Büşra Yıldız

Büşra Yıldız

Biorezonans nedir?

Biorezonans, kuantum fiziğine dayanan, elektromanyetik dalgalar (hertz) aracılığıyla bilgi iletebilen ve hücresel dengeyi yeniden sağlamak, doku yenilenme kapasitesini uyarmak ve ayrıca kendi kendini iyileştirmeyi artırmak için aşırı yükleri tedavi edebilen yenilikçi bir biyomedikal makinedir.
Bu makinenin vücudun enerji akışını yeniden düzenlemedeki işlevselliği çeşitli düzeylerde kanıtlanmıştır. Aslında manyetik biorezonans, 2000'den fazla programı sayesinde her türlü patolojide tatmin edici şekilde çalışır ancak aynı zamanda önleme çalışmaları açısından da faydalıdır.
Biorezonans, sağlıksız hücrelerin veya organların DNA hasarı nedeniyle değiştirilmiş elektromanyetik dalgalar yaydığı fikrine dayanmaktadır. Biorezonansın savunucuları, bu dalgaların tespit edilmesinin hastalıkları teşhis etmek için kullanılabileceğine, bu dalgaları normal frekanslarına döndürmenin ise hastalıkları tedavi edeceğine inanır.
Makinenin işleyişi basittir. Biorezonans seansları sırasında hastaya iletken elektrotlar uygulanır. Elektrotlar, harmonik salınımları vücut tarafından üretilen uyumsuz salınımlardan ayırt edebilir. Daha sonra aynı elektrotlar bu salınımları cihaza iletir, cihaz da bunları işler ve hastaya doğru biçimde yeniden iletir. Yani cihaz, dengelenecek, orijinal biyolojik rezonansına getirilecek organ veya aparatla rezonansa girerek, herhangi bir enerji bloğunun olduğu yerde hareket edecek şekilde kapalı bir hasta-makine devresi oluşturur.
Bugüne kadar biorezonans üzerine yapılan çalışmalarda herhangi bir yan etki bulunamamıştır. Genellikle ağrısız bir prosedür olarak adlandırılmıştır.
En büyük risk, biorezonans kullanımının insanların diğer kanıta dayalı tedavileri almasını engelleyebilmesidir. Biorezonans işe yaramazsa, bunun sağlık sonuçları üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir.
Biorezonansın büyük olasılıkla hiçbir olumsuz yan etkisi olmamasına rağmen, herhangi bir durum için ilk basamak veya tek tedavi olarak kullanılmamalıdır.
Yaklaşık bir saat süren bir görüşmeden oluşan hastanın tıbbi geçmişi anlatıldıktan sonra sorunlar değerlendirilerek kişiye özel protokoller uygulanır.
Hasta fast food ve tatlı yemeye devam ederse, sigara içiyorsa, elektrosmog'a (akıllı telefonlar ve saatler) aşırı maruz kalıyorsa, stresli bir yaşam sürüyorsa, sağlıksız bir yaşam tarzına sahipse en iyi terapistler ve en iyi tedavi yöntemleri bile başarılı olmayacaktır. İster geleneksel ister tamamlayıcı tıpta olsun, iyileşmeye en önemli katkıyı sağlayanlar hastaların kendileridir. Hasta ne kadar işbirliği yaparsa terapötik başarı o kadar iyi olacak ve istenilen hedefe o kadar hızlı ulaşılacaktır.
Başarılı bir biorezonans tedavisinin ilk kuralı bol su içmektir. Terapi sırasında toksik ve balast maddeler salınır ve karaciğer, safra, böbrekler ve bağırsaklar yoluyla atılabilir. Bu ancak vücudun yeterince su alması durumunda gerçekleşebilir. Mineraller açısından zengin olmayan su, toksik maddeleri en iyi şekilde kendine bağlayıp dışarı atabilir. Limonata ve kahve gibi içeceklerde başka maddeler zaten mevcut olduğundan, toksinlerin bağlanıp atılma şansı daha azdır. Günde 2 ila 3 litre saf canlı su (kaynak suyu veya filtrelenmiş musluk suyu) içilmesi tavsiye edilir. Biorezonans terapisinden hemen sonra en az bir litre su içmeli ve terapi sonrasındaki 6 saat boyunca alkol, kahve veya siyah çay içmemelisiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Büşra Yıldız Arşivi
SON YAZILAR