Aleviler Ya da Ötekileştirdiklerimiz

Yüzyıllardır tartışıla gelmiş Alevilik-Sünnilik meselesi…Bir mesafe alınamamış …Ortak bir nokta bulunamamış nedense…

Kimileri ideolojik bir kılıf geçirmeye çalışmış, kimileri sırf Sünni düşünceye bir şekilde müdahale etmek için art niyetli yaklaşımlar sergilemiş…

Ama bir gerçek var. Bu oyunu tezgahlayanların Anadolu erenleri ya da Bektaşi geleneğini sürdürenler in değil de, bu çekişme ve tartışmalardan bir menfaat devşirmek isteyenler olması manidardır.

Bizim çocukluğumuzda alevi tanıdıklarımız baba dostlarımız , ticari veya sosyal ilişkilerimizin olduğu insanlar vardı. Evlerine gider, evlerimize gelirlerdi. Tatlı muhabbetler olur ve biz de çocuklar olarak dinlerdik.

Çevremizde yaşayan Alevilerden Allah, peygamber , kitap düşmanı çıktığını yada o zamanlar böyle bir düşüncede olanlarını görmedik.

Fakat birileri düğmeye bastı ve Alevi-Sünni anlaşmazlığı senaryosu vizyona sokuldu. Bu filmin senaristleri az önce bahsettiğimiz Alevilerden değildi. Ya ideolojik olarak Ateist –Materyalist ve Marksist düşünceyi benimseyip bu kisve altında alevi gençleri yönlendirebilir miyiz diyen art niyetli insanlar, ya da ülkemizin birlik ve beraberliğinden rahatsız olan dış mihrakların uzantıları örgütlerin komploları olmuştur.

Bütün bunları söylerken Sünni düşünceyi benimseyenlerin hiç suçu olmamış mıdır? Türkiye'de Alevi- Sünni ayrımının ortaya çıkmasında bizlerin de büyük hataları olmuştur. Belki de farkında olmadan veya farkında olarak ötekileştirmişiz. Uzağımızda tutmuşuz. Senaryoya yol açmışız. Önyargılı davranmışız.

Bir zamanlar bir alevi öğrenci ile konuşurken bana, ''Biz Kur'an'a bizim kitabımız, Peygambere bizim peygamberimiz, Islama bizim dinimiz diyemedik '' buna izin vermediniz ya da biz böyle bir imkanı bulamadık demişti. Haklıydı öğrenci. O kadar anlamsız , sorumsuz ve önyargılı yaklaşımlarda bulunmuşuz ki, bunu duyan alevi kesimin bize yaklaşması mümkün olmamıştır ve olamazdı da.

Akla hayale gelmedik hikayeler, masallar ve aleviler hakkında ağza alınmayacak ifadeler dillerimizde dolanır olmuştur.

Bu durumu iyi değerlendiren kötü niyetli bir takım çevreler bazı masum ve saf alevi gençleri kullanmak suretiyle alevi sünni ihtilaflarını derinleştirmişlerdir.

Halbuki Alevi ve Sünni kelimesi birbirine o kadar yakın ve o kadar tamamlıyor ki , nasıl olur da bu iki kelime karşıt iki düşünce haline getirilmiştir anlamak mümkün değil.

Detayına girmeden kelime üzerinden gidersek;

Alevi, Ali taraftarı ya da Ali'yi sevenler anlamına gelirken,

Sünni, Peygamberin tabileri , sünneti benimseyenler ve sünnet yolunu benimsemiş olanlar demektir.

Hz. Ali ve Hz.Peygamber , et ve tırnak gibi değil mi ? Peygamberimizin damadı, yeğeni ve 4.Halife değil mi ?

Hz. Ali'nin sünnete muhalif olması düşünülebilir mi ?

Çok detaya girmeye gerek yok, sadece kelimeler üzerinden gidildiğinde bile ne kadar iç içe ne kadar yan yana olduğu hemen anlaşılır.

Bunları söylerken farklılıkların olmadığını ifade etmiyoruz. Bu farklılıklar karşıt olmayı gerektirmez.

Bir evde bile birden farklı düşünceler ve aykırı görüşler olabilmektedir.

Önemli olan farklı düşünce ve görüşlerin düşmanlık vesilesi haline getirilmemesidir.

Bu gün gelinen noktada, her iki kesimin de ön yargılardan uzak geçmiş hata ve yanlışların muhasebesini yaparak öz eleştiri içinde doğru olana yönelmeleri gerekmektedir ve bunun için çok güzel bir ortam mevcuttur.

Nasılsa geçmiş ile yüzleşmek için adımlar atılmıştır.

Alevilere yapılan ve Alevilerin yapmış oldukları hata ve yanlışlar masaya yatırılıp geçmişe bir sünger çekme vaktidir.

Gelin canlar bir olalım….Kavga değil sevgi dünyası oluşturalım…

  1. Hamdi Erer

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR