Prof.Dr.M.Okuyan

Prof.Dr.M.Okuyan

Kuran’ı Kerim’in Ku’an’daki....

Kuran"ı Kerim"in Ku"an"daki isimleri (4) “en -NUR”

Değerli dostlar,
Bugün dördüncüsünü yazmaya çalışacağımız konu yine Kur"ân"ın Kur"ân"da yer alan isimleri hakkında olacaktır. Daha önce Kur"ân, Kitâb ve Furkân kelimeleri üzerinde durmuştuk. Bu yazıda ise Kur"ân"ın en-Nûr ismini tanıtmaya çalışacağız.
 “Işık” anlamına gelen en-Nûr ismiyle Kur"ân, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkartmak için gönderilmiş olduğunu ortaya koymaktadır (İbrâhim 14/1). Nûr, “aydınlık” anlamıyla bu isim, Kur"ân"ın hayata bakan tarafını göstermekte, onunla bakılan hayatın karanlıklardan uzak olacağını belirtmiş olmaktadır. Kur"ân"ın değişik sûrelerinde geçen bu kelime (Mâide 5/15; Şûrâ 42/52), gündüz anlamında bir aydınlığı değil, cehalet karanlıklarının karşıtı olan aydınlığı, yani hakikati ifade etmektedir. Kendisini göklerin ve yerin nûru (Nûr 24/35) olarak isimlendiren Yüce Allah, insanlığa gönderdiği mesajına da bu adı vermiş, böylece kelamıyla kendi zatını aynı isimde buluşturarak hayata bakan yönüyle Kur"ân"ın önemine özellikle vurgu yapmıştır.
Bugün insanlar Kur"ân"ın aydınlığından yeterince yararlanamamakta, onun sunduğu hayat değerlerini görmezlikten gelmekte ısrar etmektedirler. Tıpkı evlerde, sokaklarda ve diğer yerlerde bulunan ışıklar gibi Kur"ân"ın nûrundan yararlanabilmek için de onu “açmak” gerekir. Bazen açılmasına rağmen yanmayan lambalar da olabilir; bu durumda elektriğin olmadığı anlaşılır. Aynen bu şekilde günümüzde açılmasına, okunmasına ve dinlenilmesine rağmen Kur"ân"ın yeterince ışık vermediği görülmektedir. Bu durumda sözünü edeceğimiz şey, elektriğin olmamasıdır. Elbette burada olmadığını söylediğimiz elektrik, “gerçeği Kur"ân"da aramama durumu”dur. Yakın geçmişte ve şimdilerde Müslümanların büyük çoğunluğu, Kur"ân"ı anlamadan veya ölülere okumayla ya da namazları olabilecek kadar zamm-ı sûreyle yetinmektedirler. Hiç şüphe yok ki Kur"ân"ı anlamadan okumak da, okumasını bilmeyenlerin Kur"ân sahifelerine bakması da ibadettir; ancak bilinmelidir ki Kur"ân"ın asıl indiriliş gayesi bu ikisi de değildir. Asıl gaye, onun nuruyla buluşmaktır. Onun ışığından yararlanmak ise, sunduğu ilkeleri yaşamakla mümkündür.
Kıymetli dostlar,
Gerektiği şekilde okumamak, insanımızı Kur"ân"ı “okuyarak” da olsa maalesef ondan hicret ettirmekte, ayrı düşürmektedir. Hz. Peygamber"in “Ey Rabbim, Kavmim Kur"ân"ı terk edilmiş bıraktı” (Furkân 25/30) şeklindeki şikayeti, kanaatimizce günümüzde müslümanları da ilgilendirmektedir. Hem bu şikayetten uzak kalmak hem de Kur"ân"ın sunduğu aydınlıkla buluşmak için Yüce Allah bu son mesajına nûr adını vermiştir. Kur"ân"ın nurunu tanımayanlar, onun aydınlığından şüphelenme hakkına da hiçbir zaman sahip olamayacaklardır.
Müslümanlar, başkalarının karanlıklarıyla uğraşıp zaman ve enerji kaybetmemelidirler. Yapmaları gereken şey, Kur"ân güneşinin doğmasını sağlamalarıdır. Onun güneşi doğunca zaten cehaletin ürettiği karanlıklar kendiliğinden giderilmiş olacaktır. İsrâ sûresindeki: “De ki Hakk geldi; bâtıl yok oldu” (İsrâ 17/81) ifadesinin söylemek istediği de budur. Hakk"ın, gerçekleşmek, bâtılın da batmak gibi bir özelliği vardır. Müslümanın görevi, hakkın doğmasını sağlamak için çalışmaktır. Kur"ân"ın nuru, kâinata renklerini kazandırmaktadır. O renkleri fark etmemizi sağlayan vazgeçilmez değer nûr olduğu için Yüce Allah, Kur"ân"ın isimlerinden birini nûr olarak belirlemiştir.
Kur"ân"ın aydınlığından yeterince yararlanabilmemiz dileğiyle hepinize “Kur"ân aydınlığıyla aydınlanmış bir ömür” diliyorum. Kur"ân"ın aydınlığı hem dünyayı aydınlatmaya yöneliktir; hem de âhirette ödüle dönüşmeye yöneliktir. Her iki âlemde de Kur"ân aydınlığı diliyorum.
Allah"a emanet olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr.M.Okuyan Arşivi
SON YAZILAR