BUNLARIN HESABI SORULMAYACAK MI?

Konumuza girmeden önce geçmişte tanık olduğum bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. 1981 yılında başladığım İmamlık görevini yaparken ilçe müftümüz olan dostum Ali Kama'nın merhum Babası Numan Kama Hoca'nın içi yanarak sürekli anlattığı bir olay aklıma geldi. Nereden geldi derseniz, Paralel yapının önde gelen isimlerinden Osman Reis'in yurt dışına kaçtığı iddiası gelince bu olay aklıma geldi. Olay nedir derseniz, merhum Numan Kama, Of Müftülüğünden önce Akçaabat Müftüsü imiş. MC Hükümetleri döneminde hükümet ortağı olan MSP, Diyanet İşleri Başkanlığını bünyesine alınca Kadir Mısırlıoğlu, Numan Hoca'yı Ordu'nun Akkuş ilçesine tayin ettirmiş. Numan Hoca bu olaydan o kadar çok etkilenmiş ki o güne kadar 12 kez Hacca gitmiş ve daha gitmemek üzere son Haccında Harem-i Şerif'te Efendimizle vedalaşmış. Ancak bu olayı yaşayınca sırf Kadir Mısırlıoğluna beddua üzere Hacca gitmek için Diyanete müracaat edip yeniden Hacca gitmiş. Hacca gidince ilk işi, Harem-i Şerif'te Kabe-i Muazzama'nın karşısına geçip “ Ya Rab Kadir Mısırlıoğlu beni Akçaabat'tan sürdü sen de onu Türkiye'den çıkar” diye dua ettim ve Rabbim duamı kabul etti. 12 Eylül ihtilalinde Kadir Mısırlıoğlu yurt dışına kaçtı, derdi.
Bu olayı anlatma nedenim, hayatımda hiç haketmediğim halde benden davacı olan Osman Reis, yaşadığımız meşhur A Takımı olayında tutuklanmamızın ertesi günü, Savcılığa gidip "Adnan Bahadır benden Belediyeye para istedi, ben vermeyince de benzimliğimi kapattı, kendisinden şikayetçiyim" demesi yok mu? Ömrüm boyunca unutmayacağım bir iftiradır. Peki sadece ona mı hakkını helal etmeyeceksin dersen, elbette ki hayır. Beni onunla buluşturup, bu adamın benzinliğini Vezir Hazretleri kapattı, buna yardımcı ol diyen Kayınçoma da bu konuda asla hakkımı helal etmem. Biz içerideyken Kayınçoma haber gönderdim. "Yalova Gemisi'nde ne konuştuysak noktasına virgülüne dokunmadan doğrusunu savcılığa bildir" dememe rağmen, doğruları konuşması halinde tahliye olacağımı bildiği için gidip konuşmadı. Ama Allah öyle bir Allah ki, bakın şimdi Osman Reis ülkeyi terk etti. "Allah daha beter etsin" diyerek asıl konumuza geçmek istiyorum.
Son günlerde yaşanan Paralel yapıyla mücadele doğrultusunda, paralel yapıya mensup insanlarla ilgili yapılan haberler, açılan soruşturmalar, operasyonlar hepimizce bilinmekte olup, kimsenin bu yapılanlara itirazı da yok. Ancak sadece bu insanlara yönelik operasyonlar yapılacaksa büyük haksızlık olur. Zira bu şehirde öyle enteresan işler yapıldı ki anlatamam. Seçilmiş Vekillerin Kardeşlerine, Belediye Başkanları, Belediye'ye yaptırdıkları binaların ihalelerini alan Müteahhitlere ihaleyi almaları karşılığında Yazlık yaptırdılar. Biz bunu bugün yazmadıysak zamanı gelince tüm detayları ve belgeleri ile kamuoyuna açıklamayacağımızı düşünüyor iseler yanılıyorlar. Sadece bununla mı kaldılar derseniz, elbette hayır. Yaptıkları imar planlarında, hangi haltları yediklerinden tutun da kimin arazilerini nasıl 'iç ettiklerine' varıncaya dek, hatta bölgelerinde bulunan müteahhitleri, 'hayır kurumlarına yardım' adı altında nasıl söğüşlediklerini, adamların nasıl 'illallah' dediklerini tüm detayları ile yazacağımızdan en ufak şüpheleri olmasın. Öyle gazete alarak, Allah'sız Kitap'sız gazetecilerin arkalarına sığınarak bu işleri atlatabileceklerini zannediyor iseler, günü gelince görüşeceğiz. Halep orada ise arşın burada. Tâ otuz küsur sene önce olan olaylar, bugün soruşturulup gereği yapılıyorsa unutmasınlar ki bugün yaptıklarının tamamı mutlak surette yarın önlerine çıkacaktır. Bu ülkede sadece Paralel Yapı mensupları yargılanıp diğer yanlış yapanlar 'örtbas' edilirse buna adalet denmez, denilse denilse 'zulüm' denir.
Gelelim diğer bazı olaylara; 1996 yılında Refahyol iktidarı ile tanışma fırsatı bulduğum Aalaçamlı bir arkadaş, o günlerde Bakan Danışmalığı yapmaktaydı. Bize verdiği imaj da 'gayet sakin, dürüst, akçeli işleri, yanlışı olmayan bir kişi' olduğu yönündeydi. Refahyol iktidarının
ardından, eski kurumuna geri dönen bu arkadaş, AK Parti iktidarına kadar eski kurumunda çalışmaya devam etti. AK Parti iktidar olunca, bu arkadaş sürekli görüştüğü Bülent abisi sayesinde önce TBMM de Hukuk müşaviri oldu, ardından kısa süreli yurt dışı görevi ve yine kısa süreli başka görevler aldıktan sonra Bülent abisi sayesinde TRT gibi Büyük bir kurumda yönetim kurulu üyesi oldu. Arkadaşımızın yükselişi öyle hızlı oldu ki anlatamam. TRT yönetim kurulu üyeliğinin ardından, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine getirilen arkadaşımız o kadar maharetli bir arkadaş imiş ki anlatamam. Basın İlan Kurumu yönetimine de girdi. Sizin anlayacağınız arkadaşımızın on parmağında on marifet, koskoca ülkede başka kimse yokmuş gibi bir kişiye birden fazla, bir sürü görev! Hadi diyelim ki arkadaş çok marifetli, her şeyi yapmaya gücü yetiyor. Peki onca Vatan evladı KPSS' ye girip ter dökerken, bu arkadaşımız kızını ve yeğenini TRT'ye nasıl koymuş derseniz, elbette ki sınavsız koymuş. Koymuş da düz memur mu yapmış derseniz, küçük bir bekleme süresinden sonra, hem kızı hem de yeğeni idareci yapılmış. Bu iddiaları daha önce CHP sözcüsü Haluk Koç basın toplantısı ile duyurmuştu ama biz inanmamıştık. Ne zaman ki bir gazeteci TRT'ye resmen müracaat edip, konuyu sordu ve aynı cevapları alınca küçük dilimizi yuttuk! Demek ki bizim müslüman, mütedeyyin, dürüst dava adamı arkadaşımız neymiş de bizim haberimiz yokmuş. Peki bunların hesabı sorulmayacak mı derseniz? Belki bugün sorulmaz ama mutlak surette bir gün sorulacağından en ufak bir şüphem yok. Hükümet yetkililerine buradan sesleniyorum.. Haksızlığı yapan kim olursa olsun, mutlak surette gereğini yapın, aksi halde diğerlerinden farkınız kalmaz. Gün gelir birileri hepinize bunun hesabını sorar!
Biz bu özeleştirileri yaparken şunu da hatırlatmakta yarar var. İktidarda diğer partiler olsaydı, daha mı iyi olurdu? Derseniz bu yapılan hataların iki katını yapacaklarından endişem olmadığını da söyleyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR