SOKAKTAKİ DEYYUSU EKBER

    Bugün de sizlerle tarihi Amisos kentinde yaşanmış hikâyelere devam edeceğiz, ancak bir hususa değindikten sonra konumuza geçmek istiyorum. Bir önceki yazımızda Canik Gençlik Kolları Başkanı ile ilgili yazdığımız yazı akabinde, olayın mağduru olan Murat Dayı aradı. Yazdıklarımın tamamının, noktasına, virgülüne kadar doğru olduğunu, sadece, Gençlik Kolları Başkanı ile yaptıkları tartışmada polisin araya girmesi nedeniyle kendisine vuramadığını belirtip, polis araya girmeseydi beni adeta perişan edecekti dedi. Karakola gidince Gençlik Kolları Başkanı’nın kardeşinden şikâyetçi olma nedeninin, ilçe yönetimindeki arkadaşların Gençlik Kolları Başkanı’ndan şikâyetçi olmam halinde sıkıntıya düşebileceğini söyleyip rica etmeleri üzerine olduğunu söyleyerek, “O’na adamlık yaptım ama gerekirse karakola gider onu da yaparım” dedi. Murat Dayı olayın müsebbibinin Gençlik Kolları Başkanı olduğunu, kardeşinin de o nedenle kendisini iki kez darp ettiğini söyledi. Bu konuyla ilgili Canik İlçe Başkanı kıymetli dostum Ercan Eler kardeşim de geldi detaylı konuştuk. Olaydan O da çok rahatsız ama sanırım bu haberden sonra gençlerin akılları başlarına gelir de bir daha böyle bir hata işlemezler. Aksi halde şunu unutmasınlar, bu olayın bizatihi takipçisi olacağım. Öyle yalandan yere öteye beriye mesajlar atarak bu işin altından kalkabileceklerini sanmasınlar. Veya birilerini arayıp gazeteye iki yüz kişi geleceğiz palavralarına karnımız tok, biz o işleri geçeli yıllar oldu, ateş olsalar durdukları yeri yakarlar… AK Parti, çetelerin, mafya bozuntularının uzaktan kumandayla yönetebileceği bir parti değil, bunu unutmasınlar, akıllarını başlarına alsınlar. Bu konuyu şimdilik burada kapatıyorum ama unutmasınlar gözlerim üzerlerinde.

          Gelelim bugünkü hikâyemize. Hikâyemiz tarihi Amisos kentinde yaşanmış bir hikâye olup hikâye kahramanımız Prusya İmparatorluğu’na komşu Batumiya şehrinde dünyaya gelmiş, Prusyadaki komünizm yanlısı aydınların etkisinde kalmış, İmparatorluğun siyasi çalkantılı dönemlerinde Mao ve Lenin’in dedelerinin fikirlerini benimsemesi nedeniyle birçok siyasi olaya karışmış; hatta milliyetçi bir delikanlıyı öldürmüş, ancak emniyet teşkilatı olayı zabıt altına alırken Deyyusu Ekber’in adını yanlış yazdığı için idam cezasından yırtmış bir kişi. Deyyusu Ekber lakabını alma nedeni köpekler gibi her gittiği yerde bir evlilik yapıp doğan çocuklarla annelerini sokakta bırakıp yeni aşklara yelken açtığından O’na Deyyusu Ekber lakabını takmışlar. Kendisi yazmanlık mesleğinin dışında en ufak başka bir iş yapmamış olup, o mesleği  de milletin ötesini berisini yalayarak yapmanın dışında bir işle iştigal etmemiş olan Deyyusu Ekber, yaladığı çanaklara dönüp pislediğinden doğduğu yer olan Batumiya şehrinden kovulmuş ve o şehre bir daha girmesi yasaklandıktan sonra soluğu Amisos kentinde almış.

    Amisos kentinin demografik yapısı çok renkli insanlardan oluştuğundan burada epey bir zaman  işleri kafasına göre yürütmeyi becermiş. Batumiya’da yaptığı evliliklerden dünyaya gelen çocuklarını yüzüstü bırakıp Amisos kentine taşınan Deyyusu Ekber, Amisos kentinde de aynı hezeyanları işlemeye devam etmiş. Geçimini kanara reislerini söğüşlemekle kazanan Deyyusu Ekber siyasetçilerin büyük bir kısmından avantasını alarak yoluna devam edermiş. teoloji uzmanı bayanı da kandırıp ona da bir iki çocuk yükledikten sonra onu da sokağa koyan Deyyusu Ekber bu kez Ebul Ebalis ve Kervancıbaşı’nı da söğüşlemeye başlamış. Molla Kasım’ın Ebul Ebalis ve Kervancıbaşı ile yaptığı mücadelelerde onların kiralık kalemşörlüğünü yapma işini üstlenen Deyyusu Ekber bu sayede Ebul Ebalis’ten ve Kervancıbaşı’ndan yüklü miktarlarda paralar almış. Paraları almasına almış ama gece sabahlara kadar şarap tüketmekten başka bir şey yapmayan Deyyusu Ekber paraları barlarda pavyonlarda bitirmiş.

     Teoloji uzmanı bayanı da sokağa koyan Deyyusu Ekber bu kez başka bir dilbere göz dikmiş. Dilber aynı zamanda çalıştığı için maaşı ile geçinmeyi hedefleyen Deyyusu Ekber ne yapıp, ne edip onu da kafa kola alıp ona da bir kaç çocuk yaptırdıktan sonra sokağa koymayı başarmış. Ama son aldığı dilbere bir çok insan Deyyusu Ekber’in yapacağı kötülükleri ısrarla anlatmış olmasına rağmen onun ciddiye almaksızın evlenmiş olması onun da iyi bir ayakkabı olmadığının delili imiş. Zira ona bu konuda nasihat eden büyüklerini dinlememesi bir yana gidip onları İmparatorluk yetkililerine şikâyet etmesi nasıl bir insan olduğunun açık ve net delili imİş.

     Deyyusu Ekber tüm bu olan bitenleri yaparken işbirlikçi olarak da Ebul Ebalis, Kervancıbaşı, Mavro İşkilo gibi Molla Kasım’a düşman olan kim varsa hepsiyle beraber hareket edip kimisinin risalesini, kimisinin parasını, kimisinin de gücünü kullanıyormuş. Ancak Molla Kasım Deyyusu Ekber’in tüm foyalarını ortaya çıkarıp yazmanlık yaptığı yerlerden yüklü miktarlarda tazminatlar alınca Deyyusu Ekber soluğu sokakta almış. Yazmanlık yapacak bir yer bulamayınca da hem Ebul Ebalis hem de Kervancıbaşı O’nu terk etmişler. Geçim sıkıntısı çekmeye başlayan Deyyusu Ekber bu kez çetelerin seslerini duyuran radyolarda gramafon çalmaya başlamış ama çete reisleri çok kısa zamanda O’nun karaktersiz birisi olduğunu görüp yeniden sokakta kalınca, Amisos kentinde O’nun lakabı Sokakta Kalan Deyyusu Ekber olarak tarihin sayfalarındaki yerini almış. İşte bugünkü hikâyemiz de böyle sevgili okurlarımız. Hikâyemize son verirken sizlere nasihatimiz, siz siz olun bu tip deyyuslardan uzak durun. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR