Onur, Rezalet, Provakasyon

Dün Ülkemizin büyük bir bölümünde gerçekleştirilen Çanakkale Kutlamaları ile göğsümüz kabardı. Ecdadımızı bir kere daha yad ettik.Ve Milletimizle gurur duyduk.Ne Çanakkale'yi unuttuk,Ne milli Mücadelede verdiğimiz şehitlerimizi ne de terör belasına verdiğimiz şehitlerimizi.Onların mücadele ruhu her zaman yüreğimizde,ruhumuzda olacaktır.

Yüreğinde Vatan Millet sevgisi dolu olanların gurur, onur ve gözyaşları ile takip ettikleri televizyonlardaki haberler arasında kin ve nefretle kınadığımız, lanet okuduğumuz görüntülere ve konuşmalara şahit olduk.Ben haberleri izlerken önce yüreğimde nefret fırtınası esiyordu,sonrasında da gurur ve gözyaşı.Gözlerimden akan yaşlar duygularıma tercüman olurken az önce haber kanallarında izlediğim rezalet görüntülere ve söylemlere yüreğimde daha da şiddetli bir nefret oluştu. Nefretle diyorum zira artık nefret noktasına kadar getirdiler. Amaçları sadece eylem yapmak Devletimize karşı gelerek, kendi sözde devletlerini kurmak isteyenler yine ortalığı savaş alanına çevirdiler.Bu çaresizliğin,inisiyatifi elinden kaçıran PKK nın haince bir planıydı.

BDP Genel Başkanı Diyarbakır'da “Artık Kürdistan'a siyasi statü istiyoruz. Bunu da direnerek, ulusal birliğimizi güçlendirerek kazanabiliriz. Artık meydanlarda olacağız' dedi.

Artık uyumanın, gaflette olmanın zamanı değil.Artık gözümüzü açmalıyız bu ifadelerin gelişi bundan 28 yıl önce belliydi.28 Yıldır devlet ve millet olarak habire bir şeyler veriyoruz bu maymun iştahlılara.Ne kadar ne verirseniz verin bunun sonu gelmeyecektir.Kürdistan'ı da kurdursanız talepleri istekleri asla bitmeyecek.Kangren olup vücudumuzun bir bölümünü götürebileceğini bildiğimiz ve teşhis ettiğimiz hastalığın tedavisini bir türlü gerçekleştiremedik.

Gelişen olaylara söylenilen söylemlere dikkat edin.Bu işin peşinden daha ne çoraplar örülecek.ne belalar ve sıkıntılar ortaya çıkacak.Kural bellidir “Ver kurtul,sat kurtul,Al kurtul”..Bu saatten sonra hangisine karar verirseniz artık.Ama bu kararı vermekte bile geç kaldı birileri. Büyütmeyecektiniz bu kadar büyütmeyecektiniz.Bu Milleti de uyutmayacaktınız.Kardeşlik masalları ile.Milletimiz kimin dost kimin düşman olduğunu tarih sayfalarından itibaren çok iyi bilir.

Ben bu ifadeleri haberlerde dinlerken nerede olduğumu, kim olduğumu ne yaptığımı bir müddet unuttum “Nereden inceldiyse oradan kopsun” dedim.

Böyle bir ifadeyi Bayrağımızın çatısı altında meydanlarda söyleyebilenler daha hangi özgürlükten bahsediyorlar yeterince özgür değiller mi ?

Adamlar resmen Devlete baş kaldırıyorlar. Yok polis Pazar günü karakolundan çıkmasın,siz yasaklasınız da biz yapacağımızı yapacağız,21 ine kadar planlanmış tüm eylemlerimizi gerçekleştireceğiz,..

Meclis içerisinde ve meclis dışında Demirtaş ve avenesinin söylemlerine bir bakarsanız bu resmen devlete bir başkaldırıştır. Devlete ültimatom vermedir, hatta bundan da öte adı konulmayan bir savaş ilanıdır. Vatana açık bir şekilde ihanettir.

Bu adamlara devlet hadlerini bildirmelidir. Gerekeni yapmalıdırlar. Aksi takdirde Türkiye Cumhuriyeti “ Kürdistan” la karşı karşıya kalacaktır.

Ekranlarda zaman zaman gördüğümüz görüntüler ve dün yaşananlar tıpkı bir isyanın provası gibi geldi bana,yavaş yavaş aheste aheste göstere göstere bir isyana hazırlık..Artık görsün bu isyanı ilgili ve yetkililer.

21 Mart ta kutlanması gereken Nevruz'u tüm uyarılara rağmen Pazar günü gerçekleştirmeye çalışanların gerçek yüzünü bir kez daha görmüş olduk. Polisimize taş,sopa Molotof kokteyli,kamu mallarına zarar verme,sivil vatandaşları korkutma,onlara saldırma.

Ülkemiz büyük bir provokasyonla karşı karşıya.O sağduyulu olduklarını söyleyen adını bile anmak istemediğim vekiller neden Bahar Bayramını gününde eğlenceli ve güzel bir şekilde kutlamayı düşünmediniz de illa Pazar gününde direttiniz.Sizin için bu tip günler öncesi sadece ve sadece eylem gerçekleştirmek,Türkiye Cumhuriyeti Devletine,güvenlik güçlerine ve vatandaşına saldırmak,şiddet ve eylem demektir.Katrandan olmaz şeker olsa da aslına çeker..

Haber kanallarını dolaşırken Almanya da Madımak davasındaki kararı protesto eden görüntüler takıldı gözüme. Binlerce insanın elinde pankartlar kararı kınıyoruz,protesto ediyoruz.Tamam bu karar tanımayabilirsiniz protesto edebilirsiniz de o esnada alanınızda bulunan yüzlerce kırmızı zemin üzerinde ORAK ÇEKİÇ'Lİ Komünizmin simgesi olan rus bayrağını nasıl izah edebilirsiniz.Siz neyi savunuyorsunuz ve kimliğiniz nedir.Hangi fikrin davasını güdüyorsunuz.Kimin haklarını savunmaya çalışıyorsunuz.Madımakta yanarak ölen vatandaşlarımızın mı yoksa uzun yıllar başımıza bela olan,kardeşi kardeşe kırdıran,ülkeyi kan gölüne çeviren ORAK ÇEKİÇ'İNMİ ?Sizleri o salona getiren ve bu bayrakları açtıran güç kim?

Madımak kararının açıklanmasından sonra yapılan açıklamalar verilen beyanatlar yeni bir provokasyonun işareti idi.Açık ve net olarak bunu görmemiz gerekiyor.Bu yüzden sağduyulu davranmamız gerekiyor.

Dünkü yazımın son sözleriyle bu günüde noktalamak istiyorum:

“Ya yeniden destan yazacağız,yada yavaş yavaş yok olacağız.”


Sevgi ve saygılarımla..

ALLAH(C.C) YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN…


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR