Ak partinin kurulduğu dönemlerde en kalabalık mitinglerden birini  Samsun’da yaptığını, o mitingin fotoğrafının hala daha Ak parti Genel merkezinde muhafaza edildiğini hepimiz biliyoruz. Aradan geçen yirmi yıllık süreçte son yerel seçimlere kadar her seçimde Ak parti  Samsun’da Türkiye ortalamasının yüzde on üzerinde oy almaktaydı. 2018 de yapılan seçimlerde Ak parti yüzde 52 oranında oy alırken Cumhurbaşkanı yüzde 66 oranında oy aldı. Tabi burada Cumhur ittifakını gözardı etmemek lazım, ama şu da bir gerçek ki halkın  Cumhurbaşkanına karşı bir teveccühü olduğu muhakkak. Ancak son yerel seçimlerde bu değişti Mustafa Demir bu oranı biraz daha geriye çekse de ipi göğüsleyen aday oldu. Aradan geçen dört yıllık süreçte pek çok şey oldu, pandeminin getirdiği olumsuzluklarla birlikte ekonomi ciddi anlamda sıkıntılı bir süreç yaşadı, TÜİK’e göre enflasyon yüzde seksenbeşlerde ama piyasa şartları çok daha farklı rakamlardan oluşmakta. Gıdasından konfeksiyonuna, inşaat malzemesinden kağıdına her şeyin yüzde üçyüz oranında zamlandığı bir gerçek.
    Belkide Cumhuriyet tarihinde ilk kez senenin ortasında asgari ücrete ikinci zam yapıldı, gözler önümüzdeki yıl yapılacak zamda, TÜİK’in verilerine göre ülkemizde ondört milyon Asgari ücretli yaşamakta, bu cidi bir rakam, ancak burada işverenin ödeyeceği maaş ve SSK primi göz önüne alındığında ciddi bir sıkıntının olacağı da ortada. Kanaatimce seçim öncesi Hükümet kesenin ağzını açıp yüzde elli oranında zam yapmaya hazır, ama işverenin durumu ne olacak bunu da göz önüne almak zorunda olduğu bir gerçek. Peki olay Asgari ücretliye yapılacak zamla bitiyor mu? Elbetteki hayır, açlık sınırı olarak açıklanan on bin liranın altında emekli maaşı alan on milyondan fazla emekli var onlar ne olacak. Üç bin beşyüz lira maaşla kira verip geçinmeye çalışan insanların durumu ne olacak, birde şimdi EYT’liler devreye girecek ki bir buçuk iki milyon civarında oldukları söyleniyor, bu durumda en düşük emekli maaşını da Asgari ücretliye ödenecek rakamlara çekmek zorunluluğu olduğu bir gerçek. Tüm bunları hesaba kattığınızda almadan vermenin sadece Allaha mahsus olduğu gerçeği göz önüne alındığında önümüzdeki yılın başından itibaren her şeye asgari yüzde elli zam gelmesi kesin gibi gözükmekte.
   Şu da bir gerçek ki toplum olarak fırsatçı bir toplum olmuşuz, girdi maliyetleri yüksek oranda zamlanan ürünlere yapılan zamları anlayabiliyoruz ama pazardaki marul iki lira seviyesinden on lira seviyesine nasıl çıkar anlamış değilim. Et, süt ürünlerindeki yem, ot, vs girişlerinin yüksek orandaki artışını anlıyorum ama tohumdan başka girdi maliyeti olmayan marula yüzde beşyüz zam yapmanın alemi nedir anlamış değilim. Üç harfli marketlere yapılan denetimleri doğru buluyorum ama geçtiğimiz yıl köylüden onbeş, yirmi lira seviyesinde aldığımız beş kiloluk sütün elli, altmış lira seviyesine çıkması sonucunda sütün kilosunun on lira olduğu bir yerde peynirin seksen lira olması doğaldır. Burada yapılması gereken şey sürekli zam yapıp enflasyonu yükselmek değil, üretimi çoğaltıp paranın kıymetini artırmaktır. Köyde yaşayan insanlara birtakım teşvikler verip köyde kalmalarını sağlamak zorunluluğu olduğu muhakkaktır. Tarım toplumundan Sanayi toplumuna geçseydik eyvallah zenginleştik üretemiyorsak ithal ederiz derdik ama maalesef Sanayi toplumuna geçemediğimiz gibi tüketim ve hizmet toplumu olup çıktık.
   Tüm bu olumsuzluklara rağmen cumartesi günü Ak parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet meydanında yapacağı mitingle ilgili herkesin merak ettiği şey meydan dolacak mı dolmayacak mı sorusudur. Kanaatimce dolar, sorun olmaz, çünkü bu toplumun belli bir kesimi her şeye rağmen Cumhurbaşkanını seviyor, sokaktaki iki kişiden biri Reise oyumu veririm ama Milletvekillerine asla diyor. Daha önceki pek çok yazımda da belirttiğim gibi Cumhurbaşkanlığı konusunda çok sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Altılı masa iyi bir aday çıkartırsa ona bir şey demem ama mevcut liderlerle giderseler Tayyip Erdoğan seçilir. Tayyip Erdoğanın Urfa’da Çiğdem Karaaslana bakalım Samsun Urfayı geçebilecek mi? demesi sokağı iyi bildiğinin delilidir. Bu yüzden de herkes seferber olmuş durumda, eski teşkilat mensuplarından tutun da Ak partide görev almış herkes seferber olmuş durumda. Bunların hepsi bir yana dediğim gibi toplumun Tayyip Erdoğan sevgisi hala devam ediyor, o nedenle mitingde sorun olmaz ama miting sandığa yansır mı? onu daha sonraki yazılarımızda değerlendirmek üzere bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla