Reşadiye'den:

Bursa"nın Mustafa Kemalpaşa ilçesindeki beklenmeyen feci kazada göçük altında kalan işçi kardeşlerimize Allah"tan rahmet ve geride kalan aile bireylerine de sabırlar dilerim. Belli insan ihmalleri sonucu alışık olduğumuz, aileler yıkan ve birçok insanımızın feryadına neden olan bu gibi elim kazaların bir daha olmaması ümidiyle... İnsan bu… Kimileri, daha lüks yaşam ister; lüks katlar ve denizde yüzen yatlar ister… Diğerleri de kendilerinin ve çoluk-çocuğunun yağmurdan, soğuktan korunacak bir daldalık barınak sahibi olmak için asgari ücretle çalışmak ister. Bütün savaşlarda, ikisi de birbirinin sırtından geçinmeğe çalışır. Fani dünyanın ömrü de biter ve herkes öteki dünyada hesaplaşmaya hazırlık yapar.

7 Aralık günü, Tokat"ın Reşadiye ilçesinde, silahsız ve çarşıdan erzak almaktan dönen gencecik jandarma erlerinin devriye minibüsünü çapraz ateşe tutarak anne-babaları, eş ve çocukları mateme boğan teröristlerin saldırısını PKK üstlendi.

Acaba PKK o kadar güçlü müdür? Bütün Türkiye"yi ağ gibi örmüş müdür?  Yoksa birilerine taşeronluk mu yapıyorlar?   Basın diyor ki: “Reşadiye'de terör örgütleri DHKP/C, TKP-ML TİKKO… Karadeniz “Birleşik Komünistler Birliği” olarak PKK ile birlikte hareket etti”. 1990`lı yılların ikinci yarısından itibaren bölgede PKK ile ortak eylemler yaptı.

Tokat'ın özellikle Reşadiye, Niksar, Almus ilçeleri ile Sivas, Ordu ve Giresun bölgeleri arasındaki kırsal kesimde bir dönem terör örgütü DHKP/C ve TKP-ML TİKKO örgütü mensupları çeşitli eylemlerde bulundu. Bu terör örgütleri bu bölgede, terör örgütü PKK mensupları birlikte hareket etmektedir.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bu Sazak köyü kırsalında, 1997 yılında da terörist saldırısı yaşandı. Sazak köyü kırsal kesiminde, görevden dönen güvenlik güçleri, bir grup teröristin saldırısına uğramış, 4 asker hakkın rahmetine kavuşmuş, 3 asker de yaralanmıştı.

Tokat'ta 2004 tarihinde Yağmurlu beldesi kırsal alanında düzenlenen operasyonda, DHKP-C'nin bölge elebaşıları 4 terörist silahlarıyla birlikte ölü olarak ele geçirilmişti.

O dönemin Çankırı valisine düzenlenen bombalı saldırıyla ilgili olarak da operasyon ve araştırmalar Tokat'a kaydırılmış, güvenlik güçleri Tokat"ın ilçeleri Erbaa, Turhal, Reşadiye ve Niksar kırsal kesimlerinde geniş çaplı operasyon yürütmüştü.

İstihbarat kaynaklarından alınan bilgilere göre, geçen yıl Karadeniz`de ortak eylem yapma kararı alan PKK ve TİKKO, PKK`lı Celal Başkale adlı terörist öncülüğünde bölgeyi iyi bilen TİKKO militanlarının lojistik desteğiyle Tunceli üzerinden gelip 3 kola ayrılarak bölgeye dağıldı.

Bu grup Gümüşhane`nin Şiran ilçesi köylerinde evlere girerek vatandaşlardan giyecek ve yiyecek aldıktan sonra ormanlık alana kaçmış, aynı örgüt 17 askeri aracın 11. sırasındaki araca silahlı taciz yapmış ve 3 asker yaralanmıştı. Giresun`un Dereli ilçesinde taciz atışlarında bir astsubay ve bir uzman çavuş yaralanmıştı.

2002`de Ordu`nun Ünye ilçesi kırsal alanında DHKP-C`li 3 terörist öldürülmüştü. 1994"te de çıkan çatışmalarda 6`sı ölü 3`ü sağ ele geçirilmiş, DHKP-C kabuğuna çekilmişti. Öteki komünist örgütler desteğinde bir grup PKK`lı 1997`de Tokat Kurtuluş Un Fabrikası`nda 3 kişiyi öldürünce, Tokat`ın Almus ilçesinde sıkıştırılan 1 PKK`lı terörist ölü ele geçirilmiş, aynı tarihlerde TİKKO örgütünün üst düzey üç yöneticisi ölü olarak ele geçirilmişti. 2002`de de Ordu`nun Mesudiye ilçesi kırsal alanında aynı örgüt üyesi teröristlerle çatışmada, ormanlık alana kaçarak izlerini kaybettirmiş, silah ve cephaneleri ele geçirilmişti.

Şimdi de ortalıkta Dursun Çiçek tartışılıyor. Reşadiyeli olması ve bir türlü yargılanamaması, kafalarda karışıklılara neden oluyor. Ordu"dan ihraç edilen subaylarının çoğunun denizci olması da buna ekleniyor. Acaba bu son Reşadiye olayında Ergenekon"un son kalıntıları mı bu işi örgütledi? Zaten Erzincan"da da Ergenekon kapsamında MİT elemanlarının eylemleri gerçekleşmeden yakalanmalar oldu. Düşman asla uyumuyor. Siyasi açıdan muhalefeti oluşturan ana muhalefet ve öteki milliyetçiler, demokratik açılımı savsaklamak için her türlü terör eylemine Âmiiin! diyor.

DTP kapatma davası da demokratik açılımı engellemek için muhalefetle iktidar arasında gidip geliyor. Muhalefet, iktidarın DTP"nin yanında olduğunu ve PKK ile sarmaş dolaş gittiğini ileri sürüyor ve oy toplamaya çalışıyor. İktidar partisinin oylarında hafif düşüşler gözlemleniyor.

7 askerin çatışmada öldürülmesinde Dursun Çiçek"in parmağı var mı? Başbakanın Amerika gezisinden iki saat önce olayın gerçekleştirilmesi de Erdoğan"ın ABD ile Ortadoğu, Kafkaslar, Ermeni diasporası, Afganistan vd barışı konusunda kalıcı ve yapıcı kararlar alınmasıyla güçlenmesinin arifesinde mi düğmeye basıldı?

Çiçek, Şırnak`ta konuşlu özel amfibi taburunun komutanlığı görevini yaptığı dönemde tutuklu eski özel kuvvetçi Levent Göktaş ve Cemal Temizöz`le birlikte çalıştığı ileri sürüldü. PKK terör örgütü mensuplarına çürük rapor almakla suçlanıyor. Bir PKK Kürdistan Gençlik Birliği militanı ve PKK mensubu üç kardeş için de çürük raporu aldığı da iddia ediliyor.

İmralı'nın koşullarının kötüleştirilmesi ve Öcalan"ın tepki vermesinin sağlanmasıyla sokak gösterilerinin arttırılması ve PKK taraftarlarının intifada tepkileri de demokratik açılımı engellemek için ne kadar etkili olacak?

Bu olayların hepsini aynı zamanda denk getirmek neyi gösteriyor? Amerika gezisinden güçlü işbirliği karar paketleriyle dönecek olan Başbakanın demokratik açılımı daha kısa zamanda hayata geçireceği endişeleri mi?

Demek oluyor ki edenin ettikleri yanında kalmıyor. Devlet güvenlik güçlerinin yansız ve kararlı tutumları karşısında erimek zorunda kalıyorlar.

MHP"li Reşadiye Belediye Başkanı daha terör olayının ilk dakikalarında sıcağı sıcağına partisinin niyetini ortaya koyan serzenişli beyanda bulundu:

"Çatışma 1997 yılında daha önce askerlerimizin şehit olduğu yerde meydana geldi. 7 şehidimiz var, şehitlerimize Allah´tan rahmet diliyoruz. Açılım açılım diyorlar. Açılım yapmaya devam etsinler"...

MHP e CHP'den Başbakan Erdoğan'a “Dön!” çağrısı neden? Terör saldırısının gerçekleştiği yerde yüzde 50 oy alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP, Başbakan Erdoğan"ın ABD gezisinin son günü uğrayacağı Meksika ziyaretini iptal edip, Türkiye"ye dönmesi gerektiğini belirtti: “Sayın Başbakan, okyanus ötesinden yorum getirmesin. Terör üzerinde kararlı ve ciddi bir duruş sergilesin” dedi. 

İşte Turgut Özal zamanında da Özal"ı iktidardan düşürmek için Elazığ"da, 33 asker pusuya düşürülmüştü. Ergenekoncuların yapacağı bir iş de bulunmamaktadır. Bütün yıkıcı eylemlerin hedefi, demokratik açılım süreci sonucu, milli bir anayasa yapılarak bugünkü iktidarın Türkiye"yi kendi tekeline almayı engelleyebilmektir. Zaten MHP, sokağa inmekle de tehdit savurmaktadır.

Merak ettiğimiz bir konu da Gazetemiz Kurucusu ve Başyazarı"nın hiçbir hukuki gerekçesiz cezaevinde tutulmasıdır. Haneye tecavüz sonucu, meşru müdafaa kapsamında devletin kendisine güvenerek emanet ettiği silahı yerinde kullanarak kendisini savunmanın cezası, hiçbir gerekçe göstermeden tutuklu tutmak mıdır? Ortada bir mafya ve şehir eşkiyasının saldırısı var. Bu eylem, devletin; bu eşkiyayı araştırıp yakalaması yerine mazlumun yaşama hakkını gaspetmesi anlamını taşımaz mı? Delilleri ve belgeleri gayet açık belli iken iddianame hazırlanması o kadar uzun sürer mi?

Ama içeride tutulduğu sürece yazılarının gayet düzgün bir düzeye getirilmesi ve haksızlık yapan Samsunluların derin bir: “Oh!” demesi de bir güzellik sergilemektedir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR