Hepinize Selam Var

Hayırdır diyebilirsiniz, senin başka işin yok mu diyebilirsiniz, bu kadar iş güç içinde, birde böyle şeylerle mi uğraşacağız diyebilirsiniz. Ben de ne derseniz deyin, bu selamı almadan, bu sesi duymadan, hayatınıza doğru bir yol çizemeyeceğinizdir. Dün, evvelsi gün, bugün hemen her gün camilerimizde okunan sela seslerini duyuyoruz, ne mana ifade ediyor? bir Müslüman"ın vefat ettiğini haber veriyor. Bazımız içtenlikle Allah rahmet eylesin diyebilirken, bazılarımız duyarsız kalıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor. O yerlerdeki tablolar farklı, farklı, gözyaşları, feryatlar, figanlar, diğerleri ise her kez hayatını yaşama gayretinde. Elbette ki insan için en önemli ikazlardan biri olan, Ölüm olayından ders alanlarımız olduğu gibi, kendi başına böyle bir olay gelmeden, duyarsız olan insanlarımız da var. Kim ne yaparsa yapsın, mecburi istikamet gibi, her canlının gittiği dünya hayatının son durağı oradır. Nasıl ki bizden öncekiler oraya gittiler. Şehir içindeki eski mezarlıktan, Asri mezarlık tan, Kiran mezarlılığından, Siz görmeseniz de, oralardan sizlere el sallıyorlar, selam yolluyorlar.  İlk önce bu selam kimden?  Babanızdan, annenizden, kardeşinizden, eşlerinizden, canınız çocuklarınızdan,  pamuk elli anneanne, babaannenizden,  sizi mal mülk bırakan dedelerinizden,  arkadaşlarınızdan, akrabalarınızdan. Size şimdi gerçek olan, bir tablo çizmek istiyorum.

    Kalbi temiz, temiz olduğu kadar inanç ve ibadetinde hatasız olan bir zat anlatıyor. Bir gece rüyamda şehrimizdeki kabristanları gördüm. Kabirler yarılmış, içinde bulunan ölüler kabirlerinden çıkmış ve bir kenarında oturmuşlar, her birinin önünde, ışık saçan bir tabak, içinde çeşitli nimetler var. Bu halde olanlar mutlu ve sevinçli. Amma birçoğunda bu tabak yok. Bu ölüler ise,  kederli ve hüzünlü. Ağlıyorlar, yüzlerini elleriyle şamarlıyorlar, tırnaklıyorlar, Vah bize, eyvahlar bize, diye feryat ediyorlar. Nasıl bir nesil bıraktık, bizi unutmuşlar, bizi terk etmişler diye saçlarını, başlarını yoluyorlar. Bu kadar mal bıraktım. Ne kadar emek verdim, bumuydu bana reva görülen diye bağırıp çağırıyorlar. CUMA GECESİ hediyesini alanlara özlem ile bakarak gözyaşlarını akıtıyorlar.

   Bu hengâme arasında komşularımdan bir adamı gördüm. Ne var ki onunda önünde tabak yoktu,  ona sordum. Senin durumun ne ki dedim. O da, önünde tabak olanların dünyada onlar için dua eden, sadaka veren, çocukları ve yakınları var. Bu nurdan tabak ve içindeki Cennet nimetleri onların gönderdikleri sevaplardan meydana gelmektedir. Benim ise yaramaz, haylaz, namaz niyaz bilmez oğlum var. Benim için en ufak bir hayır yapmaz,  dua etmez, ancak bayramdan bayrama gösteriş olsun diye mezarıma gelir, üstümdeki çiçekleri sulatır, çekip gider. O yüzden bu hüznü ve üzüntüyü bu kabir hayatımda yaşıyorum der.

  Diğer birini görür, o ise mutludur. Önünde nurdan tabağı, içindeki cennet nimetleri ile sevinçlidir. Buna da sordum, senin bu güzelliğin ve sevincin nedir. Benim ;Allah"ı bilen, ona ibadet eden, beş vakit namazında el açarak geçmişlerine dua eden bir oğlum var. Gerçi maddi durumu iyi değildir. Bu hafta içinde aç ve susuz hayvanlara yiyecek verdiği ve suladığı için, sevabını da bana ve geçmişlerine dua ederek bağışladığı için, bana bu Cennet nimetlerinin gelmesine sebep oldu. cocuğuma SELAM ediyor ve Rabbime bu hususta şükrediyorum der.

Bu gün onlar orada, yarın bizlerde orada olacağız. Ne ekersek onu biçeceğimiz gibi, ahretin tarlası olan dünya hayatımızda maddi unsurların yanında, manevi değerlerimize de önem vererek, yaşayımızı yönlendirebilirsek Gülenlerden, neşeli ve sevinçli olanlardan oluruz, aksi halde izdi rap çeken, ağlayıp, sızlayanlardan oluruz  diyen mubarek zatımıza teşekkür ederken, hoşça kalın diyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR