BİLAL ERDOĞAN’IN YOL ARKADAŞI GİTTİ

Belediye Başkanlarının doğru icraatları yanında yanlış icraatları da olması doğal hayatın gereğidir, neticede insanız hata yapmak insanın doğasında vardır. Gazetecilerin görevleri de başkanların doğru icraatlarına destek verip yanlış icraatlarını da eleştirmektir. Biz de bu minvalde 27 Mayıs 2019 tarihli köşe yazımızda SASKİ Genel Müdürü Fatih Yıldız’ın atamasıyla ilgili kanaatimizi dile getirmiştik. O yazıyı sizlerle paylaşacağız. Köşe yazımızda SASKİ Genel Müdürlüğüne yaptığı atamanın yanlış olduğunu, o arkadaşın bu işi yapabilecek durumda olmadığını yazmıştık. Aradan geçen bir yıllık süreçte maalesef biz haklı çıktık. Bu arkadaşımız bırakın genel müdürlüğü daire başkanlığı dahi yapamaz ancak şube müdürlüğü yapacağı kanatindeyim. Zira aldığım bilgiler doğruysa Bilal Erdoğan’ın yol arkadaşı olduğunu söyleyip dururmuş. Bu ifade bana göre doğru bir ifade değil ama doğru olsa dahi söylenmemesi gereken bir ifadedir. Kanaatimce benim duyduklarımı ve bildiklerimi Mustafa Demir de duymuş olmalı ki böyle bir uygulama yapmıştır. Önümüzdeki günlerde buna benzer başka uygulamalar da olması gerektiği kanaatindeyim. Zira geçtiğimiz yıl hakkında olumlu kanaat beyaz ettiğimiz genel sekreter arkadaşımızın da bir yıllık süreçteki icraatları hakkındaki kanaatimizin değişmesine neden oldu. O nedenle bu arkadaşımızın da genel sekreterlik için yeterli olmadığı kanaatindeyim. Bu arkadaşımız iyi bir insan olabilir ama iyi insan olmakla iyi yönetici olmak çok farklı şeyler. Her icraatı başkana yükleyip tepkileri ona yönlendirmek doğru bir yönetim biçimi değil. Bu yönetim biçimini başkan istiyorsa yine doğru değil zira bu işlerin içinden gelmiş birisi olarak bu yöntemin yanlış bir yöntem olduğunu açık ve net ifade ettikten sonra sizleri 27 Mayıs 2019’da yazdığım yazı ile baş başa bırakıyorum:

BÜYÜKŞEHİR’DE ATANAN BÜROKRATLAR

Son günlerin en önemli gündemdeki konusu Büyükşehir Belediyesi’nin suya yaptığı zam oldu. Bu konuda şunu söylemek isterim, yapılan zammın zamanlaması fevkalade yanlış oldu. En azından İstanbul seçimleri geçtikten sonra yapılmalıydı. Yapılmalıydı derken hiçbir zaman zammı savunacak halimiz de yok. Bu konuda en büyük zararı görenlerden birisi de benim. Lâdik’te bulunan tavuk çiftliklerimizden birinde kuyu suyu çıkmadığından harcadığımız suyun tamamını şehir şebekesinden kullanmak zorundayız. Ortalama 4-5 bin lira civarında su parası geliyor. Yapılan zamdan sonra ne geleceğini de siz hesaplayın. Diğer kuyu suyu bulunan kümeste de zaman zaman çeşitli nedenlerle şehir şebeke suyunu kullanmak zorunda kalıyoruz. O nedenle bu zammın bize yükü çok fazla ancak olaya hakkaniyet ölçüsünde bakmak gerekirse olayı diğer meslektaşlarımızdan farklı yorumlamak gerekir. Nasıl farklı derseniz Büyükşehir Belediyesi öyle sıkıntılı bir ekonomik yük altındaki anlatmak için sayfalarca yazmak lazım. Sadece SASKİ bankalara olan borcundan ötürü yılda tam sekiz milyon lira faiz ödemekte. Belediye tarafı bunun çok daha fazlasını ödüyor, oraya hiç girmiyorum. Bundan on yıl önce SASKİ kendi yağıyla kavrulan, zaman zaman da belediye tarafına borç veren bir kuruluş iken şu anda geldiği durum kendi kendine dönüşmeyi bırakın sürekli bankalardan kredi kullanarak dönüşmeye çalışan bir kurum haline geldi. Bunun iki nedeni var, hatta üç nedeni var: birincisi ve en önemlisi kötü yönetim, ikincisi Büyükşehir yasasından sonra genişleyen hizmet alanına yetişmek için yapılan yatırımlar ve üçüncüsü ise son bir yıl içerisinde işe alınan gereksiz yüzlerce insan. 

Olaylara bakarken bu gerçekleri görmek zorundayız. Yoksa bu şehirde bu fakirden daha fazla eleştiri yapacak bir delikanlı göremiyorum. Şimdi fütursuzca eleştiri yapanların amaçları çok farklı. Onların derdi öncelikli olarak kalemlerini kiraya verdikleri adamlara bir sonraki seçimde yer bulmak. Yalamalık yaptıkları adamların belediyeleri ne hale getirdikleri ortada. Personel maaşlarını özel bankalara teminat olarak veren ahlaksızları yazsalardı ya! Onlara delikanlı derdim. Aynı şekilde bu adamların bir kısmı meslek hayatları boyunca vezir hazretlerine yalamalık yapıp para koparmak, uyduruk takvimler bastırmak ve animasyon gösterileri yapma adı altında paralar koparmanın dışında ne yapmışlar söylesinler de bilelim. Ben kimsenin avukatı değilim. Halkın oyları ile seçilmiş belediye başkanları icraat yaparken halkın hassasiyetini dikkate alma zaruretleri olduğu ortada. Beş yıl dediğiniz çok büyük bir zaman dilimi değil. Bir de bakmışsınız gelip geçmiş ama olaylara bakarken doğru taraftan bakmak zorundayız. Sırf yalamalık yaptıkları ve çalıştıkları gazetelerin gizli sahipleri olan siyasetçilerin gönlünü yapmak için yazmak bizim işimiz olamaz. Ayrıca bu şehirde geçmişte Mustafa Demir’i benden daha çok eleştireni de görmedim. 

Yazı başlığımıza gelince Mustafa Demir başkan seçilmesinden sonra işe bürokratları değiştirmeyle başladı. Bu onun en doğal hakkı ancak yapılan atamalarla ilgili birkaç kelam etmek isterim. Genel Sekreterliğe atadığı arkadaşı tanımıyorum ancak iki aylık süreçte bende bıraktığı izlenim müspet, oturmasını kalkmasını bilen, işinde gücünde, fuzuli adamlarla oturup kalkmayan, vakur ve tam bir Devlet adamı olduğu kanaatindeyim. Ancak SASKİ’ye atadığı Genel Müdürle ilgili aynı şeyleri söylemem mümkün değil. Adam şehre gelmeden şehirdeki vampirler etrafını sarmış, o da bulunduğu yerin ağırlığının farkında olmamalı ki onlarla oturup kalkarken kimseye bir şey sorma gereğini de duymamış. Samsun çok karışık bir şehirdir. Belediyelerde bürokrat olarak çalışan arkadaşlar önce başkanlarının siyasi duruşlarına bakacaklar, onların duruşuna göre pozisyon alacaklar. Öyle herkesle oturup kalkmayacaklar. Kiminle oturup kalktıklarına çok dikkat edecekler. Siyasi kimlikleri ön plana çıkmış bürokrat ve siyasetçilerle oturup kalkmayacaklar. Sabah işlerine gidecekler, akşam da evlerinde olacaklar. Dolaşmak isterlerse belediye başkanlarının etraflarında dolaşacaklar, bu işin kuralı budur. Mustafa Demir sesini çıkarmayan ama zamanı gelince de asla affetmeyen bir yapıya sahiptir. Kaldı ki kim olursa olsun bu tür hareketleri asla tasvip etmez. 

Diğer atanan arkadaşlarla ilgili çok fazla bir şey söylemek istemiyorum ama şu kadarını söylemek isterim ki ismini vermek istemediğim bir tanesiyle ilgili hiç de iyi şeyler duymadım, sanırım Mustafa Demir de bunları duymuştur. Ancak yapılan atamalarla ilgili şunu da söylemek isterim ki Ahmet Arslan değil bu şehrin bu bölgenin en iyi hesap işleri uzmanı olduğu açıkça belli olan bir arkadaş. Vezir hazretlerinin adamı olabilir hiç önemli değil, bana göre görevden alınmaması gereken bir arkadaştı. Aynı şekilde Çetin Kahveci de kaliteli bir arkadaştı, onun da alınması isabetli olmamıştır. Ayrıca Büyükşehir’de görevden alınması konusunda ilk sırada olanlar Necmi Çamaş, Ramazan Aydın gibi isimler olmasına rağmen önceliğin diğerlerine verilmesini de anlamış değilim. Mehmet Ekmekçi’nin alınması isabetli olmuş. Muharrem Karaduman’ın yerine gelen bayanla ilgili de çok güzel şeyler duydum. Zaten Muharrem Karaduman emekliydi, fazladan çalışıyordu bunlar güzel oldu ama öncelik Necmi Çamaş’la Ramazan Aydın’ın olmalıydı. Bu iki isimle ilgili o kadar çok sıkıntı var ki anlatamam. Bir de Zennube hanımın son mecliste yaptığı çok önemli bir hata var ki 15 yıldan beri yapılmayan bir imar değişikliğini yapmakla benim de kendisine olan güvenimi sarsmış durumda olduğunu buradan açık ve net söylemek isterim. Ben kendisini severim dört yıl beraber çalıştık ancak bu yaptığı affedilecek bir hata olmadığını da belirtmek isterim. Bu konuyla ilgili ileride tekrar yazacağım. Şimdilik bu kadar kâfi, kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR