İşadamlarından acı itiraf

Samsun Sanayici ve İşadamları Derneği (SAMSİAD) Başkanı Resul Tüfekçi, Samsun ekonomisini, kentin önündeki handikapları, yeni dönem projeleri ve gelecek olan yatırımları gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Mirdaç Öztürk'e değerlendirdi.

Miraç ÖZTÜRK:  Sohbetimizin ana minvali, Samsun ekonomisi olacak elbette ki… Konumuz çok ve hepsi de iç içe. Siz, sohbetin başında genel bir değerlendirme yapacak olursanız, nasıl bir fotoğraf çekersiniz Samsun için?

 

 

 

SAMSİAD Başkanı  Resul TÜFEKÇİ:

Samsun ekonomisiyle ilgili konuşmadan önce Samsun sanayisine değinmek istiyorum. Samsun ticari evreden sanayi evresine yavaş yavaş geçmiş bir şehirdir. Sanayi kültürü yeni yerleşmeye başlıyor. Samsun"a sanayiye lokomotif olacak firmalarımız yok. Ama tıbbi aletler konusunda iyi bir konumdayız. Dünya'da  3. sırada Samsun var.  Samsun"dan  dünya çapına üretim yapan çok firmamız var. Bu firmalar Samsun"a  değer katıyor ve istihdama katkı sağlıyor.

ÖZTÜRK: Samsun sizce umutsuz bir kent midir?

TÜFEKÇİ: Samsun kesinlikle umutsuz bir kent değildir. Samsun'un kıymetini bilmiyoruz. Samsun'un güzelliklerini görmüyoruz. Ne yazık ki Samsun gereken değeri alamıyor.  Samsun Türkiye'deki ulaşımın 4 ağına sahip tek ilimiz.  Yani o kadar alternatifimiz var ama sanayinin gelişmemesinde de çok faktör söz konusu.

LİMAN TAM ANLAMIYLA İŞLEMİYOR

Örneğin; limanın tam anlamıyla işlememesi, gelişmemesi, konteynır taşımacılığın yeterli olmaması, biz üreticileri, sanayicileri zor durumda bırakıyor.  İstanbul'a gelip İzmir'e gönderilen konteynırlar Samsun'a aktarma yapılıyor. Bu da zaman kaybına, nakliyatta maliyet fazlalığına neden oluyor. Bu da bizi rekabet ortamında zor durumda bırakıyor.

ÖZTÜRK: Karadeniz"in diğer kıyı illeri, yabancı ülkelerle çok yakın ticari ve ekonomik ilişki içerisinde. Samsun"da dış ticaret ilişkileri zayıf sanırım. Bunun nedenleri nelerdir?

TÜFEKÇİ: Böyle olmasının tek sebebi var. Birliktelik yok…  Sınır komşumuz olan Gürcistan ile fazla ilişkilerimiz yok fakat birbirimize lazım ve faydalıyız. Dediğim gibi önce kendi aramızda birleşmemiz lazım. Herkes bireysel hareket ediyor. Bizim ortaklık kültürümüzün olamaması, herkesin bireysel hareket etmesi, Samsun ekonomisi ve sanayisinin en büyük dezavantajı.

ÖNCE ZİHİNSEL BİRLİKTELİK LAZIM

Bizim birleşmek için yaptığımız çalışmalarda büyük bir heyecan, hevesle katılımlar oluyor. Daha sonra icraata geçtiğimizde hiç kimse ilgilenmiyor. Birleşme yolunda kalıcı girişimler yapamıyoruz. Önceden dediğim gibi ortaklık kültürü olması lazım çünkü ilk önce zihinsel birliktelik lazım. Zihinsel birliktelik olmadan fiziksel birliktelik olmuyor. Samsun iş dünyasına baktığımızda uzun süreli köklü bir kuruluş yok denecek kadar az. Olan şirketler de zaten aile şirketleri. Bunun en önemli nedeni de bu birlikteliğin sağlanamamasıdır.

ÖZTÜRK: Samsun için çok önemli bir proje vardı. Mersin-Samsun demiryolu hattı projesi. Bu konuyla ilgili bir gelişme söz konusu mu acaba? Uzun yıllardır dillendirilmiyor? Bir gelişme söz konusu mu?

TÜFEKÇİ: Yetkililer, yaptıkları açıklamalarda böyle bir oluşumun olduğunu ve sona yaklaşıldığını kaydediyorlar. Biz de yakından takip etmeye çalışıyoruz. Devlet Demir Yolları çok ağır işleyen bir kurum.  Böyle bir kamu kurumunda da projelerin hızlı bir şekilde olması kolay değil. 

ÇEVREMİZDEKİLER BİZDEN FAZLA İSTİYOR

TR 83 bölgesinde olan iller artık birliktelik sağladı. Orta  Karadeniz Kalkınma Ajansı ile birlikte gördük ki bireysel olarak bir yere varamıyoruz.  Artık birleşerek ortaklık yaratma vaktinin geldiğini çok iyi anladık.  Bir Tokat, Amasya, Sinop'ta görüyoruz ki Samsun limanının işlemesini onlar Samsun'lulardan daha çok istiyor. Onlar bizden daha fazla Mersin"e tren seferinin olmasını istiyor.

BÜYÜK BİR PROJE BEKLİYORUZ

Bunu istiyorlar çünkü Samsun'un bir potansiyeli var. Bu iş Samsun'un üzerinden olabileceğini biliyorlar. Sonuç olarak Mersin"e demir yolunun oluşumu talebe bağlı olarak hızlanıyor. Şu an kesin bir tarih yok ama yakın zamanda gerçekleşecek bir proje bekliyoruz.

ÖZTÜRK:  Samsun"un yerel ekonomisi hakkında ne söyleyeceksiniz? Bir çok yerli firma var, sizce markalaşma süreçleri nasıl işliyor, vatandaşlar yerli üreticileri destekliyor mu?

TÜFEKÇİ: Üzülerek söylüyorum ki Samsun"da üretilen mallara Samsunlunun talebi olmuyor. Bunun için markalaşma yoluna giden firmalar, üreticiler var. Bizler bu durumdan şikayetçiyiz. Bu sorunu dile getiriyoruz fakat sadece bizim dillendirmemizle kalıyor.

MARKETTE SAMSUN"UN ÜRÜNÜNÜ İSTEYİN

Bu konuda Samsunlulara büyük iş düşüyor. Çünkü bir Samsunlu markete girdiği zaman tüketicinin, “Ben yerli malı olan Samsun'da üretilen maldan almak istiyorum” demesi lazım. Bunu diyen vatandaş şunu kendi kendine demesi lazım; "Ben ne kadar Samsun da üretilen mal tüketirsem Samsun kazanır, Samsun markalaşır ve yerli üreticiler büyür, büyüdüğü zaman da istihdam çoğalır, iş imkanı çıkar" Benim bu düşüncede oluşum ithal malları kötülemem anlamına gelmesin. Ne kadar yerli üretim ve tüketim lazımsa ithal mallar yani rekabet ortamı yaratan ürünler de lazım. Ne kadar rekabet o kadar avantaj demek.


ÖZTÜRK: Samsun"da beklenen büyük bir yatırım söz konusu mu?

PETROL ARAYIŞLARI BİZİ
UMUTLANDIRIYOR

TÜFEKÇİ: Şu an göz önünde olan açık denizlerde petrol yatakları arayışlar var. Hem firma olarak hem Samsunlu olarak sevinçliyiz ve umutluyuz. Umut ediyoruz ki zengin kaynaklar çıkar. Çünkü yan sanayi ve firmaları Samsun'a çekmek daha kolay olur. Büyük çalışmalardan biri de mendirek yapımı süren tersane. Sıralı müşteri ile aktif şekilde çalışan bir kuruluş. Sonra Kavak"ta OSB"de yatırımcıların yer tahsisi istemi var. Bu tür yatırımlar Samsun'umuz için güzel şeyler. Samsun'da doğal gaz boru hattının geçmesi de Samsun için avantajlı. Yani Samsun'un yararına olan önemli yatırımlar bunlar diye düşünüyorum. Bir de yatırım yapmak istenip de uygun olmayan sektörler var. Bunlardan biri de otomobil sektörü. Otomobil sektörüne uygun değiliz  Keşke olabilsek. Fakat,  Samsun buna uygun değil altyapısı ve yan sanayisi yok. Bir otomobil üreticisi için çekici bir etkeni yok.


ÖZTÜRK:  Sizce bahsettiğiniz bu yatırımlar, Samsun için bir gelecek vaat ediyor mu?

TÜFEKÇİ: Samsun geleceği bakımından çok umutlu bir şehir aslında. Çünkü sanayinin büyük olduğu İstanbul, Bursa, İzmit   yerlere alternatif konumda. Sosyal aktivitelerin geliştirilmesi, eğlence mekanların değişmesi, küçük çaplı da olsa alışveriş merkezlerin kurulması, sinemaların dolduğu mücadele veren  bir Samsun var. 

ÖZTÜRK: Peki mücadele eden, gelişen Samsun"da neden hala ilk sorun işsizlik?

TÜFEKÇİ:  İşsizlikte detaya girersek,  benim gözlemlediğim ailelerde çokçuklarımız okusun, üniversiteli olsun zihniyeti var. Biz çocuklarımızı en iyi yere gelsin, en kıdemli olsun, en iyi eğitimi alsın diye dershanelere yolluyoruz, özel dersler aldırıyoruz. Yani çocuklarımızın hedeflerini yüksek tutturuyoruz. Çocuk üniversiteden mezun olduktan sonra o da büyük düşünüyor ve çalışmak istediği yerleri beğenmiyor. 'Ben yıllarca okudum bu işi yapmam' zihniyeti oluyor.  Herkes üniversite okuyor fakat üniversite okumak önemli değil artık.

ÜNİVERSİTE MEZUNUNA İHTİYACIMIZ YOK

Açık konuşuyorum bizim sanayici olarak üniversite mezununa ihtiyacımız yok. Memleketin, sanayicinin ara elemana ihtiyacı var. Meslek lisesi mezunu ihtiyacımız var.  Özel sektörde üniversite mezununa ihtiyaç yok. Ben kendi firmamda 180 kişi çalışıyor ve 15'e yakın üniversite mezunu personeli çalışıyor. Onlarda idari kısımda çalışıyorlar. Geri kalan personel ise teknik lise mezunu. Baktığımızda 180 kişilik bir iş yerinde 15'e yakın üniversite mezunu var geri kalan 165 kişi teknik lise. Yani üniversite mezununa ihtiyaç yok. Kalifiyeli elemana ihtiyaç var ve teknik lise mezunu olup iş bulanların aldığı ücretlerine baktığımızda, üniversite mezunu olup da iş bulanlardan avantajlı. Artık üniversite okumak ayrıcalık değil meslek sahibi olmak ayrıcalık.

ÖZTÜRK: Sizin işsizlik ile ilgili bir projeniz yada çözüm öneriniz var mı?

BİRLEŞMEYEN YOK OLUR

TÜFEKÇİ: Biz sanayiciler olarak işlerimiz büyütmek istiyoruz. Yani işleri büyütüp istihdamı gerçekleştirmek istiyoruz. Bir firmanın büyümesi ile istihdam yapması paraleldir. Tüm üreticiler bunun mücadelesini veriyor. Mücadeleyi verenler ise üretimde en büyük rolü oynayan KOBİ"lerdir. KOBİ"lerin bu dönemlerde çok büyük sorunları var. KOBİ"lerin finansal erişim sıkıntıları var. Bu sıkıntının üzerinde bağlı olduğumuz konfederasyonun çalışmaları var,  özellikle bu yıl bu konu üzerinde yoğunlaşıyorlar.  KOBİ"lerin AR-GE'ye başvurularını yapmaları, destek almaları lazım. KOBİ"lerin eğitim ile  desteklenmesi lazım. Finansman ulaşmanın eksikleri iyileştirilmesi lazım. Kurtuluş nedir, diye sorarsanız birleşmekten başka çare yok diye düşünüyorum. Küçük olsun benim olsun anlayışının artık  bitmesi lazım. Devir birleşme devri. Birleşmeyenler yok olma yolunda kalırlar.
ÖZTÜRK: Samsunlu siyasetçiler, milletvekilleri sizlerden Samsun ekonomisi ile ilgili bir bilgi alırlar mı? Yada sizler onlara hiç sorunları anlatan bir rapor hazırladınız mı?

TÜFEKÇİ: Bünyemizdeki mühendislerle uçak kargo için kapsamlı bir rapor hazırlayıp sunmuştuk. Bir sorun olduğu zaman proje olduğu zaman birbirimize ulaşıyoruz, bir bağlantı problemimiz hiç olmadı, olacağını da sanmıyorum.

ÖZTÜRK:  Peki sizin SAMSİAD olarak isteğiniz nedir? Ne tür girişimler yapılmalı?

TÜFEKÇİ:  Sanayici için yer problemi var. Sanayi sitelerinin kurulmasın lazım, mobilyada marangozlar sitesi kurulup kümeler oluşturulması lazım. En büyük sorunumuz yer sorunu. Kalkınma Ajansı"mız var fakat Samsun"a büyük firma gelip yer bulamayıp geri dönmesine inanmak istemiyorum. Samsun"da sanayi için her imkan var.

En büyük eksiğimiz ise Samsunluların Samsun"u kötülemesi. Bizim en büyük eksiğimiz bu. Dışarıya kendimiz çok kötü anlatıyoruz. Samsun"un güzelliklerini göstermemiz lazım. El ele şehrimizi pazarlamamız lazım. Dışardan bir yatırımcı, eğitimci geldiğinde yani şehir için önemli kişiler geldiğinde Samsun"un reklamını kötü yapıyoruz, hep şehrin kötü yanlarını  anlatıyoruz. Bu bizim hastalığımız. Fakat Samsunu'muz çok güzel şehir güzel şehir.

ÖZTÜRK: Peki Samsun 2009' da neler yaşadı? İşadamları  açısından nasıl bir yıldı?

TÜFEKÇİ: Ekonomik krizden dolayı zor bir yıl oldu.  Ne kadar bu kriz ülkemizle alakalı olmasa da Türkiye olarak zarar gördük. Nedir bu zararlar? Büyümeye başlayan KOBİ"ler frene bastı. Avrupa'daki büyük firmalar pazarlarını daralttı, üretimlerini azalttı, işçi çıkarmalar oldu.

2010 KENDİ YAĞINDA KAVRULMA YILI

Somut olarak gözükenler haricinde insanlarda panik oluştu. İşsiz kalma, aç kalma korkusu sardı. Kötü gelişmeler haricinde Bu kriz döneminde hareketlenmeye geçen inşaat sektörü bize moral oldu. Sonuç itibariyle krizin 2010'da etkisini kaybedeceğini 2009'dan daha iyi olacağını düşünüyorum. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Kısaca 2010 kendi yağımızda kızarma zamanı. Küçük firmaların yok olması yakın, bunun tek çaresi de birleşmekten geçiyor. Kendi işimize bakmamız lazım. Sanayide kalıcı olmak makina ve teknoloji kullanmak kapasitesini takip edip yakalamak lazım. Hükümet olarak yapılması gerekenlerde kayıt dışı çalışmaları önlemek. Bu büyümek isteyen firmaları, KOBİ"leri zor durumda bırakıyor. En kısa zamanda kayıt dışı çalışanlar için bir çare bulunması lazım.
 
Fotoğraflar: Anıl OLFAZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR