NE SÖYLEYEBİLİRDİM Kİ?

Yaklaşık bir aydır Adnan Bahadır'ın sahibi olduğu Denge Gazetesi'nde yazı işleri müdürü olarak görev yapmaktayım.
Günlük gazetelerin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yapmak ateşten gömlek giymek gibi birşey...
Gazetenin her yazısından sorumlu olduğunuz gibi yaptığınız haberlerin toplum adına, şehir ya da ülke adına faydasının ya da zararın ne olduğuna dikkat etmek zorundasınız.
Her yönüyle mesuliyet gerektiren bir iş...
Sayın Bahadır'da sağolsun bizim geçmiş tecrübelerimize inanarak bize bu sorumluluğu verdi ve üstlendik.
Benim Sayın Bahadır'la geçmişte tanışıklığım olsa da birbirimizi bir ay içinde daha yakından tanıma, anlama fırsatı bulduk.
Her zaman yazılarımda toplum olarak insanları yakından tanımak ve onları iyi anlayıp ona göre bir yargıda bulunmak gerektiğine inandığımı dile getirdim.
Einstein'in "Atomu bile parçalayabilirim ama ön yargıyı asla..." şeklinde tarihe geçen sözünün ne kadar anlamlı ve doğru söylenmiş bir söz olduğunu da belleğime işledim.
Adnan Bey, aslında özünde sıcakkanlı, kendi halinde ve hayatını mütevazı yaşayan bir insan.
Benim için en önemlisi de 3 çocuğunu büyütüp, okutmuş ve topluma önemli hizmetlerde bulunması için insan olarak görevini yerine getirmiş iyi bir aile babası...
Bunun yanında ekonomik olarak kimseye borçlu olmadığı gibi gazetenin finansal olarak gücünün yetmediği yerde her ay kendi cebinden takviye yaparak gazetesini 6 yıldır çıkaran başarılı bir iş adamı...
İnsanların alnının teriyle kazandığı parayı vermek kolay değildir.
Eli titrer adamın...
Ama o, hep vermiş..vermiş...vermiş...
Geçmişte yaşamış olduğu haksızlıklara karşı kendisini ifade edemeyen, inandığı doğrularını toplumla paylaşmak adına yaptığı bu çıkışın bedeli pahalı olsa da,
"Asla pişman değilim" diyecek kadar da cesur...
Her insanın kendine göre egoları, hırsları mutlaka vardır.
O da yaşadığı haksızlıklar karşısında doğrularıyla yanlışlarıyla sade vatandaşın çok sevdiği ADNAN ABİSİ...
Egemen güçlerin ise karşı durduğu ÖNEMLİ BİR ŞAHSİYET olarak basın dünyamızdaki yerini almıştır.
Bugün bu yazıyı yazmanın özel bir anlamı var.
Bir yazı işleri müdürü olarak kendi işvereninle ilgili bir haberi gazetende vermek durumundasın.
Tarafsız ve objektif bir yayıncılık anlayışıyla gazetecilik yapıyorsan tabiki...
Tüm ajansların haberini geçtiği A takımı operasyonunda sanık konumunda olan Adnan Bahadır'la ilgili kendi gazetemizde nasıl bir haber vermeliydik.
Sordum kendisine;
Tüm yürekliliği ve içtenliğiyle "haberi olduğu gibi verin" diyecek kadar mert davrandı ve ekledi:
"ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK ACIMAZ. BİZ KENDİMİZDEN EMİNİZ. ALLAH BİZE BU YOLDA NEYİ GÖSTERECEKSE BİZ ONA RAZIYIZ"...
Daha Adnan Bahadır'a ne söyleyebilirdim ki?
Allah onu, ailesini ve çocuklarını korusun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ünal YAVUZ Arşivi
SON YAZILAR