Cadı avı sürüyor!..

Sayın Vali…

Matbuat dünyamızın uzun boylu ve renkli siması…

Çakma gazeteciler…

Ve tıpası düşmüş yağdanlıklar!..

Rahat!..

***

Oturun!.. Dinlenin biraz!..

Bayram ya, o bakımdan!..

Burnunuzdan getirip, bayramı size zehir etmeyelim…

Bugün teneke çalmaya ara verelim…

Vita yağı tenekesi de vura vura yamuldu zaten…

Tırı-vırı, eften-püften meseleleri bir yana bırakıp, bugün önemli konulara eğilelim…

***

Bayılıyorum şu komplo teorilerine...

Doğru olsun ya da olmasın...

En azından olaylara farklı bakmayı da öğreniyoruz bu teoriler sayesinde...

Birazdan bu türden bir konuya değineceğiz…

***

Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıkladı ama…

Bugünlerde birileri fena halde Baykal'ı yeniden siyasete döndürmenin peşinde...

"Amman kalsın" diyeceğim... Ayıp olacak!..

Gerçi Baykal'ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun gelmesi tüm kesimlerde heyecan yaratmadı değil...

"Yeter ki AKP'den kurtulalım" diyen her görüşten insan Kılıçdaroğlu'nun dürüst ve samimi duruşundan etkilenmiş görünüyor...

***

Biz gelelim komplo teorimize...

"Kaset komplosunu Baykal'a kim hazırladı..." Teorimiz bunu içeriyor...

Bu teorinin sahibi de By Pipo'nun yazarı... Derin ilişkileri yazan, çizen, araştıran bir İşçi Partili...

Doğu Perinçek'in has adamlarından... Soner Yalçın...

Teorisini sizlere özetlemeye çalışayım…

***

Geçen haftanın gündeminde ne vardı, hatırlayın…

Baykal"a kaset komplosu, Rusya Devlet Başkanı Medvedev"in enerji antlaşmaları için gelmesi ve Anayasa değişiklik paketini Cumhurbaşkanı Gül"ün onaylamasıyla yüksek mahkeme yolunun açılması..

***

Peki, dünyanın gündeminde ne vardı?

İşte bu soruyu bilenler, Türkiye gündemindeki bu üç olayın aslında nasıl birbiriyle ilgili olduğunu hemen kavrar…

***

Hangi ülkenin ne kadar petrol ve gaz üretip tükettiğini analiz edemeyenler, bugün, ne Türkiye"deki ne de dünyadaki siyasal olayları değerlendirebilir. Bir ülke için enerji hayattır, ekonomik olarak büyümedir, kalkınmadır ve bağımsızlıktır. Osmanlı Devleti bunu bilmediği için enerji deposu bölgelerini avucunun içinden İngilizlere kaptırmıştır...

***

Diyeceksiniz ki, “Hadi bu tablolara bakınca Rusya Devlet Başkanı Medvedev"in gelişini, enerji antlaşması yaptığını vs. anladık da, Baykal"a kaset komplosuyla bu enerji rakamlarının ne ilgisi var, onu anlayamadık?” Bekleyiniz biraz...

***

Berlin Duvarı"nın yıkılıp Soğuk Savaş"ın sona ermesiyle, dünya tekrar 19"uncu yüzyılın ikinci yarısında başlayıp I"inci ve II"nci Dünya Savaşı"yla süren eski kanlı paylaşım dönemine girdi.

Bugün dünyada küresel güç dengeleri enerji paylaşımı nedeniyle yeniden kuruluyor.

***

Meselenin bizi ilgilendiren bölümü ise şudur:

Türkiye, dünya petrol rezervinin toplam yüzde 61"inin bulunduğu Ortadoğu"dadır.

Türkiye, gaz rezervinin toplam yüzde 66.5"inin bulunduğu Rusya ile Ortadoğu"nun hemen yanı başındadır.

***

Bu enerji kaynakları üzerinde en çok kim denetim kurmaya çalışıyor?

Yanıt basit, en az üretip en çok tüketen, yani enerjiye en çok ihtiyacı olan ABD...

ABD enerji alanlarındaki açıklarını iyi niyet mesajları, güler yüzlü diplomasiyle mi kapatıyor?

Tabii ki hayır… Silahla yapıyor bunu!..

Ya korkutarak ya da gerektiği zaman Afganistan ve Irak"ta olduğu gibi müdahale ederek.

***

“Dünya jandarmalığı” da öyle kolay değil, çok para gerekiyor. Bu nedenle:

ABD"nin askeri harcamaları dünya toplamı içinde 41.5"tir (Yılda 607 milyar dolar).

ABD"nin 60 ülkede 800 askeri üssü var.

1999-2009 yılları arasında ABD askeri harcamaları yüzde 66.7 arttı.

Yani rakamların dili diyor ki, ABD silahını gösterip korkutarak enerji ihtiyacını gidermeye çalışıyor.

Ancak sıkıntıları var.

***

Birincisi... ABD"nin bu ağır silah harcamasının altından kalkacak ekonomik gücü giderek tükeniyor. ABD çöküşü, yıllardır karşı çıktığı kamulaştırma yaparak önlemeye çalışıyor.

Devletleştirmenin faturası sadece geçen yıl 850 milyar dolar!

***

Demem o ki, ABD on yıl önceki ABD değil, hızla yoksullaşıyor.

Bu nedenle askeri müdahaleleri biraz müttefiklerinin üzerine yıkmaya çalışıyor.

Bunlardan biri Türkiye...

ABD, aynı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi kendine gözü kapalı biat edecek bir Türkiye istiyor.

Nasıl ki, istediğinde Kore"ye hemen asker gönderdiyse, yine talep ettiğinde Mehmetçik"i cepheye sürmesini istiyor.

Ve “Netekim” istedi de... Ama ne oldu?

***

Irak Savaşı öncesi 1 Mart 2003 Tezkeresi TBMM"den geçmedi.

İşte bu tarih Türkiye için bir kırılma noktasıydı.

ABD çok kızdı. Suçlu aramaya başladı. Buldu da…

Olağan suçlular şunlardı:

-Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK"da o dönem üst kademelerde görev alanların çoğu şimdi cezaevlerinde, tamamına yakını da Ergenekon davasının sanığı)

-CHP, MHP gibi bazı partiler…

-AKP içindeki bir grup (Ki bunların hiçbiri 2007 seçimlerinde milletvekili dahi yapılmadı)

 

-Atatürkçü Düşünce Derneği gibi bazı sivil toplum kuruluşları, üniversiteler…

***

Evet, yavaş yavaş kaset komplosuna geliyoruz...

ABD 1 Mart Tezkeresi"nin Meclis"ten geçmemesine çok kızdı!

Çünkü adamlar, Saddam"a karşı yapacakları askeri müdahaleye destek vermeyeceğini açıklayan Başbakan Bülent Ecevit"i bu nedenle düşürmüşlerdi.

Sandılar ki, yeni iktidar isteklerini kayıtsız yerine getirecek.

Aksilik ya… Bu olmamıştı…

Üstelik... Türkiye kamuoyunda ABD karşıtı sert bir hava oluşmuştu…

Toplumsal muhalefet örgütlenmeye başlamış, milyonlarca kişinin katıldığı mitingler organize edilmişti. “Ilımlı İslam” dayatması bu muhalefeti daha da büyütmüş, güçlendirmişti.

***

ABD, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu"nun tam ortasındaki Türkiye"yi kaybedemezdi.

O halde ne yapılacaktı?

Türkiye"yi Soğuk Savaş"ın başlangıcında yaptığı gibi yeniden “kurgulayacaktı”

Yani muhalif herkes susturulacaktı.

***

Siyasi parti genel başkanları, üniversite sahipleri, rektörler, dekanlar, öğretim üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı gibi sivil toplum kuruluşları, gazeteciler, medya sahipleri, işadamları ve askerler gibi tüm muhalifler susturulacaktı. (Ve de susturuldu)

***

Bunu yaparken, dünya kamuoyunu ikna etmek için Rahip Santoro, Hrant Dink gibi suikastlardan, darbe söylentilerinden yararlanılacaktı.

Türkiye"deki liberallerin, cemaatlerin, yeni kurdurduğu gazetelerin ve TV"lerin desteğini alacaktı.

Ve büyük oyun tezgâha kondu.

Türkiye tarihinin en büyük cadı avı başlatıldı.

Cezaevine tıkılan, susturulan herkesin ortak noktası, ABD politikalarına karşı olmalarıydı.

***

Fakat bu toz bulutunun arasından bir adam çıktı. “İnanmıyorum” dedi.

Darbeye, Ergenekon"a, Balyoz"a, Kafes"e, tertip planlarına “İnanmıyorum” dedi.

Bağımsızlıktan, demokrasiden, laiklikten, cumhuriyetten ödün vermeyeceklerini açıkladı.

Rant ekonomisine dönüştürülen özelleştirmelere karşı hukuk mücadelesi başlattı.

Gerginlikler çıkaracağı belli olan ve Türkiye"yi içe döndürüp istikrarsızlaştıracak her dayatmaya yılmadan karşı çıktı.

***

1990"lı yıllarda Ruanda"da 800 bin Tutsi"nin, Bosna"da 325 bin insanın soykırıma uğramasını seyredenlerin, gündeme getirmeye çalıştıkları “Ermeni soykırımı” iddialarını elinin tersiyle itekledi.

***

Çekoslovakya"nın, Yugoslavya"nın bölünmesini alkışlayanların, Kıbrıs"ın bölünmesine şiddetle karşı çıkmalarındaki ikiyüzlülüğü suratlarına vurdu. Kıbrıs"ın, Azerbaycan"ın yanında durdu.

***

ABD Dışişleri Bakanı Rice"ın Büyük Ortadoğu Projesi"yle 22 ülkenin haritasını değiştirmeyi hedeflediklerini söylediğinde, Türkiye"nin bir karış toprağını vermeyeceklerini haykırdı.

***

Kürt sorununu Şeyh Barzani"ye havale edenlere tepki gösterdi.

“Sizin en büyük ihraç kaleminiz Mehmetçik” deyip kapalı kapılar ardından hükümete milyar dolarlar vermeyi teklif edenlerin oyununu bozdu.

***

Türkiye"nin Ortadoğu"da kanlı tezgâhlar içine çekilmesini isteyen Batılı diplomatlara randevu bile vermedi. Bağımsızlıkçı bir dış politikadan yana oldu.

***

Toplumda yaratılmaya çalışılan korkunun üzerine gitti.

Hukuk rejimini değiştirmeyi amaçlayan Anayasa değişikliklerine karşı çıktı.

Ve fakat...

Düşman hiç beklemediği bir yerden vurdu.

***

Şimdi siz hâlâ soruyor musunuz?

Deniz Baykal"a bu hain pusuyu kimlerin kurduğunu?

"Cadı avı sürüyor..."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR