“Tek yürek Türkiye, tek yürek Samsun”

Demokrat Parti İl Başkanı Feraye Keleşoğlu Kefeli, Demokrat Parti"nin girdiği yeni süreci, Samsun"daki hedeflerini, yeni siyaset anlayışını ve ANAVATAN ile birleşmenin ardından yaşananları gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk"e anlattı.

Miraç ÖZTÜRK:   Demokrat Parti, geçtiğimiz aylarda yeni bir sürece girdi... Yeni bir genel başkan, yeni bir yapılanma. Anavatan Partisi ile bir birleşme yaşandı. İki merkez partisinin birleşmesinden beklenen sinerji ortaya çıktı mı?


Feraye KELEŞOĞLU KEFELİ : Evet 31 Ekim 2009"da, Ankara"da, büyük bir coşkuyla, büyük bir millet sevdasıyla, ülke sevdasıyla, her türlü insancıl duygular bir tarafa bırakılarak, ülkemiz dağında, taşında, yolunda, suyunda, elektriğinde, toprağında, hastaneleri, üniversiteleri, demiryolu, hava alanlarında, limanlarında mührü olan, ülkesini kalkındırmış, ülkesini bacası tüten fabrikalarla donatmış, milletine hizmeti görev bilmiş, 2 büyük parti DP ve ANAP yan yana gelerek , Türkiye"mizi tekrar buluşturmak, birleştirmek, barıştırmak, amacıyla Türk siyasi hayatında bir ilke daha imza artmış, tarih yazmıştır. Bu çok büyük bir meseledir, düşünüldüğünde. Genelde siyasi partiler bir biri içinde çıkar, yani partiler bölünür. İşte 31 Ekim  de, bu anlamda tüm siyasi partilere örnek olacak bir hareket sergilenmiştir.


ÖZTÜRK: Bu bütünleşme içerisinde hangi tanıdık siyasi kadrolar var?

KEFELİ: Evet, bu bütünleşmede bir meclis başkanı, değerli siyaset ve devlet adamı sayın. Hüsamettin Cindoruk, bir Başbakan sayın Mesut Yılmaz, 2 genel başkan sayın Salih Uzun, Nesrin Nas, sayın Mehmet Ali Bayar, Celal Doğan, Ahat Andican gibi çok değerli milletvekilleri, bakanlar, siyaset adamları, akademisyenler, genç beyinler, tecrübeli akil adamlar onlarca değerli şahsiyet hiçbir menfaat gözetmeksizin, her türlü komplekslerden uzak, sadece ve sadece ülkemizin yarınları için bir araya gelmiştir. Bu iş kolay değildir bilakis çok zordur, ama işte bu zor başarılmıştır. Belki geç bile kalınmıştır, ama ülkemizin bugünü, içinde bulunduğu durum itibariyle kaos  itibariyle dertleri, üzüntüleri, itibariyle milletimize öyle iyi gelmiştir ki can simidi olmuştur; ki bu bütünleşme alternatif arayan adres bulamayan milyonlara ilaç gibi gelmiştir. Vatandaşlarımıza ümit olmuştur.


ÖZTÜRK: Demokrat Parti yeni yapısıyla nasıl bir politika izlemeyi hedeflemektedir?

 

KEFELİ: Bir merkez, yani siyasetin merkezi, ayrım yapmaksızın, mezhebine, etnik kökenine,siyasi görüşüne bakmaksızın, herkesi daha doğrusu tüm milletimizi kucaklayan bir siyasi merkez oluştu artık. Ki bugün ülkemizde en gerekli olan buydu, yani makul insanların, sağduyuyla, uzlaştırıcı, barıştırıcı, bir tavırla örnek siyaset yapacağı bir merkez kapısı sonuna kadar açık özellikle de gençlere ve kadınlara sonsuz önem veren, ülkenin tansiyonunu düşürüp, normalleştirecek, tek adres! olmaz diyorlardı, oldu, olmasın, olamasın diye çok çalışıldı, ama başarılı olunamadı. Artık, eskiden olduğu gibi, Türk siyasi hayatında güçlü bir Demokrat Parti var. Ve her geçen gün gücüne güç katıyor bundan kimsenin şüphesi olmasın.

ÖZTÜRK: İki farklı siyasetin birleşmesinde sancılar, sıkıntılar yaşandı mı ? Samsun"da bu birleşmenin yansıması nasıl oldu?

KEFELİ: Dedik ya, DP "nin ANAP"la bu bütünleşme hadisesi büyük, bir o kadar da zor bir meseleydi. Bir doğum düşünün sancısız olur mu? Elbette bu süreçte de olacaktır sancılar ama bunlar kalıcı yada sürekli değildir, aşılamaz, aşılmıyor demek değildir. Karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde, kişisel ihtiyaçlardan, çok uzak bir siyasi bakışla, her şeyin üstesinden geliyoruz. Büyük bir aileydik, ANAP"lı, kardeşlerimizle şimdi daha büyüğüz, daha güçlüyüz, daha umutluyuz, ve bu ümidi de vatandaşlarımıza hep beraber yayıyoruz. Bu mesele bir ülke meselesidir mantığıyla hareket ediyoruz. Ben değil biziz diyoruz çünkü, bugün DP olarak 64 yıllık siyasi hayatımız boyunca, belki ve en büyük sorumluluğu yüklenmiş durumdayız. İşte bu nedenle sabır ve sebatla, uzlaşıyla, karşılıklı anlayışla yolumuza devam ediyoruz. Çünkü milletimizin, DP ailesine, bu ulu çınara, bu siyaset tarlasına ihtiyacı var. Bu bilinci ve büyük sorumluluğuyla yanlış yapma, başarılı olamama gibi bir lüksümüz yok ve olamazda?


ÖZTÜRK:  Hükümetin son dönem ekonomik ve siyasi politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yargıda yaşanan çatışma, asker ile olan diyalog, açılım ve ekonomi...

KEFELİ: Açıkçası, 8 yıllık iktidar partisinin ülkemize yaptıklarını, başarılı bulsak, yeterli bulsak doğruya doğru deyip tebrik ederiz. Ancak ezici bir milletvekili çoğunluğuyla hükümet eden neredeyse basını tamamını susturmuş, korkutmuş, zebani gibi başında bitmiş, tüm kurum ve kuruluşlarını, gücü altına almış astığım astık kestiğim kestik diyen, konuşabilene aşk olsun, dedirtebilen, hatta daha da kızarsa, içeri tıkan bir siyasi iktidar istese neler yapmaz ki? Süreç türbanla başladı, başörtülü kardeşlerimiz, kışkırtılıp siyasi malzeme edildi, sonuç var mı? Anayasal bir düzenleme yada bir çözüm önerisi yok. Mağduriyetleri giderebildi mi? Hayır! Sonra dindar Cumhurbaşkanı süreci başlatıldı! Yüzde  99"u Müslüman olan bir ülkede vatandaşlarımızın sanki dindar, dindar olmayan gibi bir sorun varmış gibi göründü, siyasi partiler
de, bu provokasyona uydu, hatalar yaptılar, sonuç mağduru oynayan iktidar, partisinin işine yaradı, ve oyları aldı. Bir Ergenekon davası ortaya çıktı. Türkiye temizleniyor, gizli kapaklılar, faali meçhuller, sözde darbeciler, ortaya çıkarılacaktı. Söylemleri ve yandaş medyanın yardımlarıyla ki böyle bir destek hiç görülmemiştir. Gerçekten suçlu mu, değil mi vatansever mi, düşman mı, suçlar kesin mi, değil mi, daha netleşmeden meşhur hapishane  toplama kampına, çevrildi, bilim adamları, rektörler, profesörler. Paşalar, askerler, gazeteciler, birer birer içeri alındı. Milletimiz ne olduğunu anlamadan! Kim suçlu kim değil çözemeden neler oluyor ülkemde demeye başladı. Elbette vatanımızın aleyhine 1 dakika bile harcamamış olanlalar varsa, birlik beraberliğimize,  bekamıza kastedenler varsa önce hukuk sonra da Allah cezalarını versin. Gariptir ki daha kesinleşmemiş hiçbir suç, hiçbir suçlu yokken sanki ülkemiz teröristlerden darbecilerden temizlendi imajı çiziliyor! Ve insanlar mağdur oluyor.

