Kamu emekçileri haydi...

Kamu emekçileri haydi, emek, barış ve demokrasi mitingine

 

Yazı yazmayalı aslında çok da uzun zaman olmadı. ama yazmadığım süre içinde o kadar çok etkilik yapıldı ki ben neden bunlardan ayrı kaldım diye kendimle hesaplaştım. Arkadaşlarımda bana yapılan etkinliklerin ve mitingleri anlatan bazen resim ve görüntüler bazende konuşmalara ilişkin bilgileri sanki yazmaya devam ediyorum gibi göndermişler. Sağ olsunlar var olsunlar. İşte bunlardan bir kaçına ilişkin anlatımlar. KESK Genel merkezinden arkadaşlarımdan, BES Genel Başkanı Osman Biçer ve KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek"in 29 Kasım"da Ankara"da yapılacak olan miting için gönderdiği açıklamayı siz Samsun"da yaşayan Kamu emekçilerine duyurmak istedim.  KESK genel Sekreteri Emirali Şimşek"in iletisinde neden miting yapma kararı aldıkları anlatılmakta. KESK"in DİSK ile ortaklaşa düzenledikleri mitingin asıl nedenleri neler okuyalım…
Krize, İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı 29 Kasım 2008"de Emek, Barış ve Demokrasi Mitinginde Buluşalım! Hükümetin bir türlü kabullenmek istemediği ekonomik kriz, her geçen gün etkisini daha da fazla hissettiriyor. Üstelik hükümetin görmezden gelmesi krizi ortadan kaldırmadığı gibi, sonuçlarının daha da ağır olmasına yol açıyor. Daha kış başlamadan, halkımızın büyük bir çoğunluğu, bu kışı nasıl geçireceğinin derdine düşmüş bulunuyor. Başta doğalgaz ve elektrik olmak üzere temel ihtiyaç maddelerine yapılan fahiş zamlar, halkın gündelik yaşamını olumsuz etkiliyor. Geniş bir toplumsal karşı çıkış yaratılamazsa, bu zamlar artarak devam edeceğe benziyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısında, Başbakan Erdoğan “krizin sadece finans piyasalarında olduğunu, genel bir ekonomik krizden bahsedilemeyeceğini” iddia etti. Oysa 2008 yılı başından itibaren Türkiye ekonomisi büyük bir daralma içine girmiştir. TÜİK tarafından açıklanan ikinci çeyrek büyüme rakamlarına göre Türkiye"nin büyüme hızı yüzde 7"lerden 1,9"a kadar gerilemiş, imalat sanayinde büyüme yüzde 15"lerden yüzde 2,5"a, inşaat sektöründe ise yüzde 20"lerden yüzde 0,9"a kadar düşmüştür. Tarımda ise büyüme değil, yüzde 3,5 küçülme yaşanmıştır. Bu rakamlarla apaçık ortaya dökülen ekonomik daralma, henüz küresel ekonomik krizin patlak vermediği bir dönemde Türkiye ekonomisinin büyük bir çöküş yaşamaya başladığının göstergesidir. Bu ekonomik çöküş nedeniyle 2008 yılı başından bu yana binlerce kişi sessiz sedasız işinden atılmış bulunuyor. Hükümet istatistik oyunlarıyla gizlemeye çalışsa da, bugün gerçek işsizlik oranı yüzde 20"yi geçmiş durumdadır. Bir yandan işsizlik artarken, diğer yandan da halkın önemli bir kesimi büyük bir borç batağına saplanmış bulunuyor. Tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarının yanı sıra ödenmeyen çek ve senetlerde de büyük bir artış yaşanmaktadır. Ve tabi bu tabloya, bir de her geçen gün artan hayat pahalılığını eklemek gerekmektedir. AKP Hükümeti görmek istemese de, bugünkü Türkiye"nin acı tablosu budur! Ve ne yazık ki, durum daha da kötüleşmektedir. Hükümet bu kötü tabloyu değiştirmek, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmak, işsizleşmeyi ve yoksullaşmayı durdurmak, refah ve istihdamı arttırmak, toplumun tüm kesimlerinin demokratik taleplerini karşılamak için derhal adım atmalıdır. AKP hükümeti iktidara geldiği günden bu yana, işler ne zaman istediği yönde gitmese, tehditlerle, hatta zora başvurarak toplumsal muhalefeti baskı altına almak istemektedir. “Özgürlük” ve “demokrasi” savunuculuğunda mangalda kül bırakmayan AKP"nin gerçek yüzü, böylesi durumlarda açığa çıkmaktadır. Son günlerde AKP hükümetinin başta Kürt Sorunu olmak üzere, pek çok alanda takındığı gerginliği tırmandırıcı ve çatışmacı tutum bunun bir göstergesidir. Mevcut krizde AKP hükümeti, önemli bir sınavla karşı karşıyadır. Bu sınavda ya kendinden önceki hükümetler gibi, krizin tüm yükünü emekçi ve yoksul kesimlere yükleyecek ve buna karşı çıkan tüm kesimleri zor yoluyla bastıracak ya da geniş toplumsal kesimlerin sesine kulak vererek, emek ve demokrasiden yana bir program hayata geçirecektir. Bizler KESK ve DİSK olarak toplumsal sorumluluğumuz gereği, hükümeti emek ve demokrasiden yana tutum almaya çağırıyoruz. Nüfusun binde birine bile denk gelmeyen bir avuç sermayedarın servetini korumak için, milyonlarca kişinin işiyle, aşıyla ve geleceğiyle oynanmasını istemiyoruz. Bunun için KESK ve DİSK"in çağrısıyla yan yana gelecek olan toplumun geniş kesimleriyle birlikte, önümüzdeki dönemde bir dizi eylem ve etkin gerçekleştireceğiz.
• Önümüzdeki hafta başından itibaren, tüm illerde; sendikalardan meslek odalarına, siyasi partilerden derneklere, emeklilerden ev kadınlarına, çiftçilerden gençlere kadar toplumun her kesiminden yurttaşımızın katılımıyla “Krize Karşı Emek ve Demokrasi Platformları” oluşturulacaktır.
• 11 Kasım"da KESK ve DİSK Genel Başkanları tarafından KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN EMEK VE DEMOKRASİ PROGRAMI kamuoyuna açıklanacaktır.
• 15 Kasım"da Türkiye"nin her yerinde şehir merkezlerinde, oturma eylemleri ve basın açıklamaları yapılarak, AKP hükümetinden, “zamları geri alması” ve “emekten ve demokrasiden” yana bir programı hayata geçirmesi istenecektir.
• 29 Kasım"da KESK ve DİSK"in çağrısıyla Türkiye"nin dört bir yanından bir araya gelecek on binlerce kişiyle birlikte Ankara"da, “KRİZE, İŞŞİZLİĞE, YOKSULLUĞA VE ZAMLARA KARŞI EMEK, BARIŞ VE DEMOKRASİ MİTİNGİ” gerçekleştirilecektir. Krizin bedelini işsizlikle, yoksullukla ve zamlarla ödemek istemeyen tüm kesimleri, eylemlerimize destek olmaya, alanlarda yan yana gelmeye çağırıyoruz. BES Genel Başkanı ve KESK Genel Sekreterinin bu çağrısına çok merak ediyorum canı yanarak ve haklarını aramak kararlılığıyla giden olacak. Bende Denge Gazetesinde yayınlanmak üzere bir aksilik olmadığı takdirde adım adım bu mitingi izleyeceğim. İzledikten sonra sizlere tüm yaşananları satır satır aktarmaya çalışacağım. Saygılarımla….

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR