Samsun üzerinden yaratılan provakasyon ve gerginlik üzerine

Yıllardır bu ülkede yaşanan sorunları şiddet yöntemleri yada darbeler aracılığıyla çözmeye alışmış devlet anlayışının hala bu tavrında ısrarcı olduğu ortada. İşçilerin, işten atılanların, emeklilerin, işsizlerin, yoksulların, öğrencilerin, kadınların vb. toplumsal kesimlerin sorunları karşısında devletin ilk çözüm önerisi; “ben böyle istiyorum, kaderinize razı olun” cümlelerinde ifadesini bulmaktadır. Yok, eğer hala kaderinize razı olmuyorsanız?  işte size kesin çözüm;  polis copu, tazyikli su, biber gazı ve her türden şiddet, gözaltılar, mahkemeler, yetmedi mahpushane damları vb. vb yöntemler…Devletin ve hükümetlerin emekçilerin ve ezilen toplumsal kesimlerin sorunlarını çözme yöntemleri sürekli bir baskı ve şiddet yöntemi içermektedir. Devletin bu tavrı, kendini devletin politikalarına yakın hisseden ve devletin şiddet politikalarını haklı bulan vatandaşlar arasında da şiddeti özendirmektedir. Ahmet Türk"e adliye binası önünde ve Kayseri"de katıldığı cenaze töreni sırasında Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Taner Yıldız"a yumruk atanlar bu cesareti, 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte toplumu susturma ve bastırma yöntemi olarak devreye sokulan şiddetten ve  yıllardır toplum üzerinde yaratılan şiddet ortamının  meşruluğundan almaktadırlar. Bu saldırganların toplum nezdinde “kahraman” olma çabaları ve “kahraman “ ilan edilmeleri ne yazık ki, yıllardır devletin kendi elleriyle yarattığı ve sürekli olarak şovenizmin, ırkçılığın ve şiddetin kışkırtıldığı ideolojik bir temelden kaynaklanıyor.

Ülkemizde yaşanan bütün sorunlara ve olaylara devletin resmi ideolojisi üzerinden bakınca ülkemizde hak arayanlara “verilenle yetin…ya razı ol, ya cop ye”… birlikte yaşadığımız başka halklara ise “aklını başına topla…ya sev ya terk et " demek ve ötekileştirmek çok kolay olmaktadır. Bu anlayış üzerinden yıllardır hiç bir sorunun çözülmediği ve çözülemeyeceği artık görülmelidir. Bu ülkede hak arayan işçilerin ve diğer ezilen toplumsal kesimlerin yanında yer almak ve bu ülkede farklı kimlik, din, dil, ırk, inanç ayrımı yapmadan halkların kardeşliğini ısrarla savunmak gerekmektedir.

Ben şimdiye kadar yaşanan olayları hiç bir zaman çoğunluğun düşüncesine ve devletin ideolojik yaklaşımlarına göre değerlendirmedim. Daha ilk gün Ahmet Türk'e atılan yumruğun basit bir yumruk olayı olmadığını, bunun farklı sonuçlar doğuracağını ve provokatif bir ortam yaratılarak, ülkemizde yaşayan halklar arasında kin ve nefret duygularını kışkırtacağını ve bu ortamın halkların çıkarına olmayacağını, böylesi bir ortamın bu ortamdan rant sağlayan bir takım karanlık güçlerin işine yarayacağını ve Samsun halkının bu oyuna gelmemesi gerektiğini söylemiştim. Ve yine Samsun üzerinden Ahmet Türk"e atılan yumrukla birlikte, Karadeniz"de bölgesel ve halklar arasında bir ayrımcılık yaratılmak istendiğini ve yine halklar arasında kin ve düşmanlık duygularının kışkırtılacağı provokatif ortamların yaratılabileceğini vurgulamıştım. Ahmet Türk"e atılan yumruğun hemen ardından Ladik'te iki polisin yaşamını yitirmesine neden olan silahlı saldırı söylediklerimi doğrulamıştır.Ahmet Türk"e atılan yumruk kadar, Ladik"teki silahlı saldırıda kargaşa, gerilim ve provokasyon ortamı yaratan ve halklar arasında kin ve düşmanlığı kışkırtan bir saldırıdır. Şimdi halklar arasında yaratılmaya çalışılan şiddet ve provokasyon ortamına karşı çıkmak, ülkemizde yaşayan halklar olarak bizi bir birimize düşürecek oyunlara gelmemek, birlikte ve kardeşçe bir yaşamı savunmak, Ahmet Türk'e atılan yumruğu, cenaze töreni sırasında enerji ve tabii kaynaklar bakanı Taner Yıldız"a atılan yumruğu ve Ladik"te hangi güçler tarafından gerçekleştirilmiş olursa olsun, iki polisin yaşamını yitirmesine neden olan bu silahlı saldırıyı barış ve kardeşliğin engeli olarak görmek ve değerlendirmek gerekmektedir. savunmamız gereken şiddet ortamı değil tam tersine ülkemizin şiddet ortamından arındırılması ve halklar arasında hoş görünün tesis edilmesidir. "kana kan intikam" söylemlerinden uzak durmak ve bundan kaçınmamız gerekmektedir. Çünkü göze göz mücadele insanı kör eder. Kör olmadan önce, sadece buz dağının görünen yüzünü değil, buz dağının ardındaki gerçekleri görmemiz gerekmektedir.

 ihtiyacımız olan şeyin sevgi, barış ve kardeşlik olduğunu asla unutmayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR