Prof.Dr.M.Okuyan

Prof.Dr.M.Okuyan

Kur' an-ı Kerim' in Kur' an daki isimleri....

KUR"ÂN-I KERÎM"İN KUR"ÂN"DAKİ İSİMLERİ 9 “ez-ZİKİR”

Değerli dostlar,

Bir süreden beri yazılarımıza ara vermek zorunda kalmıştık. Nedeni ise Nisan ayı içerisinde yurtdışında ve yurt içinde çeşitli merkezlerde düzenlenen Kutlu Doğum Programlarına konuşmacı olarak katılmamdı. Hz. Peygamberi doğru anlamanın yolunun Kur"ân"dan geçtiğini beyan eden konuşmalar yaparak hizmet etmeye çalıştık. Yüce Allah bizi ve bütün müminleri Hz. Peygambere layık ümmet olmakta başarılı eylesin.

Bugün dokuzuncu yazmaya çalışacağımız konu yine Kur"ân"ın Kur"ân"da yer alan isimleri hakkında olacaktır. Daha önce Kur"ân, Kitâb, Furkân, Nûr, Rûh, Şifâ, Beyân ve Hakk kelimeleri üzerinde durmuştuk. Bu yazıda ise Kur"ân"ın diğer bir ismini tanıtmaya çalışacağız.

Kur"ân"ın bu saydıklarımızın dışında bir diğer ismi de ez-zikir"dir. Zikir, “öğüt ve hatırlatma” anlamına gelmektedir. Yüce Allah “zikir” olan Kur"ân ile insanları barış yurduna, yani İslâm"a davet ederken dileyen herkesi dosdoğru yol demek olan sırât-ı müstakîme ulaştıracağını beyan etmektedir (Yûnus 10/25). Kur"ân vahyi insanlığa sunulmuş son bir imkândır. Kur"ân insanlığa gönderilmiş son ilâhî bilgidir; son mesajdır; son mektuptur. Onun herkese açık mesaj ve rahmet dünyasından yararlanmak herkesin hakkıdır. Kur"ân bir öğüttür; dileyen kişi Rabbine giden yolu tutar (Müzzemmil 73/19). Kur"ân bir hatırlatmadır; dileyen ondan faydalanır. Tercihini böyle belirleyenler zaten Allah"ın kendilerinden istediğini dilemiş olurlar (Müddessir 71/54-56; İnsân 76/29-30). Kur"ân, fedakârlıkta önde olmak veya geride kalmak isteyen insanlar için bir uyarıdır (Müddessir 71/36-37). Nihayet Kur"ân, istikamet sahibi olmak isteyenler için âlemlere sunulmuş bir öğüttür; bundan yararlananlar Allah"ın istediğini dilemiş olacaklardır (Tekvîr 81/27-29).

Hidâyet vermek ve doğru yolu göstermek sadece Yüce Allah"a aittir (Nahl 16/9; Leyl 92/12). Gösterilen bu yolu tercih etmek ise insana bırakılmıştır. Bu noktada Hz. Peygamber bile devreye girememekte, kişi istemediği sürece sevdiğini dahi hidayete erdirememektedir (Bakara 2/272; Kasas 28/56). Kur"ân"da hidayeti kulun istemesi gerektiği (Fâtiha 1/6) ve hidayetin isteyene verileceği açıkça beyan edilmekte, bunun şansa bırakılacak veya tamamen ilâhî kadere terk edilecek herhangi bir yönünden söz edilmemektedir. Yüce Allah isteyene hidayet verir; isteyeni de sapıklıkta terk eder (İbrâhim 14/4; Müddessir 74/31). Hz. Peygamber"in (as) yapabileceği şey, Yüce Allah"ın da çağırdığı gibi Allah"ın yolunu göstermek, ona davet etmektir (Şûrâ 42/52-53). İman edene (Teğâbün 64/11) ve Hakk"a yönelene hidayet edilir (Ra"d 13/27). Çünkü Fâtiha 1/6 ve Hacc 22/16"da da belirtildiği üzere hidayet bir isteğin sonucudur.

"Abese sûresinin 11 ve 12. âyetlerinde dile getirilen husus da vahyin insanlara sunulmuş bir fırsat ve yol haritası olduğudur. Onun öğüt oluşunun asıl anlamı sunduğu yol haritasından yararlanılması ve insanlara bu noktada yaptığı rehberlikten yararlanılmasıdır. Herkese açık olan bu imkândan kimler yararlanacak? İşte “Dileyen ondan (Kur"ân"dan) öğüt alır” şeklindeki "Abese 12. âyet bu soruyu cevaplandırmakta ve isteyen herkese bu kapının açık olduğunu ilan etmektedir. Yüce Allah hiç kimseye inanç dayatmamakta, sadece imkân sunmakta ve bunun sonucunda da hayatı bir imtihan alanı olarak belirlemiş olmaktadır. Sonuçlarına katlanmak kaydıyla insanoğlu tercihinde serbest bırakılmıştır. İsteyen istediği doğrultuda kendisine yol edinebilir. Bu noktada Kur"ân gerçeğe giden tek yol olarak tanıtılmakta ve dileyen herkesin bu yolun yolcusu olabileceğini beyan etmektedir.

Daha pekçok âyette de ele alınan ve hatırlatılan bu konuda Kur"ân"ın gerçeği getiren ve onu insanlara hatırlatan kitap olduğu gerçeğini unutmamak üzere hepinizi Allah"a emanet ediyorum. Hoşçakalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr.M.Okuyan Arşivi
SON YAZILAR