağı okulu paralı, parasız okutmanın derdine düşmüş durumda olunca maneviyatsız, milli duygulardan mahrum, aile şefkati, ahlaki yapı bilmeyen bir toplumla karşı karşıya kalmak durumdayız. Düşündünüz mü hiç eskiden üç artı bir evlere rağbet varken şimdi neden iki artı iki hatta bir artı bir evlere rağbet arttı bunun nedeni yukarıda bahsettiğim nedenlerdir. Aile yapımız Avrupa’daki aile yapısına dönmek üzere anne baba işte çocuk kreşte veya okulda evde yemek pişirmek yok dışardan yemek ısmarlayarak yemek yenmekte, evlerdeki aile ruhu, komşuluk, akraba ilişkileri bitme noktasına gelmiş böyle bir toplumun sorumlusu siyasal iktidarlar veya siyasi partiler mi yoksa biz miyiz? Bu konuyu iyi düşünmenizi istirham ediyorum, şunu unutmayın ki toplum biziz, biz ne isek toplum da odur. Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır bugünlük de bu kadar kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR