Mezarımı Derin Kazın

   Mezarımı derin kazın, köşeli olsun. Ben gidersem ardımda çocuklarım neşeli olsun. Üzmesinler onları. İtip kakmasınlar. Sahipsiz sanmasınlar. Onları kimsesizlerin kimsesine –Allah"a- emanet edip de gittim. Dünya malının esir aldıklarına teslim edemezdim elbette. Maldan mülkten başka hiçbir şey bilmeyen, paralarıyla uğraşan, bir gıdım yardımı mazlumlardan esirgeyen paranın ezdiklerine bırakamazdım.

Amcaları yan bakmasın onlara. Mallarına göz dikmesin. Onlara gelen yardımları yemesin. Hal hatırlarını sormamalarına rağmen paylama erkek(!)liklerini göstermesinler. Sonra yeğenleri onlara haklarını helal etmezler. Çok sevdikleri babaları tarafında gidip selam verecekleri, elini öpecekleri kimseleri kalmaz.

   Evlerine uğramayan, selam vermeyen dayılarına uğradıklarında çocuklarım “Neden bu kadar seyrek uğruyorsunuz yanıma?” serzenişine muhatap olmasın. Sıla-ı rahim edebiyatları yapılmasın. Teyze ve halalar el evlerinde. Onlara ne diyebiliriz ki? Onların mazeretleri var bir yere kadar.

   Mezarımı derin kazın! Çocuklarımın durumlarını görüp üzülürsem ve çıkmak istersem çıkamayayım mezardan. Yoksa çıkarım oradan. Tükürülecek yüzlere tükürürüm. Diğer taraftan gelip bazı hakikatleri gördüğüm için bu tavrı çok kolay ve rahat yapabilirim. Kimseden de korkmam. Çekinmem. Ellere talkın verip de tam tersi tavırlar sergileyen sahte ve yalan dünyanın yapmacık, ikiyüzlü insanlarının yüzüne haykırırım. Siz ne yapıyorsunuz? Dün yaptıklarınızın ceremesidir bugün çektikleriniz. Bugün yaptıklarınızın karşılığını da yarın göreceksiniz. Bundan emin olunuz. Suçluyu başka yerlerde aramayınız.

   Adama karı dırdırı zor gelmiş. Babasını vurmuş sırtına bir kayadan aşağıya atmak için çıkmış yola. Yorulup oturmuş bir yerde. Soluklanırken yorgun ve kısık sesli babasının şöyle dediğini duymuş: “Ben de babamı atarken aynı yerde dinlenmiştim.” Oğlu bunu duymuş ve irkilmiş. Yani sıra bana da mı gelecek? Beni de oğlum, çok sevdiğim, hayatımı onun için bitirdiğim biricik yavrum atacak başından öyle mi? Evet öyle? Ne sanıyordun? Başka ne olabilirdi ki? Etme bulma dünyası böyle işliyordu. Çanağına doğradıkların bir gün ağzına gelecek muhakkak. Adam iyi adammış. İrkilmiş, kendine gelmiş. Yanlışından dönmüş. Bu olayda oğluna hiç itiraz etmeyen babasından özür dilemiş, geri götürmüş. Onun duasını almış. Babanın oğluna neden itiraz edemediğini anladık değil mi?

   Bayramın ardından ağır oldu yazı galiba? Acı oldu, değil mi? Bu yazıyı yazarken içim gidiyor, biliyor musunuz? Yanıyorum. Mahvoluyorum. Eğer bir küçük, bir büyüğüne gönülden, içten gelerek gidemiyorsa, koşa koşa gidemiyorsa, kural böyledir diye gidiyorsa sadece ne olacak hâlimiz? Ne olacak bayramlarımız? Böyle bayram mı olur? Bayramsa bayramınız mübarek olsun! Ancak bayramsa…

   Mezarımı derin kazın! Vasiyetim olsun size bu. Dünyada beni yıpratan çirkinlikleri, insanların çirkin tavır ve davranışlarını bari diğer tarafta duymayayım. Ruhum ıstırap çekmesin. Bedenim dünyayı taşıdı ömrüm boyunca. Ruhum da insandan şeytanların şeytanlıklarının ağır yükünü çekmesin. Duymayayım bari olanları. Ancak çocuklarıma yanlış yapıldı mı çıkar gelirim. Öyle değil miyiz? Çocuklarımız söz konusu olunca bir aslan olmaz mıyız?

   Siz yine de mezarımı derin kazın! Kenarı köşeli, üstü meşeli olsun! Biz giderken arkamızdan gençlik neşeli olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR