ACABA ONLAR MI BİZE SIZDI BİZ Mİ ONLARA SIZDIK?

1984 yılında memuriyeti bırakıp iş hayatına başladığım zaman, henüz yeni kurulmakta olan Sakarya Dersaneleri’ne ve o zamanlar Karasamsun bölgesinde yapılması planlanan Feza Lisesi’ne hiç tereddüt etmeden yardım etmiştim. Bunu yaparken de gayem Allah rızasıydı. Allah diyen insanlardan zarar gelmez diye düşünmekteydim. Bir kaç toplantılarına katıldıktan sonra şimdi televizyonlarda boy gösteren Latif Erdoğan Hoca yanına iki esnafı da alarak iş yerime ziyaretime geldiler. Ben de İnşaat Mühendisi bir arkadaşımla sohbet ediyordum, sefa hoşbeşten sonra ofisin iç tarafına geçip biraz özel sohbet etmek istediklerini söylediklerinde kabul edip, ofisin iç kısmına geçtik. Zatı muhteremlerin üç isteği vardı. Birincisi artık arkadaş grubumu değiştirip onların belirleyeceği kişilerle arkadaşlık edecekmişim, ikincisi siyasetçilerle artık beraber olmayacakmışım, üçüncüsü de zekâtımı onlar yönlendirecekmiş... Nasıl ama yeme de yanında yat değil mi? Arkadaşlarımı onlar seçecek, siyasetçilerle beraber olup ülkede olup bitenlerden haberdar olmayacağız, çalışıp kazandığınız paranın zekâtını onlar yönlendirecek.

Zatı muhteremlerin bu taleplerini aldıktan sonra onlara dedim ki “Bakın arkadaşlar, Yüce Rabbim bana iradei cüziyye verdi, bu ne demektir, kulum kiminle arkadaşlık yapacağına, kiminle yapmayacağına, parasının zekâtını kime vereceğini bu iraden ile belirle. Ne zaman ki Allah onu benden alır ben size o zaman haber veririm, şimdi gidin, bir daha da buraya gelmeyin”. O günden sonra ne o cemaat beni sevdi ne de ben onları sevdim. Hatta gazeteyi ilk kurduğumda onlarla en ufak bir sorunum yoktu, ilk eleştirdiğim onlar olunca Sakarya Dersanesi’nin Müdürü benim reklamcıma demiş ki “ Bu adam bizim nereye bağlı olduğumuzu bilmiyor mu da Hoca Efendi’yi eleştiriyor?” Bizim reklamcı da demiş ki onun öyle bir derdi yok, sen işine bak… Ama ondan sonra o cemaatten tek bir reklam alamadığımız gibi ta A Takımı davasından başlamak sureti ile bizim altımızı oymaya çalışan şerefsiz bazı siyasetçilerin talimatları sonucunda 2012 yılının Kasım ayında bize yapılan operasyon sonucunda kışlığımız, yazlığımız, iş yerimiz, arabalarımız, personelimin evleri aranıp tarumar edilmiştir.

Bu yapı o gün bu gün öyle enteresan çalışmalar yapıp öyle bir noktaya gelmiştir ki aklınız şaşar. Hani diyorlar ya içimize sızmışlar, bana göre bu tespit yanlış, adamlar her yönüyle bizden fersah fersah öndeler. Her kurum ellerinde; onlar bizim içimize sızmamış, tam aksine biz onların içine sızmışız. Ne demek istediğimi biraz detaylı vereyim isterseniz. YÖK, OMÜ den Paralelcilerin listesini istemiş. Rektör de 23 isim vermiş. Peki, bu isimleri OMÜ’ye Adnan Bahadır mı almış, yoksa Rektör mü almış? Aslında bu konuyu çok daha fazla irdelemem lazım ama adam düşmüş olduğu için bizim kitabımızda düşmüşe vurulmaz. Daha önce bizi muhatap kabul etmeyenler şimdi yalvarıyorlar ama biz aman dileyene el kaldıracak kadar şerefsiz değiliz. Keşke zamanında adam gibi dostlarını dinleselerdi de şimdi bu kadar sıkıntıya düşmeselerdi, ama onu yapmak için insana akıl lazım. Akademik unvanı olan herkes akıllı olsaydı ekonomi profu olan Tansu Çiller döneminde ülke ekonomik bakımdan batmazdı. Vali Bey sağlık alanındaki Paralelcileri Kamu Hastaneleri  birliği Genel  sekreteri ile Halk  sağlığı  Müdürü’nden istemiş. İyi güzel de biz aylardır bu iki arkadaşın kurumlarındaki ihalelerin büyük bir kısmını Paralelcilere verdiklerini yazmış olmamıza rağmen adamlardan en ufak bir ses çıkmadı. Halk Sağlığı Müdürü bize yorum yapıp bilgi verenleri Emniyet’e şikâyet edip onların IP numaralarını istiyor ki içeriden bizlere gerçek bilgileri verenleri tespit etsin. Biz hem Dursun Mehel’e hem de Mustafa Kasapoğlu’na sorular sorduk; dedik ki kardeşim başında bulunduğunuz kurumlardan eski Başarı Üniversitesi Rektörü’nün kardeşinin şirketlerine ne kadar iş verdiniz, adamlarda ses soluk yok. Bırakın sesi soluğu adamlar bize bu haberlerin belgelerini yollayan arkadaşların attıkları WatsApp’ların resimlerini bulup adamları gidip tehdit ettiler.  Sizce kim vermiş olabilir bu belgeleri onlara? Bana göre emniyetteki adamları.

Kamu Sağlığı Hastaneleri ile ilgili elimdeki belgeler bitmedi, sadece bekledim, kim ne yapacak diye. Kimse sesini çıkarmadığı gibi işi hemşehriciliğe döküp adamlara sahip çıktılar. Ama merak etmesinler, tüm bu belgeleri direk Sağlık Bakanı’na yollayacağım, bakalım o zaman ne yapacaklar. Adamlar bugün işi ihaleye çıkarıyorlar, yarın ihalenin son günü, ertesi gün de malzemeler hazır olsun diyorlar ki o malzemeleri yapmak için en az bir aya müddet lazım. Bu belgeleri yayınladığım zaman siz de şaşıracaksınız. Şimdi bu adamların hepsi meydanlarda siyasetçilere hoş görünmeye çalışıyorlar. Sorarım size biz mi onların içerisine sızdık, yoksa onlar mı bizlerin içerisine sızdılar siz karar verin. Paralelcilerin isim listelerinin istendiği kişilerin pek çoğu zaten Paralelcilerin emrinde, siz kimsen ne istiyorsunuz beyler? Önce hangi Paralelcileri kimlerin himaye ettiklerini tespit edin de ondan sonra liste istersiniz onlardan.

Bu süreçte işimiz çok zor haberiniz olsun. Kalın sağlıcakla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR