Eski tas eski hamam...


Geçen haftaki yazımda İktidar partisi"nin Ankara Büyükşehir ve Samsun Büyükşehir Belediye başkan adaylarının “değişmeyeceğini” değiştirilmelerine suni muhalefetin güç yetiremeyeceğini ve  sonunda “tek seçici” ,Sayın Başbakan"ın mevcutlarla  “yola devam “diyeceğini sebepleri / nedenleri  ile yazmıştım. Nitekim   okurlarımıza mahcup olmadık.

Sayın Yusuf Ziya Yılmaz"ın adaylığı “vatana ,millete ve de Partisine ,Samsunlulara hayırlı uğurlu olsun” demekten başka bir temennimiz olamaz.

“Değişimi yönetiyoruz ! “gibi büyük laf edenlerin söylemleri slogandan öte gitmediği anlaşılıyor.

Ne bekliyordunuz ?derseniz.Değişen fazla bir şey olmadığı görülecektir.

Asıl kıyamet alt kademe Belediyelerin /kapatılan ,birleştirilenlerin arasında kopacak..Boşa çıkanlar arasında kıyasıya bir adaylık mücadelesi olacağı kesin.Dışarıya  fazla yansımasa da halı altına süpürülen “A takımı ilişkileri”  adı “Deli Dumrul vergisi”ne çıkan akçalı ilişkiler seçimler sürecinde daha çok tartışılacak.

İktidarın 2007 Temmuz seçimleri sırasında yoğun bir şekilde kullandığı propaganda malzemeleri gerçekte Ülke gündeminin önüne geçmişti.

Siyasi partiler vatandaşa yeterince ulaşamadılar.Programlarını ve Seçim Beyannamelerinde yer alan konuları medya önünde tartışamadılar.Nedeni “yandaş basın”ın ve İktidarın gündeme hakim olması,kamuoyunu istediği gibi yönlendirmesidir.

Hatırlayınız.Yolsuzluklar...PKK Terör sorunu..Demokratik açılımlar..AB ve Kıbrıs sorunu..Güney/doğu sorunu...K.Irak  Operasyonları gibi temel sorunlar askıya alınmış,çözüm noktasında birliktelik sağlanamamıştı. Hep es geçildi...İşsizlik ,Yoksulluk ve Büyük şehirlerin varoşlarında yaşanan düşük yoğunluklu asayişsizlikler seçimin gölgede kalmıştı.

Peki neleri  tartıştık derseniz? Apo" yu astın asamadın...Müslüman Cumhurbaşkanı seçtirdin/seçtirmedin ...Cumhuriyet mitinglerinin meydan şovları.. Laiklik salvoları..Gerginlik ve cepheleşme ...Yüksek yargı kararları  Ülke ekonomisinin ve temiz toplum /temiz siyaset hiç kimsenin umurunda değildi.Bir Allahın kulu çıkıp “Ekonomik kriz “gelecek ön sezisinde bulunmamıştır. Ta ki “Hamdolsun teğet geçti !”diyene dek..

Sonrası malum.İktidar Partisinin kapatılma davası ile tam bir yıl ülke gündemi meşgul edildi. Siyasi/dinsel amaçlı cinayetlerin faturasını hala ödüyoruz.Dış itibarımız zedelendi.Hepimiz ermeniyiz"den “Özür diliyoruza gelindei.Yakında üç T ,Tanıma,Tazminat ve Toprak talepleri eli kulağında..Hala  Ülkede gerginlik ve çatışma ortam silinmiş değil..Çıkarılmak istenilen kaostan her zaman olduğu gibi “mağduriyetten” AKP kazançlı çıktı.

 22 Temmuz"da alınan oylarla  AKP kendini aklandığı düşüncesinde.Oysa ki yolsuzlukların ve hortumlamaların hesabı sorulmadı. Dokunulması gerekenlere dokunulmadı. Partinin üst kademesindeki iki/üç  numaralı adamlar “sağlık nedeniyle” sütre gerisine çekildi,göz önünden uzaklaştırıldı.


Yani.Eski tas eski hamam....İmam bildiğini okuyor.Yola devamın özlü ifadesi bu.

Görülen o ki ,  Samsun"da da fazla değişen bir şey olmayacak.Zaten beş yılda yapılanlar /yapılmış gibi illizyonist bir maharetle cadde sokak başı afişlerinde aylar öncesinden kamuoyuna duyuruldu.

Büyükşehir için “Tek ve alternatifsiz “olduğu kabullenilmiş bir zihniyetin teslimiyetinden, muhalefetin pusuda “bekleyelim görelim” anlayışından hayır gelmeyeceği ortada iken “değişimi” Samsunludan beklemek akıl karı değil.

Denetimsiz ve muhalefetsiz bir yönetim, her yaptığının doğru olduğu vehmine kapılması doğaldır.Yeterliliğini sorgulama olanağı bulamadığı için statükocu bir eğilime yönelmesi olağandır.Asıl sorun kendi kendinden korkmasıdır.Taraf olanların ,kendi içinde muhalefet oluşturması zamanla kendi içinde ayrışmaya neden olacak çıkar çatışması görülebilir.
Ya kadrolar yenilenecek,ya eskiler tasfiye edilecek,ya da seçilmişler ile atanmışların iç hesaplaşması zaman içinde su yüzüne çıkacaktır.
Yerellik ve etnisite ayrımcılığı ,ötekileştirmeye varan pozitif ayrımcılık daha bir keskinlik kazanacaktır.Bu çatışma zemini yönetim zafiyeti doğuracağı kanaatindeyim.

Öte yandan Belediyelerin bilinenden daha çok birikmiş borçları gizlenmeye çalışılsa  da 29 Mart sonrası önemli sorun olacaktır. İktidar partisinin korumacılığı bir yere kadar.

Küresel Ekonomik krizin 2009 da daha şiddetli hissedileceği konuşulmaktadır. Yerel Yöneticilerin eskisi gibi savurganlığı ,beyt" ül mal "ı babalarının çiftliği gibi kullanmaları mümkün olamayacaktır.Beş yıllık süreçte reklama dönük her türlü hizmeti parayla satın alma ve karşılığında borçla yaşama anlayışı göstermelik sosyal belediyecilik,Belediyelerin sınırlı kaynaklarını tüketmektedir.Eskisi gibi “Ali dibo “usulleri ile kaynak yaratılması mümkün olamayacaktır.

Toplumu ajite eden konular tükenmiştir.İMF ile yapılan anlaşmalara rağmen israf ekonomisi , istikrar programlarına aykırı keyfilikler sona ermiştir.Halkın  diyet ödemeye takati kalmamıştır.

Beş yıldır Doğalgaz"a ,elektriğe ve suya zam yapmadık diye öğünenler 2008 Ağustos ayından itibaren % 80 "e varan zamlar karşısında suskunluklarını gizleyememektedirler.Zamlara  içi boş gerekçelerle kılıf aranmaktadırlar.Faturalara yansıyan  meblağlar kıyamet habercisidir.

İktidarın tek güvencesi dalgalar halinde yapılan “Ergenekon tutuklamaları” ve Tuncay Güney"in senaryonu yazdığı aktörler...Silivri mahkemeleri ve en son gömülü cephanelikler birlikte değerlendirildiğinde Ülke gündemini saptırmaya yetmeyecektir.İstedikleri kadar “Asrın Davası” gibi isimler taksınlar ,12 Eylül Davalarına eş olamaz.Bir milyon fişlenen insanın ,Metris/Mamak cezaevlerindeki işkencelerin vebaline denk düşemez.İdamları ,katledilenler ,yağlı urganlara çekilen gencecik ülkü fidanlarına eş olamaz.

Bu kadrolarla ,bu anlayışla ne değişim ,ne dönüşüm sonuç getirmez.Eskiden olduğu gibi
Yoksulluk,yolsuzluk ve Yasaklar “Demokles" in kılıcı “gibi garip gurabanın başında sallanırken hanedan zenginlerinin ve iktidar yandaşlarının işleri tıkırında gidecektir.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR