Atakum Belediyesi'nin güzel bir hizmet alanı var Deniz Cafe. Bir dostumuz anlattı. İsmini şimdi vermeyelim. Bölgede oturuyor. Geçenlerde yürüyüş yapmış biraz. Haliyle terlemiş. Deniz Cafe'ye gidip bir çay içmek istemiş canı. O akşamda Galatasaray'ın Eskişehirsporla karşılaşması varmış Lig Tv'de. Dostumuz çayımı yudumlarken maçı da izlerim diye düşünmüş. Toplam 9 kişinin oturduğu salonda garson gelmiş yanına, gayet nazik bir biçimde "Ne isterdiniz?" diye sormuş. Dostumuz "Çay" demiş. "Çay olmaz" demiş garson "Çay veremeyiz"in  nedenini öğrenmek istemiş garsondan, öğrenememiş. "Sen" demiş dostumuz, "benden soğuk meşrubat parası al çay getir" diye ısrar etmiş. Olurdu-olmazdı tartışmaları sürmüş. Sonunda dostumuz soğuk meşrubatı istemiş, ama maç boyunca meşrubattan bir yudum dahi alamamış. Peki neden çay içememiş dersiniz dostumuz?  Efendim maç yayınları sırasında çay servisi yapmak tehlikeli oluyormuş da, o nedenle Deniz Cafe yönetimi çay servisini maç saatlerinde kaldırmış. Siz hiç maç sırasında çaydan yanan birilerinin haberini okudunuz mu? Dostumuz bunu anlatırken komediyi dinleyen bir başka dostumuz da "O zaman o kararı alan yönetim kurulu üyeleri de hiç araca binmesin. Araç kaza yapabilir" diyerek çay sorununu daha da anlamlandırdı!  Bakalım Deniz Cafe yönetiminden bir yanıt gelecek mi?

Tansu Tekin'in Objektifi

OSMAN

Alevi mahallesinde dolaşırken bakmış, bir kadın, altı yedi yaşındaki çocuğunu çağırıyor:  Osman... Osman!..
Aleviler, bilindiği üzre, Hasan, Hüseyin, Haydar gibi adları severler de Osman'ı tutmazlar. Bizimkinin garibine gitmiş, merak etmiş, çocuğun anasına sormuş:
- Osman adı nerden geliyor?..
Kadın:
- Bir oğlum oldu, adını Hasan koydum, öldü; ikinci çocuğuma Hüseyin dedim, öldü. Bu üçüncüsünün adını Osman koyayım da ölürse, bizden eksilmesin dedim...

Nostalji

TAKİP EDİLMEK

Takip edilmek güzel şey. Kaç günlerdir CHP'de yaşanan sıcak gelişmeler konusunda iki gazetemiz dün bizi takip ederken görüldü. Sessizliklerini bozup, gazetecilik deyimiyle atladıkları bir haberin izinden giden haber ve yorumlar vardı iki gazetede. Hem de söz birliği etmişcesine başyazarlar, GYY'ler düzeyinde ele alınan CHP önem arzediverdi. Dedik ya takip edilmek güzel şey. Gazeteci kabilesinin en önemli işi gazetecilik yapmak, yaptığı gazetecilikle de rakiplerinden öne geçebilecek haberi okuruyla ilk ve en doğru biçimde paylaşabilmektir. Yarış tek başına yapılamaz çünkü. İyi ki takip ediliyoruz!

Tanıdınız mı?
 
EMİR MARKET&RESTORANT
KATKILARIYLA

Bugünkü fotoğrafımız  Samsun'dan değil, komşudan. Bu fotoğrafın neresi olduğunu sizden istiyoruz. İstediğimiz yalnızca bu. Ve siz bizi Saat 17:00'ye kadar arıyorsunuz. Cevaplarınızı [email protected]; [email protected] ya da 420 04 28 nolu telefona bildiryorsunuz. Dünkü Fotoğrafımız Bağdat Caddesi idi. Yanıtını doğru bilen İlker Mehmet Kayhan oldu. Emir Balıkçılıktan kartı bizde.

EKSİK

Bektaşi hastalanmış, ağırlaşmış, kendinden umudu kesince demiş ki:
- Çağırın papazı!..
Çevredekiler şaşırmışlar Baba Erenler aklını mı yitirdi, papazı ne yapacak?..
Sormuşlar: Papazı ne yapacaksın?..
- Çağırın!..
Mahallenin papazı gelmiş; Bektaşi'yi zaten tanıyor, birlikte şarap içiyorlar.
Bektaşi: Hıristiyan olmak istiyorum..
Vay!.. Neden?..
Mademki öleceğim, bari dünyadan bir gâvur eksilsin!..

Günün Fotoğrafı

OTAT KATKILARIYLA

"Herkese Kafa Lazım" kitabından alınan dünkü sorumuzun cevabı 4 olacaktı.
Soru şöyleydi: Bir odanın dört köşesinde birer kedi, her kedinin karşısında 3 kedi ve her kedinin kuyruğunda bir kedi oturuyorsa odada kaç kedi vardır?
Cevaplarınızı [email protected]; [email protected] ya da 420 04 28 nolu telefona bildirmenizi istedik.Yoğurt armağanımızı kazanan Bayram Dinler oldu. Kendisine Çiftlik Otat'ta Ünal Işıker tarafından verişlecek 1 kilo yoğurt bekliyor.
Bugünkü sorumuz yine "Herkese Kafa Lazım" kitabından ve şöyle: Bir işletmenin torna atölyesinde kurşun parçaları torna edilmektedir. Torna edilen her parçadan küçük bir parça artıyor. Altı parça oluşturduktan sonra arta kalan yonganın eritilmesiyle yeni bir parça elde ediliyor. Bu şekilde 36 kurşun parçasından kaç adet parça oluşturulur?
Haydi soruyu bilin 1 kilo yoğurt sizi bekliyor. Sağlık iksiri OTAT yoğurt..

GÜZEL SÖZ

'Değişimi başlatanların ilk işi, alışkanlıkları ortaya çıkarmaktır; onları değiştirmeye çalışmak değil.'
Gary Hamel

SEVGİLİM
Sevgilim,
bu ayak sesleri, bu katliâmda
hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...
(Nazım Hikmet Ran-Teşekkürler Erdal Moral)

HAVZA

Tarih 24 Eylül 1924. Atatürk Havza'da ve diyor ki: "Havzalılar! Sizinle en elemli ve yeisli günlerde tanıştım, aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatıratını hatırlatan şu daire içinde kıymettar mesai ve muavenetinizden çok müstefit oldum. Eğer Havzalıların o samimi ve metin hüsn'ü kabulleri olmasa ve eğer Havza'nın nafi ve şifalı kaplıcaları ahvali sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki inkilap için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havza'ya ve Havzalılara çok borçluyum. Kalbi rabıtamı ebediyyen saklayacak ve sizi unutmayacağım. Muhterem Havzalılar! İlk cüreti ve cesareti gösteren, ilk teşkilatı yapan sişzlersiniz. İnkilap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza'nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır"
Şimdi bunu niye yazdık? Öyle ya bayram değil, seyran değil niye geldik Havza'ya? Şöyle; 15 Temmuz 2009 tarihinde o dönem milletvekili olan Suat Binici, TBMM'ye bir kanun teklifi vermişti. Havza ilçesine altın madalya verilsin diye. Teklif kadük oldu da, Havza'nın altın madalyayı hak edip etmediğini merak eder olduk. Altın fiyatları alıp başını giderken hatılayıverdik.

KALEM SİZDE

" Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen,
Gün gelir en sağlam yerinden kopar. Canın yanar, canını yakar...
(teşekkürler Ecem Aralan)
****

Para ile her şeye sahip olunacağı söylenir.!
Yiyecek satın alabilirsin, ama iştah satın alamazsın.
İlaç alırsın ama sağlık alamazsın.
Bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın.
Gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın.
(Teşekkürler Feridun Key)