ÖZTÜRK: Peki açılım ile ilgili genel düşünceniz nedir?

KEFELİ: Bir  açılımdır gidiyor.   Kürt açılımı denildi, sonra Genel Başkan"ımız sayın Hüsamettin Cindoruk"un da tavsiyesi,  demokratik açılıma çevrildi. Neydi  açılım , neye yarayacaktı, neleri çöze bilecekti, ne oldu? Bizce değerlendirilebilirdi, belki iyi niyet olsaydı, Doğu ve Güney Doğu"daki vatandaşlarımıza o bölgenin kalkınmasına,
 istihdamına bir umut olabilirdi. Ama içi boş mektubu olmayan bir zarf tan ibaret kalan, ve tam aksine ülkede bir kaosa sanki Türk-Kürt ayırımı vardı da, bu çözülecektiye dönüştü. Terör önceden dağda top tüfekti, ama ne acıdır ki  ülkemizin Batısı, Doğusu, Güneyi, Kuzeyi , demeden eli molotof kokteylli çocuklarla terör tüm şehirlerimize indi yine ocaklar söndü, gencecik fidanlar, şahadet şerbeti içti. Vatandaşlarımız yine dedi memleketime neler oluyor? Kafalar karışık! Kardeşler, birbirine düşman ediliyor! Huzur kalmadı! Her şey bir garip. Peki çözüm geldi mi? Hayır! 2000 yılında bitmiş hatta kazanılmış bir mücadele terörist başı yakalanmış, yıl 2009-2010 terör tekrar hortladı. Hem de dağmış, bayırmış, şehirmiş, caddeymiş demeden her yerde sanki meşrulaştı. Terörist başı muhatap alındı. Terör örgütünün yandaş partisiyle masaya oturuldu. İşler sarpa sardı, sonuç; fiyasko! Zararı kime? Milletimize, beyinlere , nifak tohumları, nefret tohumları ekildi! Bölünmeye çalışıldı. Bugün insanlarımız korkuyor. Konuşmaktan korkuyor, dinlendiğinden şüphe ediyor. Yarınlarından bir ümidi yok! Böyle bir şey olur mu? Suçu olan ve suçlu olduğunu bilenler, korkabilir ama her şeyden bihaber , hayat mücadelesinde başını su üstünde tutmaya çalışan vatandaşlarımızın bile böyle bir korku tünelinde olmasını açıklıya bilmek mümkün değil. Vatandaşından şüphe duyan hem de  hepsinden bir iktidar devletinden korkan, korkutulan, bir millet. Bu tehlikelidir. Böyle gidemez bu ülkede 73 milyonun, 73 milyonu suçlu olamaz. Özel haklara da, mahremiyete de bu şekilde müdahale olamaz! Ama maalesef bu gün olmakta, bir ülkenin, bir devletin, temel direği olmazsa olmazı olan silahlı kuvvetleri, acaba hangi başka bir ülkede bu kadar yıpratılmaktadır? Bu kadar darbe meraklısı bu kadar magazinsel hale getirilmek istenir? Hiç düşünülmez mi ki 11 komşusu içerisinde son derece önemli stratejik bir konumu olan Türkiye"miz acaba güçlü şerefli ordusu, dimdik, durmazsa ne halde olur. Kimlerin iştahını kabartır, bir kasanın içinde çürük elmalar olabilir çürük elmalar, eğer varsa, tabi atılır ama bir kasa atılmaz? Feda edilmez ama maalesef bu gün bu da var!.Vatandaşımız yine soruyor, memleketimize neler oluyor? Ve son bomba Erzurum-Erzincan arasında ast ve üst savcılar ve hükümet arasında garip olaylar yaşanıyor. Özel yetkili bir savcı tarafından yıllar önce en cesaretli savcı unvanını almış Erzincan başsavcısı İlhan Cihaner terörist olarak suçlanıyor Yargıtay, HSYK artık bu kadarı da yeter diyor? Suçludur, değildir, daha bu  noktaya bile bakamadan, milletimizin adalete güveni tahrip ediliyor. Özel yetkiler kaldırılıyor. Yasama yürütme yargıya baskı yapıyor! Dengeler, bozulmuş, her gün yani bir kavga, yeri bir çıkmaz. Mülkün devletin temeli olan adalete güven sarsılıyor. Kurumlar kargaşa, kavga içersinde siyaset son derece basitleşmiş durumda ve sonuç olarak bir devlet krizi yaşıyoruz. Her sabah acaba bugün ne olacak düşüncesiyle uyanan, gün boyu tutuklamalar, kavgalar, açıklamalarla, beyinleri yorulan bir millet haline getirildik tüm bunlar yaşanırken hiç mecliste dokunulmazlık zırhı ile kapatılmış 609 dosyadan ya da bunların da aklanması gerektiğinden! Mecliste dosyası bulunanların sokaktaki vatandaşlarımızdan farklı bir muamele görmesini ne kadar adil olduğundan çözüm önerilerinden, bahsedilmiyor?


ÖZTÜRK: Ekonomik anlamda neler söyleyeceksiniz ?


KEFELİ:  Ekonomik  kriz vatandaşımızı nasıl mağdur ettiğinden işsizliğin yüzde  20"de olduğundan her 4 gençten birinin işsiz olduğundan,akşam evinde bir tas sıcak çorba bile içemeyen vatandaşlarımızın sayısının çok olduğundan, köylümüzün, çiftçimizin, artık ekip biçemediğinden traktörünün, tarlasının, ipotek altında olduğundan yeni bir işyeri açan esnafın artık en fazla 3 ay dayanıp 3 ay sonra kepenk indirdiğinden, emeklinin,  memurun, işçinin ete hasret kaldığından, ayı geçiremediğinden bahsedelim biraz. Ekonomi denilince bu geliyor aklıma…


Bir bir özelleştirilen fabrikalardan, Deniz Feneri davasından,  çarpık özelleştirmeler nedeniyle işten çıkartılan, hor , görülen, itilip kakılan işçilerimizden, yoksulluklarla mücadele edilmediğinden, yoksulluğa 8 yıl da çözüm üretilmediğinden, konuşmaya fırsat kalmıyor ki, doğru yada yanlış, bilmediğimiz, senaryolar yüzünden; milletimiz artık yorgun hem beynen, hem bedenen, iş yok aş yok, çözüm yok, huzur yok, umut yok, işte DP  olarak gündüzle geceyi yaşayan vatandaşımıza Allah"ın izniyle çözümde olacağız, dermanda olacağız, umutta olacağız, 8 yıldır tek başına  iktidar,ama artık çok fazla yalnız, ve ıssız olmaya başlayan iktidar! 8 yıldır
 yapılanlara baktığımızda bölünmüş yollar var, TOKİnin yaptığı lüks konutlar var ki bu TOKİnin amacına uyuyor mu hiç, satılan kapatılan, fabrikalar var, limanlar, bankalar var, toprağı, tarlası, evi, arabası, ipotekli geleceği doğacak çocuğu borçlu, hayat mücadelesi veren,  gençleri sokaklarda kimi kötü alışkanlıklar batağında bir millet var. Bunun yanında 13-15 yaşında iş adamı olan, inanılmaz zenginlik-servet sahibi olan yandaşlar var. Bu nasıl dindarlık, bu nasıl tüyü bitmemiş yetimin hakkını kollamak, şef katli devlet elini tüm vatandaşlarına eşit adil uzatmak.başarı nedir biliyor musunuz?

ÖZTÜRK: Tekel sigara fabrikası, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, hastaneler, yollar kısacası bugün Samsun'u Samsun yapan bir çok yapı, Demokrat Parti döneminde hayata geçirilmiş. Sonrasında ise kayıtlara göre büyük bir yatırım söz konusu değil... Vatandaş bunun farkında değil mi ?

KEFELİ: Bu hükümet birkaç müteahhitti zengin edeceğiz diye bölünmüş yol, otoyol yapıyoruz dedi ama sonuç alınamadı. Hep birileri zengin edildi.  8 yıldır var mı biten bir tanesi? Yok !
Açılmış, tamamlanmış bir baraj var mı? Yok! Başarı saatte 350-400 km hızla giden hızlı trendir, bunların yaptığı gibi hızlandırılmış tren değil, var mı? Yok ! 10  tane büyük liman yapmak, 10 tane enternasyonal hava alanı yapmaktır. Başarı sadece 300 köyde elektrik olan bir ülkeyi 34 bin köyünde elektrik olan bir Türkiye haline getirmektir. Kalkınmanın arttığı, fabrikaların bacalarının kuruduğu, değil tüttüğü, insanlarının yüzünün güldüğü, kavganın bittiği, dengelerin korunduğu, kollandığı, bir ülke oluşturmaktır. Bunların hangisi sağlandı. Hiç biri! İşte bu nedenle bu hükümetin çivisi çıkmıştır. Tek çare adil bir erken seçimdir.

ÖZTÜRK : Samsun, Demokrat Parti'nin eski kalelerinden. Bu seçimlerde eski havayı yakalamak mümkün mü ? Son anketlere baktığımızda, Samsun'da Demokrat Parti meclis dışındaki en güçlü parti konumunda. Bu bilgi ışığında Samsun'da hedef nedir ?

KEFELİ: Avrasya kamuoyu araştırma şirketinin en son yaptığı araştırmada DP"nin oyu 16 büyük şehirde 7,4"tür, ve her geçen gün artmaktadır. Çünkü halkımız artık geçmişin teminatı olan , yaptıkları, hizmetleri, tecrübeleri, yapacaklarını garantisi olan DP"nin adres, tek adres olduğunu görmüş ve kararını vermiştir. Kapımız tüm vatandaşlarımıza, sağ yada sol görüşlüymüş hiç fark etmeden, mezhebi, şuymuş, buymuş, ayırt etmeden her kese özellikle de bu 8 yıllık hükümet döneminde en çok mağdur olmuş gençlerimize kadınlarımıza sonuna kadar açıktır. Samsun"da da hedefimiz kaleyi geri almaktır. Ama şunun bilincindeyiz, Samsun"da başarılı olmak yetmiyor. Türkiye genelinde bir başarı şart. Samsun"da yüzde 50"nin üzerinde oy alsak bile, eğer ülke genelinde bir başarı gösteremezsek bir anlamı olmaz. Ve halkın bize karşı göstermiş olduğu ilgi, yoğunluk, beklentiler ve en önemlisi de bağımsız anketler bize mecliste olduğumuzu, olacağımızı, halkın Demokrat Parti yönetimini özlediğini gösteriyor. Ve inanıyoruz ki, iki partinin birleşmesinin de verdiği enerji ile özlenen bir yönetim şeklini hayata geçireceğiz.

ÖZTÜRK: Samsunlulara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

KEFELİ: DP Samsun il teşkilatı olarak Mart ayı sonuna kadar yeni üye kayıtlarımızın, eski kayıtlarında TC numaralarının bildirimi gerektiği için tazelenmesi çalışmasını başlatmış bulunmaktayız. Biz tek yürek Samsun, tek yürek Türkiye, tek yürek DP diyoruz! Bu dava hepimizin bu topraklar hepimizin gelin hep beraber yasaksız, özgür, düşünen, düşündüğünü söyleyebilen, barışan güçlü büyük Türkiye"yi hep birlikte inşa edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR