Bu ne zulümdür böyle? -I-

İsrail denince akla hep zulüm gelmiştir. Nereden bir kan kokusu geliyorsa altında bir İsrail parmağı vardır. Bunlar, kısacık boylarıyla nasıl bunları yapabiliyorlar? Hangi cesaretle(!) özellikle Müslümanlara bazen de tüm dünyaya meydan okuyabiliyorlar? Bu vahşetlerini nereden besliyorlar?

   Bunlar, diyorum onlara. Bunlar, sofralarda yemek üzere tavuk öldürmüyorlar. İnsan öldürüyorlar. İnsan! İnsan! İnsan! Akıttıkları Müslüman kanı! Gözü dönmüş, vahşi yaratıklar hunharca, zalimce, şeytanca saldırıyorlar insanlığın üzerine.

   Bunlar bugün ortaya çıkmadı. Hep vardı bu zulüm. Batıl her daim saldırdı Hak"tan yana olanlara. Yüz ekmekten bir ekmeği fazla gördüler Allah"ın masum kullarına. Dünyayı kendileri için yaratılmış sanmaktalar. Bunlara yanlış yolda olduklarını birileri en kısa süre içerisinde kendi dilleriyle anlatmalıdır. Kendi gibi düşünmeyen ve kendilerinden olmayanlara hiç de acımamaktalar. Bunları neye benzeteceğime karar veremiyorum. Teşbihte güçsüz, güçlüye benzetilir. Bunların zulmünden daha büyük zulüm var mı ki ona benzeteyim bunları?

   Firavun diyorum. O bile Musa"yı kendi kucağında besledi. Hayır diyor, teşbihten vazgeçiyorum. Kabil, bir cana ilk kıyan adam aklıma geliyor. Tarihteki ilk katil! Bu, az kalır teşbih için. Tarihe kötülükleriyle geçenleri düşünüyorum. İşin içinden çıkamıyorum. Kovulmuş şeytan aklıma geliyor. Şeytana benzetecek oluyorum. Sonra düşünüyorum. Şeytan, bunları görse kaçacak delik arar diyorum. Şeytan, bunların yanında çok hafif kalır. Şeytan kırk kere yıkandıysa bunlar pisliğin en pisliğine ruhlarını ve bedenlerini kırk kere batırmış, bulamışlardır. Bunlar şeytanın pisliği bile olamazlar!

   Hayvanlar âlemine bakıyorum. Orada bunlara bir eş, bir benzer aramaya çalışıyorum. Boşuna uğraş verdiğimi hemen anlıyorum. Avına güçlü pençeleriyle saldıran aslan geliyor aklıma. Doyacağı kadar avlıyor hayvan. Kalıntılarıyla pek çok canlıya sofra hazırlıyor. Sırtlan diyorum. Sabırla büyük avcıların kalıntılarını bekliyor. Genlerine uygun davranıyor. Ekseninden bir an olsun sapma göstermiyor. Yılan, çıyan, akrep gibi zehirli ve sokucu hayvanlardan da vahşi mi bunlar? Bunlar da ne ki? Zarar görmediklerinde hiçbir canlıyı incitmez bizim hayvanlar. Ya bugünkü hayvanlar! Hayvan diyemem onlara. Baştan beri anlatmaya çalışıyorum. Ne diyeceğime karar veremedim bunlara. Bunları anlatacak bir kelimeyi bugün bulamadım.

   Zulümleri o kadar büyük ki, o kadar karanlık ki insan ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırıyor. Bu zulmü durduracak bir Molla Kasım arıyor. Kim durduracak bu zulmü? Ne zaman bitecek bu zulüm? Kundaktaki bebekleri bunlar öldürmedi mi? Savunmasız sivilleri dünyanın gözüne baka bunlar katletmedi mi? Evleri, yerleri, yurtları, mabetleri… bu zalimler yerle bir etmedi mi?

   Bunlar bu kadar zulümleri yıllardır devam ettirirken bunlara durun! dendi mi? Yanlış yapıyorsunuz, dendi mi? Kulakları çekildi mi? Uyarıldılar mı? Yaptıkları hep yanlarında kaldı. Onlar da her geçen gün yaptıklarına yenilerini eklediler.

   Bugün ezdikleri, gönüllerinde unutamayacakları yaralar açtıkları, aç susuz, vatansız, ekmeksiz bıraktıkları insanlara yardım yapılmasını engelliyorlar. Yardım gemilerine hunharca saldırabiliyorlar. Bu cesareti(!) buldukları yerlerden birisi de bugüne kadar yaptıklarına dur! denmemesidir. Öldürdüklerini öldürdüler. Kalan yaralı insanlara da hayat hakkı tanımıyorlar. Hiç kimse kalmayacak onlardan, diyorlar. Hiçbir iz kalmayacak. Böyle bir zulüm bugün dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Dünya susuyor. Peki niye? Neden, niçin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR