ESAS DURUŞ


Siyah önlük , beyaz yakalık, yamalı pantolonu muzda ki  kemerimiz ipti. Kumda toprak ta oynar, akşam olunca ateş yakardık , gazoz kapakları vardı misket oynadığımız.Bahçeler vardı dalından kopardığımız meyveler.Tavuklarımız vardı her sabah yumurtasını aldığımız. Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan, yada muhtelif başka kaynaklardan su içiyorduk…
Diye devam eden yazının altında bir çocuk resmi vardı,resim eski bir resim, üzerinde poz veren çocuk esas duruşta poz vermişti.
Geçtiğimiz hafta mahallemizin yaşlılarından bir teyzemizin resmini çektim, resmi uzaktaki çocuklarında göreceği bir yere koyacağımı söyledim, ‘’Dur üzerimi düzelteyim’’ dedi,işlemi bittikten sonra  hazır ol vaziyetine geçti.
Eski resimlerime baktım, bir çoğunda aynı duruş, aile fotoğraflarında hatırı sayılır kadar olanında aynı esas duruş pozisyonu mevcuttu. Fotoğrafçıda çekindiğimiz resimlerde bile duruşumuz değişmemiş.
Bir önce ki hafta teslim olan iki kadın terörist ekranlarda gösterildi,korkulu bakışlar arasında  ikisi de esas duruşta idi.
 Teknolojinin gelişmesi ile kendi kendine fotoğraf çeken makinelerin artışının verdiği kolaylık  çeşitli yerlerde , resim çekinen,doğaya resim çeken  , elinde selfie çubuğu ile son model bir arabanın yanında fotoğraf çekimine  rastlamaktayız
Günümüz resimlerinde esas duruş pozunu görmek mümkün değil, daha yaratıcı, daha albenisi olan fakat çekinirken hoş görünüp de çekildikten sonra çok hoş görünmeyen, şekilden şekle girmiş vücut hatları, felç geçirmiş gibi resim bekleyen poz hazırlıkları gençlerin kendilerini ifade etme şekillerini  daha özgürlükçü bir duruş ile sergiliyordu.
Teslim olan iki teröristin hazır ol vaziyetinde olma nedenleri çok açıktır, onlar her şeyi kabullenmiş, ne söylenirse onu yapmaya hazır ,tedirginlikle karışık esaretten kurtulmanın duygu karmaşasında geldikleri yerin ve karşılaştıkları yeni durumun baskısını omuzlarında taşıyarak kendini teslim etme hazırlığı olan hazır ol vaziyetine gayri ihtiyarı geçmiştirler.
Ya geçmiş dönemde insanların esas duruşta durma nedenleri ne olabilir sizce?
Eski dönemde çekilen resimlerde bir itaat etme duygusu mevcuttur.   Bir makinenin karşısında duruyorsun, resmi çekenin komutları ister istemez baskı altına alıyor poz vereni.
Bunun yanı sıra o zaman ki toplum ile günümüz toplumu arasında dağlar kadar fark vardır. O zamanlar daha kapalı ve devlet baskısı mevcut idi. Aile içinde itaatkar, öğretmene itaatkar, devlete itaatkar bir insan grubu vardı. Çocukluğumuzda polis görmemiz pek mümkün olmasa da asker görmemiz  bizim için korkunun ifadesi idi.
Askerler ile mutlaka bir birliktelik veya has bel kader yan yana olma gibi bir durumumuz yoktu, askeri görünce kaçacak yer aramamızın tek nedeni içimizde ki korku idi. Yan yana dahi bulunmadığımız şeyden neden korkardık ? Çünkü her sohbette mutlaka bir askerlik hikayesi dinler orada ki disiplini duyar ve içimizde korkuyu büyütürdük. Aynı şekilde devlet içinde bu korku geçerliydi. Her konumda itaatkar, her konumda korkutulmuş insanların poz verdikleri makine karşısında gelen ‘’Düzgün Dur’’ komutu emir telakki edilir ve esas duruşa geçilirdi.
Teknolojinin gelişimi ile sıradanlaşan korkulardan uzaklaşmamız itaat konusunda  sorunların artmasına neden olmuştu. Aileye itaat etmeyen gençlikten okulda öğretmenine itaat eden bir gençlik çıkarmanız doğal olarak mümkün değildir. Aynı şekilde aile ve öğretmenine itaat etmeyen bir toplumdan da vatanına itaat edecek bir gençlik çıkarma ihtimalimiz gün geçtikçe imkansızlaşmaktadır.
Esas duruşta resim çekinenler dolaylı gördükleri  baskı onları daha çok bir güç olmak için birlikte olmaya yönetmişken,  şimdi resim çekinirken rahat olan gençlik ise aslında kendini aramanın peşindedir. Her şeyi taklit üzerine kurulu bir düzen yaşamaktadırlar . Doğal olarak yalnızlaşmaya müsait olan bu gençlikten çok şeyler beklemekte mümkün görünmemektedir.
Toplumun yapısının özgürlükçü ve demokratik  düşüncesi ile şekillendirilmesinin mutlak suret ile olumlu ve olumsuz yönleri mevcuttur. Demokrasi ve özgürlük kelimelerinin çerçevesi belirlenmezse toplumun bir arada tutulmasının mümkün olmayacağının unutulmaması gerekmektedir.     
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bayram Ocak Arşivi

ALGI

24 Kasım 2019 Pazar 10:30

TBMM

05 Ekim 2019 Cumartesi 11:50

KUKLA

31 Ağustos 2019 Cumartesi 12:42
SON YAZILAR