Seni Dinliyorum Ama…

Empati, eşduyum, karşındakini anlamak, anlamaya çalışmak, duygudaşlık...Bu zamana kadar empati kelimesi pek çok çalışmada kendine tanım bulmuş ancak her hikayede kendine yer edinememiştir. Yine de genel geçer bir tanımlama ile özetleyecek olursak empati kişinin kendi duygu ve düşüncelerinden soyutlanarak karşısındaki bireyin duygu, düşünce ve yaşantılarını anlayabilme yetisi, kendini bir başkasının yerine koyabilme kapasitesi, bir paylaşım halidir. Sanıyorum ki Tolstoy ‘’Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını duyarsa insandır’’, diyerek empati kurmanın salt tanımlamasını yapmıştır. Empati özgürleştiricidir. Çünkü bireyi öteki ile birlik olmaya ve daha önce bilmediği
hikayelerde deneyimlemediği duyguları deneyimlemesine imkan yaratır. Bu insani deneyimler toplumsal varoluşumuzu hatırlatarak toplumsal ilişkilerimizi ve iletişim becerilerimizi de destekler.
Günümüz ilişkilerinin karşılaştığı en derin problemlerin temelinde bulunan nedenlerden biri anlaşılma isteği ve hevesinin olduğu söylenebilir. Fakat empati kurmanın omurgası olan dinlemenin insanların birbirini anlamasında önemli bir araç olduğunu unutmamak gereklidir. Dinlediklerimizi öncelikli olarak algılamak, doğru bir şekilde anlamak ve yorumlamak iletişim problemlerinin
doğmasına engel olduğu gibi yaşanan çatışmaların da en az zarar verici biçimde çözümlenmesini sağlar. Çünkü bu noktada kurduğumuz bağlantının farkında olmak
önemlidir.
Karşımdaki kişi bir şeyler anlatıyor; ona şu an da ne oluyor?, bu anlatılanlar karşısında
bana ne oluyor yani ben nasıl hissediyorum ve neler düşünüyorum?, daha da önemlisi bize, ilişkimize ne oluyor?. Bu noktada şunun altını çok kalın bir şekilde çizmek gerekir. Yaşanılan muhtelif çatışmalarda odak noktamız yalnızca kendi hissettiklerimiz, kendi düşündüklerimiz ve kendi yaptıklarımız olduğunda ilişki iki taraf için de oldukça zor bir yolculuk haline dönüşür. Engin Geçtan, ‘’İnsan Olmak’' kitabında ‘’İnsan var olduğu günden bu yana sürekli olarak, içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya çalışmış ancak bu çabası içinde yine en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur’’, demiştir. Geçtan’ın bu cümlesi insanın kendi varoluşunun, gerçekliğinin, anlamının farkına varmadan başka anlamların peşinde süreklenmesinin ne denli anlamsız bir çaba olduğuyla ilgili yüzleştirici bir anektod olmuştur. Halbuki kendi duygu ve düşüncelerinin farkına varabilen ve irdeleyen bireyler empati kurmada da daha beceriklidir. Zira kendi duygu ve düşüncelerimize diğer bir deyişle kendi sürecimize ne kadar temas edersek karşımızdakini anlayabilme yetimiz de bu denli gelişmişlik gösterir. Özetle karşımızdakini anlamak kendi bilişsel ve duygusal köklerimize ne kadar dokunabildiğimizle alakalıdır.
Dinlemek, zihnimizdeki insan ile ilgili şemaların dışında karşımızdakinin ne düşündüğü ve hissettiğini fark edebilmektir. Birini etkin bir şekilde dinlediğinizi fark edebilmenin en basit bilgisi ise arka planda sıranın size gelip gelmediğini kontrol etme, bir an önce konuşma isteğinin kendini göstermemesidir. Çünkü artık orada bana ne oluyordan ziyade karşımdakine ne oluyor? Şu an da ne anlatıyor? Şu an da nasıl hissediyor? Şu an da aklından neler geçiyor? Kalıplarını hem sorguluyor hem de sorgulatabiliyorum anlamına gelir. Burada sorgulama kelimesi sizi rahatsız etmesin çünkü burada ki sorgulamanın anlamı eleştirel bir tutum ve davranış örüntüsü olmaktan ziyade akışta kalıp giden cümleleri, düşünceleri ve duyguları dinleyip yansıtabilme becerisini ifade etmektedir. Bazen karşınızda ki insanı anladığımızı ifade etmenin en temel yolunun konu ile ilgili yorum yapmak olduğunu düşünürüz. Halbuki kendinize ait olan hiçbir bilgiyi katmadan dinleyerek mevcut hikayeyi özetleyebilmeniz karşı tarafa anlaşılma hissini daha derinden yaşatacaktır. Böylelikle yolun sonunda ne olursa olsun kırmadan, dökmeden, yormadan, zorlamadan ortak bir paydada buluşulabilecektir. İkili ilişkilerde empatik dinlemenin yarattığı özgürlüğü, hafifliği ve tüm saf duygu, düşünceleri yakalayabilmek için emek ve zaman vermek oldukça kıymetlidir. Tüm bunları başarabildiğimiz sürece ise her ilişkide huzur kendine yer bulacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Berra ALKAN Arşivi
SON YAZILAR