Samsunspor kongresinin ardından

 Doğrusunu ararsanız spor yazmak benim işim değil, bu yazıyı yazıp yazmama konusunda da hayli düşündüm. Ancak bazı gerçeklerin bilinmesi adına yazmaya karar verdim. Geçtiğimiz cumartesi günü yapılan Samsunspor kongresi üç hafta sonrasına ertelenerek, gelecek üç hafta içerisinde bir çözüm bulma umuduyla, biraz daha ötelenme cihetine gidilmiştir. Peki, 20 gün sonra ne olacak veya ne gibi bir gelişme olması bekleniyor diyecek olur iseniz, kanaatlerim doğrultusunda bu güne kadar olup bitenleri, olması muhtemel gelişmeleri ve yapılması gerekenleri teker teker arz edeyim.

            Geriye dönüp son 10 hatta 15 yılın kulüp yönetiminin, yönetim biçimi ve şeffaflığından tutun da, hesaplardaki netlik, futbolculara sahip çıkma, deplasmanlara yönetimin gösterdiği ilgi, basınla barışık yaşama ve başarı noktasına baktığımızda, en başarılı yönetimin bu yönetim olduğunu söylersek abartmış olmayız. Çünkü hiç unutmuyorum, Adnan Ölmez yönetimi devraldığında, bu kulüp batırılmış, aslında geliri giderini karşılar, bu paralar nerelere gitmiş belli değil, hesap-kitap yok, kulübün ne kadar borcu, ne kadar alacağı var belli değil,  muhasebe kayıtları düzgün değil, hayatımda hiç başarısız olmadım, bu kulüp asla küme düşmeyecek deyip, kendinden önceki yönetimle ilgili verip veriştirip, hem kulübe küme düşürmüş, hem de kendi döneminde kaç lira borç ile alıp, kaç liraya indirdiği veya indiremediği konusunda en ufak bir açıklama yapmadan veya yapamadan kulüp başkanlığını bırakmış olmasına rağmen, bu şehirde hiç ama hiç kimse çıkıp arkadaş, sen ne yapıyorsun? Yaptığın doğru değil, bu şehirle dalga mı geçiyorsun, neden bıraktın bu kulübü, ne kadar borç ödedin demedi. Ardından gelen yönetimlerde iyi ve hoş insanlardı fakat işi bilmediklerinden, aldıkları onca paraları doğru yönetemediler ve her geçen gün kulüp kötüye gitti. Mazhar Başoğlu yönetiminde paraya tenezzül edip, kendi istekleri doğrultusunda harcama yapacak tek bir adam bile yoktu. Aksine cebinden verip, alamayanlar vardı hatta Ali İhsan Yeşilyurt kardeşimiz o kadar düzgün hesap tutmuştur ki, kuruşuna kadar denk gelmiştir. Fakat bu arkadaşlarımız kendi irade ve istekleri ile bu göreve gelmemiş olup, Kral hazretlerinin emanetçisi olduklarını da her fırsatta dile getirmişlerdir.

            Büyükşehir ekibi olarak bizler, iki yıl boyunca Kral hazretlerinin emanetçilerine ne istedilerse verdik. Yeter ki kulüp küme düşmesin veya süper lige çıksın. Ancak profesyonel yöneticiler olmayınca işi yürütemeyip, neredeyse ikinci lige düşme noktasına gelindi. Biz yaptığımız desteği elbette babamızın cebinden yapmadık, piyasadan topladık, belediyede işi olanlara ricada bulunduk, v.s. Hayli hatırı sayılır meblağlar sayemizde bu kulübün kasasına girdi. Ama ne zaman ki A takımı operasyonu yapıldı, birde ne görelim! Amel defterimiz tersine çevrilip, karşımıza getirilmiş. Biz kendimizi nerdeyse iyilik melekleri olarak ilan edecekken, adamlar bizi hırsız ilan etmeye kalkınca, olan oldu ve bu şehirde hiç ama hiç kimse bizlere sahip çıkmayıp, acaba bu paraları bunlar iç mi etti diye düşünmeye başladı. Hâlbuki bizim toplanan paraların tek bir kuruşu ile ilgimiz olmadığını herkes biliyordu, buna rağmen linç edilmek istendik. Çoluğumuz, çocuğumuz perişan oldu, kimse elini vicdanına koyup, etmeyin arkadaşlar, bu insanların başına ne geldi ise bu kulüp yüzünden geldi demedi. Siyasi beklentisi olanlar da bu işin üzerine kendi hırs ve emellerini ekleyince, işin içerisinden çıkılmaz hal aldı. Ne zaman ki, olaylar tüm detayları ve delilleri ile ortaya çıkmaya başladı, biz de hapisten çıktık. Ancak toplumun bir kısmı, hala daha olup bitenin arka planını bilmiyordu, işte bu gazetenin kuruluş amaçlarından biri de topluma o arka planı anlatmaktı.

            Gönül isterdi ki dün Büyükşehir Belediyesi önüne toplanan Samsunspor taraftarları o gün bize sahip çıkıp, aynı tezahüratı yapsalardı. İşte o zaman bu kulübe bu şehrin sahip çıktığına inanırdım. Bizler 95 gün içeride yatarken, bırakın taraftarları kulüp yönetiminden bir Allah kulu bile ziyaretimize gelmedi. Çıkacağımız günden üç gün önce eski kulüp yöneticilerinden bir kısmı ziyaretimize geldi. Hatta 95 gün Cezaevi"nin karşısındaki hastane inşaatının vinç kulesini görmemize rağmen ve o inşaatın sahibi eski kulüp başkanı da her hafta hapishane müdürünü ziyaret etmesine rağmen, bir kez dahi yanımıza gelmemiştir.

            Olan olmuştur, bu günden sonra ne olacak diyecek olur iseniz; şu anda kulübün başında bulunan yönetim, işini adam gibi yapıyor. Ayrıca birde A takımı davasındaki müdahil olma durumunu da ortadan kaldırarak, kendilerine yakışan nezaketi göstermişlerdir. Sıra benim koğuş ağam kayıkçıbaşı ve Kral hazretlerindedir. Daha önce verdikleri desteğin üçte birini bu yönetime versinler, bu insanların harikalar yaratacağına, hatta kulübü süper lige çıkartacaklarına eminim. Ama bizim Kral hazretlerine yaranmanın iki yolu var, birincisi Doğu Karadeniz düşmanı olmak, ikincisi inançsız olmak! Bu ikisinden birine sahip değilseniz, ağzınızla kuş tutsanız heyhat! Olan olmuştur. Bu saatten sonra yapılması gereken, bu kulübe adam gibi sahip çıkmaktır. Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR