Halkın her kuruşunu savunan Başkan

İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, DENGE Gazetesi'nin başlattığı, Pazar Sohbetleri Köşesi'nin ilk konuğu oldu. Demirtaş, İlkadım'daki 9 ayını, hayata bakış açısını ve hizmet anlayışını DENGE Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk ile paylaştı...

Demirtaş: Ben kamu malına kendi malımdan daha fazla özen gösteririm. Benim anlayışım böyledir

Miraç ÖZTÜRK:
Sayın Başkan'ım, ilk olarak geçen 9 aylık süreci değerlendirelim. Bu dönemde ne gibi zorluklar yaşadınız? Adaptasyon döneminden bahsedebilir misiniz biraz?
Necattin DEMİRTAŞ:
Göreve başladığımız tarihten bugüne içe dönük çalışmalarımız devam etti. Borç stoku ile ilgili biraz moralimiz bozuktu ama Türkiye genelinde borç stoğunun diğer şehirlerle aynı olduğunu gördük. Diğer belediyelerin borçlarına baktığımızda, 'sadece bizim borcumuz yok' anlamında bununla moral bulduk. Bizi piyasaya olan borçlarımız hayli sıkıntıya soktu. Kamuya olan borçları da devlet bize verdiği kaynaktan standart bir uygulama olarak kesiyor. Benim tenkit ettiğim konulardan birisi ve önemli olanı, tahsil edilen vergilerden bize pay veriliyor. Tamam da benim memurum çalışıyor, vergi tahsil edilmedi diye memurumun maaşını kesmek gibi bir lüksüm var mı? Bir ay bakıyorsunuz 1,5 milyon TL İller Bankası'nda para geliyor. Bir dahaki ay bakıyorsun, 750 bin TL geliyor. Bu durumda işçimin, memurumun parasını kesmek zorunda mı kalacağım? Yani böyle bir ilişkiler yumağında yasal bir düzenlemeyle bunun düzeltilmesi gerekiyor. Eğer bize bir pay veriliyorsa bu standart bir pay olalı. Bu durumda bizde ayağımızı yorganımıza göre uzatırız.
Hükümet aynı belediyeye tutuyor senin norm kadron 200 kişidir diyerek 900 kişilik kadro veriyor. O zaman bu durum sorulmuyor. İller Bankası'ndan gelen para memurların maaşına bile yetmiyor. Sadece bu sıkıntılar bizim belediyede yok, diğer belediyelerde de var. Yaranma adına 200 kişi çalıştıracağın yere 900 kişi yerleştireceksin, bu kişileri kadroya alacaksın, arkasından da, 'biz ne yapalım kardeşim, böyle oldu bu iş' diyeceksin. Birleşmeden dolayı memurların diğer kurumlara dağıtılması gerekiyordu. Biz buraya geldiğimizde garipliklerle karşılaştık. Mili Eğitim, okullar, Valilik, Kaymakamlık, spor kulüpleri ne kadar varsa, bizim en az 50 tane adamımız buralarda çalışıyor. Yani belediye herkese adam veriyor. Bizim fazla adamımız var yalnız bu insanları alacaksanız parasıyla çalıştırın. Hepsi belediyelerin üzerlerine çullanmışlar, oralara adam alıyorlar. Bu sorunun da çözülmesi gerekiyor. Biz geldiğimizde 4 aydan beri memurlar maaşlarını alamıyordu. Giden belediye başkanımız sağ olsun yüzde 35 zam yaptı ama memurlara 4 ay maaşları ödenmiyor. Hem ödemiyor hem de zam yapıyor.
Bu uygulamayı da karşımızda bulduk. Biz önce borcumuz olan 19 milyon TL'yi ödeme planına bağladık. Uçan kuşa borcumuz var demenin de bir mahsuru yoktur. Yaptığımız ödeme planı çerçevesinde geçen 11 ayın sonunda 9.8 milyon TL borcumuz kalmıştır. Bu demek oluyor ki 9 milyon TL tutarında piyasaya borç ödemişiz. Bunu yaparken de diğer harcamalarımızdan tasarruf yaptık. Eve lazım olan camiye haramdır. Bu sıkı politika devam ediyor. Bir diğer husus da temizlik firmasıyla bir anlaşma yaptık. Temizlik firmasının da birikmiş 8 milyon TL alacağı vardı. Biz bu rakamın yüksek olduğunu söyledik ve bize bir gider maliyet tablosu çıkarılmasını istedik. Temizlik firmasının bize söylediği borcun faizinin işlediğini dikkate alarak söylediklerini belirttiler. Yaptığımız pazarlıklar neticesinde ayda KDV oranını 500'e çektik. Bu işin sonunda temizlik işini kendimiz yapmaya karar verdik. Çünkü baktık ki yıllık 10 milyon TL ödemesi var. Biz yıllık 6 milyonla bu işi yapabiliyoruz. Biz bu rakamla 5 yılda mükemmel bir tasarruf sağlayacağız.
ÖZTÜRK: Baktığımızda dediğiniz çalışma, sosyal demokrat bir belediyecilik anlayışını kapsıyor. Siyaseten sosyal demokrasiyle her ne kadar farklı bir anlayışa sahip olsanız da 7-8 ay gibi kısa bir sürede bir çok sosyal demokrat belediyenin yapamadığı hatta yapmaya cesaret edemediği bir işe imza attınız…
DEMİRTAŞ: Ben kendi fikrimi söyleyeyim. Temizlik işinde 5 milyonluk TL'lik işi adam size 10 milyon TL'ye yaptırmaya çalışıyor. Bu işte Türkiye'nin neresine gitseniz aynı adamlara tosluyorsunuz. İlçelerde ve Türkiye'nin birçok yerinde aynı kişiyle karşılaşıyorsunuz. Bu kişilerin değişik bağlantıları da var, biz onları da biliyoruz. Bu işi yapan belli firmalar var Bunlar birbirleriyle paslaşıyorlar. Siz her işi herkese veremiyorsunuz. Yasa diyor ki benzer işi yapmış olması lazım diyor. Benzer işi yapan 3 tane adam var. Sözde hırsızlığı önlemek için bunu yapıyorlar ama bana göre en büyük hırsızlık budur. 4738 sayılı yasayla ihaleye katılanlara fiyat veremiyorsunuz. İhaleye girmek demek bu işi yapar demektir. Benzer işi yapanları belgeleyemediğimiz zaman adama yeterlilik veremiyorsunuz. İhaleye verdiğimiz adamla neden pazarlık yapamıyoruz?
ÖZTÜRK: Peki bu anlayış, sizin İlkadım' a yansıttığınız görüşün ürünü mü?
DEMİRTAŞ: Biz hep tasarrufa önem veriyoruz. Birikim sağladığımız zaman halkımıza bu birikimleri yansıtmaya çalışıyoruz. Ben Samsun'da şunu ortaya koymaya çalıştım. Artık vatandaşlar belediyeyi şu anlamda sorgulamaları gerekir. Belediyede dönen para vatandaşın parası. 10 lira da harcanıyorsanız 20 lira da harcanıyorsa bunun vatandaşın cebinden çıktığı anlayışını hissettirmek durumundayız. Kent konseyleri kurduk. Kent konseylerimizde mahalle meclisleri, gençlik meclisleri, kadın meclisleri oluşturduk. Burada da mahalle meclisinden sebep hem sorunlarını dinleyeceğiz ve de halkla ne yapacağımızı paylaşacağız. Biz bunu yapmakla katılımcılığı sağlayacağız. Bu atasözüdür dertler paylaşılarak azalır, sevinçler paylaşılarak çoğalır.
ÖZTÜRK: Peki, sizce İlkadım' ın en büyük sorunu nedir ve sizin hayata geçirmek istediğiniz en büyük proje?
DEMİRTAŞ: Bizim için en büyük sorun işsizliktir. Bu sadece Samsun'un sorunu değil ülkenin de ciddi bir sorunudur. Samsun biraz daha kaderine terk edildiği için bir top yumağına dönmüş durumda. Buraya gelen vatandaşların yüzde 99'u bir iş arayışı içerisinde. Belediyelerin bu kadar kişiye iş verme şansı yoktur. Biz Samsun'da istihdama yönelik bir çalışma için belediye olarak tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Siyasi iktidar bizi biraz rahatsız ettiği için ÇAGEM' in altında kadınlar koordinasyon merkezinde ve de Unkapanı'ndaki yerimizde hazır giyimcilere yer verdik. Orada kursiyer yetiştiriyorlar ve istihdam ediyorlar. Bizim tespit ettiğimiz ihtiyaç sahibi aileler var, bunların çocuklarından da oralarda istihdam edilip de yardıma muhtaç kalmasınlar diye. Yalnız bu uygulama İş-Kur'da yapılırken bizim bazı girişimlerimiz pas geçildi. Bu bizi son derece üzdü tabiî ki. Bu durumu Vali beyle de görüştük. Önümüzdeki dönemde bunu telafi edeceklerini söylediler. Ayrıca 50 mahalleye 50 atölye sloganı olarak bu uygulamayı yayıp genç kızlarımızı işsiz çocuklarımızı nerden baksanız 2 bin kişiyi istihdam sağlayacak bir ortam sağlayacağız.
ÖZTÜRK: Seçim döneminde Kıranköy Mezarlığı arkasında küçük sanayi siteleri projeleriniz vardı, bu konu hakkında hiç girişiminiz oldu mu?
DEMİRTAŞ:Bu konu hakkında hızlı bir girişimimiz olacaktır. Bu şehir içindeki ufak tefek esnafımızı matbaacısı, boyacısı gibi küçük esnafımızı orada oluşturacağımız sanayi bölgesine taşımayı düşünüyoruz. TOKİ' nin böyle bir projesi var, uygulama aşamasında biz benzer projeyi burada da hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Burada ki sanayileri de Canik boşaltıyor, onları da oraya kaydırıp orada bir sanayi bölgesi oluşturulmak isteniyor. Biz bu yıl başından sonra çalışmalara başlayacağız. Ağırlık verdiğimiz konuların başında tekstil geliyor. Samsun adeta gizli bir tekstil merkezi durumunda. Mobilya, tekstil ve sağlıkla ilgili birimleri o tarafa kaydırabilirsek Samsun lojistik merkez olma durumundadır. Limanın özelleşmesi, Samsun'un lojistik merkez olma yolunda önemli bir adımı olacaktır. Buna bağlı olarak da dağıtım merkezi durumunda olacağız. Büyükşehir Belediyesi de bizimle aynı şekilde düşünüyor. Bu raylı sistem içerden dönülecek bir şekilde hazırlanırsa belki o içte kalan bölgeleri hareketlendirmek adına bir şeyler olabilir. Zaten o tarafta bir çevre yolu mevcuttur. Bayındırlık Bakanlığı'nın Taflan'ın ilerisine çıkan bizim adalardan kesen bir çevre yolu projemiz var. Bu proje hayata geçtiği zaman o taraflarda bir hareketlilik başlayacaktır.
ÖZTÜRK: Peki; sizin hep hayalinizde olan, “Benim yapmak istediğim proje budur” dediğiniz bir fikriniz, projeniz söz konusu mu?
DEMİRTAŞ: Yapacağız dediğimiz, halk ekmek fabrikası projesini önümüzdeki dönemde devreye koyacağız. Yine kadın sığınma evleri ve pazar yerleri yapmayı düşünüyoruz. Şu anda şehir içinde mevcut yapabileceğimiz bir yer yok. Biz var olan pazar yerlerini Avrupa standartları haline getirmeyi hedefliyoruz. Kapalı, haftanın her günü açık pazar yeri yapmak istiyoruz. Bu yerde haftanın bir günü meyve sebze başka bir günü tekstil ürünü başka bir günü baklava çörek satılan bir pazar yeri yapmayı düşünüyoruz. Başka ülkelerde gördüğüm artık pazar yerleri kaldırılmaya başlanmış durumdadır. Büyük mağazalar bu pazar olayının bitirmiş durumdadır. Bizde bu pazar olayı belki 15 veya 20 yıl daha sürebilir ama gelecekte hedefte pazar yeri yok.
ÖZTÜRK: Sıfır kaldırım operasyonlarında, esnaf ile aranızdaki son durum nedir?
DEMİRTAŞ:Kaldırım işgalleri hakkında bir çalışmamız var. Halen bu uygulama devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi, Valilik bu uygulamayı devam ettiriyoruz ama bazen beklediğimiz uyumu ve desteği alamayabiliyoruz. Vatandaştan bize de şikayet geliyor. Burayı kaldırdınız burası duruyor diye bir çok insan başka şeyler düşünüyor ama öyle bir durum yoktur. Resim çektim ve bu konuyu Büyükşehir Belediye meclisinde değerlendireceğim. Bu resimleri çekilen yerler Büyükşehir Belediyesi kontrolünde olan yerlerdir. Büyükşehir'le konuştuğumuzda biz bu sıfır kaldırma uyuyoruz deniliyor belki iyi niyetli söyleniyor ama bizde diyoruz ki bu resimleri çektiğim yerlerden şikayet geliyor. Bunun sonucunda ya şöyle diyeceğiz bölgeler bizim sorumluluğumuzda olsun yaptığımız hizmet karşılığında bize bir miktar öde diyoruz. Elemanım yok deniliyor yalnız bizde eleman çok parasını ver biz elemanımızı çalıştıralım diyoruz.
ÖZTÜRK: Benim dikkatimi çeken bir ayrıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Bir akşam sizi, makam aracınızdan inip eşinizle birlikte kendi arabanıza binerken gördüm. Bir çok belediye başkanı ya da makam sahibi, makam araçlarını kendi malıymış gibi kullanıyor. Ancak sizin bu tavrınız bir vatandaş olarak benim dikkatimi çekti. Keza bir çok vatandaşın da böylesi bir durumda tepkisi aynı olurdu. Bu durum sizin hayata bakış açınızın da bir ürünü değil mi?
DEMİRTAŞ:Ben kamu malına kendi malımdan daha fazla özen gösteririm. Benim anlayışım böyledir. Kendi malımı istediğim gibi kullanırım ama kamu malına itina ile kullanırım. Başkan olduğum için değil bu tavır öteden beri kendime ait bir tavrımdır. Benimle çalışan herkesin de böyle düşünmesini isterim. Makam aracını, evet dediğiniz gibi kullanabilirim ama bunu vicdanen ve ahlaki açıdan çok fazla doğru bulmuyorum. Sonuçta benim de eşimin de kullandığı bir araç var. Bu normal bir durum aslında. Ancak Türkiye'de bu tarz işler bize farklı geliyor, ilginç geliyor. Örnek diyorsanız, evet örnek teşkil eden bir hareket olarak gösterildiği dönemler de oluyor.
ÖZTÜRK: Başkanım, bize vakit ayırdığınız ve sorularımıza samimiyet içerisinde cevap verdiğiniz için teşekkür ederim, son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
DEMİRTAŞ: Ben sizlere teşekkür ederim. Kamuoyu ile bizim aramızda bir aracı olmanızdan kaynaklı. Şunu söylemek istiyorum ki, İlkadım'ı çok güzel bir gelecek bekliyor. Bunun için İlkadımlılarla, personelimizle, yöneticilerimizle ortak aklı ön plana çıkartarak hareket ediyoruz. İşsizliğe çare arayan, istihdam kaynakları yaratmaya çalışan, gençleriyle, kadınlarıyla tüm İlkadımlıları, gerçekten güzel bir gelecek bekliyor...
Fotoğraflar : Zekeriye FIRAT

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Pazar Sohbeti Arşivi
SON YAZILAR