''Türkiye tarihi 1919 yılı ile başlamıyor''

Ne cesaret!
Ürktüm… irkildim…
Ne cesaret!
Bu yazımda bazı dostlarım
Lütfen keskin dillerini köreltsinler.
Beni bu sefer bağışlasınlar.
Evet yıllardır biz de öyleydik…
Öyle düşünüyorduk!
Amma söyleyemiyorduk.
İşte ne cesaret!
Var mı öyle bir yiğit! Söyleyecek!
deyip kendimizi avunduruyorduk.
Bütün namlular o yiğitlere çevrilmişti.
Dedelerimiz de sindirilmişti.
Yiğit delikanlılarımız köleleştirilmişti.
Annelik genç kızlarımızın namusları!
Ah! Tesettürleri dillerindeydi.
Namluları… dipçikleri… jopları dedelerimizin;
Biz gençlerimizin ırzında…
Namusundaydı…
elleri ceplerimizdeydi.
Köylünün elinden arazileri alınmıştı.
Ürettikleri tarla ürünleri para etmiyordu.
Cumhurbaşkanımız konuşmasında;
'Milletimizin… medeniyetimizin;
binlerce yıllık tarihini…
neredeyse 1919 yılından başlatan;
bir tarih anlayışını reddediyorum" dedi.
“Her kim ki zaferleriyle ve yenilgileriyle;
son 200 yılımızı…
hatta son 600 yılımızı soyutlayıp;
eski Türk tarihinden Cumhuriyete atlıyorsa;
biliniz ki o kişi…
milletimizin de devletimizin de hasmıdır” ekledi.
Bu paragrafa şöyle eklemek isterim;
Müslüman milletimizin;
Asr-ı Saadet çağını içine sindirmiş;
Osmanlı Beyefendilerinin;
Osmanlı Hanımefendilerinin hasmıdır.
Soysuzlardan alıntılanmış bir anayasa!
ateist Avrupalıların anayasası!
Tanzimat’ın sözde Müslüman Jön Türklerinin;
Türkiye’sinin Anayasası benim olamaz;
O Müslüman Jön Türkler “Hop!” demiş;
Dedesini çiğnemiş… Cumhuriyet’e atlamıştır.
Fransız ateistlerinin Laik dinsizliği;
soysuz Anayasa olmuş;
dindar Anayasa’nın  hasmı kesilmiştir.
Namus… şeref düşmanlarının;
Sadece ticari ortaklık sayılan evlilikleri;
Sadece belden aşağısını eğlendirenlerin;
Sadece nesli tarümar edebilmek için;
Nikahsız çiftleşmek için evlenenlerin;
Soytarıların laikliğini altı ok içine;
Namlu dayayarak sığdıranların;
devrim ilkesi Osmanlı’nın hasmıdır.
Dindar anayasa’dan ürkenleşenlerden;
Ürkmüş mankurtlaştılmışıyız.
Çölaşan manşet atmış;
“Tarihimize “Hasta adam” Osmanlı’nın;
Hezimetlerinden…  yıkılışından…
saray entrikalarından…
içine düşürüldüğü zavallı durumlardan;
başlamalı!
genç kuşaklara onları öğretmeliyiz” demiş.
Ona soralım: “Genç kuşaklar kimin ürünü?
Avrupalılaşmış Tanzimat “Hasta Adam”ının
Beslemesi Çölaşan’dan başlamalı değil mi!
Uğur Dündar da neler döktürmüş;
Bakın ne demiş Cumhurbaşkanına:
“önce milli mücadelenin yurdumuzu;
düşmandan kurtarmanın ilk adımının;
Samsun’da atıldığını…
bunun ön sözünün de 1915’te;
Çanakkale’de yazıldığını öğrenmeleri gerekiyor.
Tabi öğrenmek isterlerse!..” demiş.
Demek ki bu kötü anayasamızın beslemesi;
“Hasta Adam”;
Tanzimat’la geberik Avrupalı olmuş;
Senin önsöz diye döktürdüğün;
o 1915 Çanakkale Kara savaşı Hasta Kahramanı’nın;
ilk adımını Samsun’da attığı Milli Mücadele’yi;
hasta bitirmemiş midir?
Onun ellili yıllar hariç;
Galata Bankerleri’nin can simidine sarılmadınız mı?
Ancak 2010 yıllarında “milli ve yerli”;
milli mücadelesiyle İMF’den… PKK’dan;
kurtulmadık mı?
İşte Kût’ul Ammare zaferi;
Neden unutturdunuz?
Çanakkale kara savaşında kimi kahramanlaştırdınız?
Altıokçular’ın dipçiklemesi korkusuyla;
Unutturulmuş;
Başkumandanlık ulusun diye;
Çanakkale kara savaşları şişirilmiş;
“Çanakkale Geçilmez” denmiş;
Amma sadece üç yıl sonra;
İstanbul’un kara bahtı… alınyazısı;
İngilizlere teslim olmuştur.
Galata Bankerlerine;
Aşüftelerinin gazino-barlarına…
Dansözlerinin kıvrak danslarına;
Peşkeş çekilmiştir.
Kötü anayasanın beslemesi;
Cumhuriyet uşakları;
Ecdadın “Çanakkale Geçilmez” destanını;
Karalamak için Kadeş Rezaleti’ni çıkarmış;
Kara Tarih’ine çirkin satırlar yazmış;
Marmara’nın sularına gömmüştür.
Çanakkale kahramanı; şüheda ecdadımdır.
Ruhları şad olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR