Yine bir seçim, yine aday adayları boy göstermeye başladı.
Kimileri tanıdık, kimileri ise seçimden seçimi memleketinin Samsun olduğunu hatırlayanlar..
Kısacası kimileri vatan millet derdinde, kimileri ceket peşinde…
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce, sormuş Hoca: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf’ım demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın? diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…
“Daha sonra? .. “ diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” Demiş.
“Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca..
Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebildiğin makamdayım.
Makam, mevki, ünvan; bunların hepsi cekettir.
Bir gün gelir, ceket asılır, ne makam kalır, ne mevki..
Ceket asılınca geriye kalan hiçtir.
Sonrasında kimileri memleketini terk ediyor, kimileri adam gibi memleketinde yaşamına devam ediyor.
Bu memleketten öyle milletvekilleri geldi geçti ki, kimi unutuldu gitti, kimi ise hala gönüllerde yaşıyor.
80 öncesi senatörlerinde Adalet Partili Şaban Demirdağ benim aklıma gelen ilk isimlerden, Şaban Demirdağ Samsun’a geldiğinde işyeri dergah gibi dolar taşardı, Hayatı boyunca da hep öyle oldu. Bu misyonun devamını sonrasında oğlu Erdem Demirbağ sürdürdü, Erdem Demirbağ yıllardır babasının izinden DYP ve devamında DP de görev aldı.
80 li yılların milletvekilleri içinden dönemi bilenler tarafından hala anılanları var.
CHP den İlyas Kılıç, DYP den Hüseyin Özalp yıllarda geçse, yaptıkları işlerle hafızalardan silinmiyor.
Siyasete ilgili 40 yaş üstünün hatırlayacağı isimlerde var.
Anavatan Partisi’ nde bakanlık yapmış Kemal Akaya, milletvekilliği yapmış Adem Yıldız, Genel Başkan Yardımcılığı yapmış Mehmet Çakar.
Bu isimler Ankara da bir gün olsun Samsun dan gidenleri geri çevirmemiş, ne ihtiyaçları varsa görmüş isimlerdi. Telefonları 7/24 çalan milletvekilleriydi.
DYP nin de, Bakanlık yapmış Bafralı Nafız Kurt’u, milletvekilliği yapmış Çarşambalı Cemal Alişan’ı, Havzalı İrfan Demiralp’i, Mehmet Çebi’si, İlyas Aktaş’ı gibi unutulmayan isimleri vardı.
Yakın zamana baktığımızda CHP li Haluk KOÇ değil Samsun bütün Türkiye ye kapılarını açan bir milletvekilliği ile örnek olmuş bir isimdir. Yine CHP de yıllarca Vezirköprü Belediye Başkanlığı yapmış, milletvekilliği görevinde bulunmuş Suat Binici, CHP de bu isimlerin yanında Samsun da 16. dönem milletvekilliği yapmış, yıllarca Samsun belediye başkanlığını sürdürmüş Muzaffer Önder i unutmak mümkün değildir.
Günümüze geldiğimizde CHP milletvekili Kemal Zeybek dostluğunda sevilen bir isimdir. Neslihan Hancı da muhalefet milletvekili olarak gerek TBMM’ inde gerekse Samsun siyasetinde elinden geleni yapan bir siyasetçi kimliğini almıştır.
Gelelim iktidar partisi AK Parti de kim ne derse desin siyaseti ile Fuat Göktaş’ı tek geçerim. Ekip çalışmasını iyi bilen ekibinin sonuna kadar yanında olan bir siyasetçidir. Ben Fuat Göktaş ‘ı siyasetini, Anavatan Partisi’nde birlikte çalıştığım dönemin milletvekilleri Adem Yıldız ve Mehmet Çakar’a çok benzetiyorum ve takdir ediyorum.
Bugün milletvekili aday adayı olarak yola çıkmış isimler, Samsun un geçmişine iyi bakmalı, nereye aday olduklarını iyi bilmeli, kendilerini bu isimler ile iyi karşılaştırmalıdır.
Sırf adım geçsin, namım yürüsün diye aday adayı olanların olduğunu görüyoruz.
Bunların yanında bir kısmı da milletvekili olmam önemli değil tarafımı göstereyim,yarın aday adayı olduğum parti yürütmede söz sahibi olursa, orada görev alırım hesabı yapıyor.
Birde test edilmiş sınıfta kalmış mevcut milletvekilleri içinde olanlar var.
Bugüne kadar milletin karşısına çıkmamış, bir yaraya merhem olmamışlar.
Onları tekrar listelere koyarlarsa o partilerin işi zor.
Çünkü bu seçimlerde şöyle bir gerçek var.
Milletin canı düne kadar burnundaydı, şimdi burnundan çıktı çıkacak.
Yani herkes haddini bilecek, haddini bilmeyen seçimlerin sonunda yandık diyecek, ama fayda etmeyecek.